Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Şubat '07

 
Kategori
Üniversiteler
 

21. yüzyılın üniversitesi

21. yüzyılın üniversitesi
 

21. yüzyılın üniversitesi markalaşma, tasarım, insana yatırım, yaşam boyu eğitim, sürekli öğrenme, farklılıklara saygı, demokrasi, yenilik üretme, bilim, araştırma, küresel işbirlikleri konusunda atılımlar yapan bir üniversitedir.

Dr. Selim Uzunoğlu ile 2002-2004 yılları arasında beraber çalışma, üretme, ARGE yapma fırsatım oldu. Kendisinden ARGE vizyonu adına çok istifade ettim, çok şey öğrendim. Teorilerden bahsederken veya eğitim verirken onu görmelisiniz. Kendini konuya öylesine kaptırırdı ki kendinden geçer, bizleri de kendinden geçirirdi.

21. yüzyılın üniversitesi nasıl olmalı?

Bu konuda şimdi sözü ve kalemi işin üstadına, çok okuyan ve çok araştıran Dr. Selim Uzunoğlu'na bırakacağım. Harika ve ufuk açıcı bir makale; sonuna kadar okumanızı tavsiye ediyorum.

21. YÜZYILDA ÜNIVERSITELER

Dr. Selim Uzunoğlu

Resmî eğitim sürecinin son basamakları olan üniversite eğitiminin hedefleri ve fonksiyonları 21. yüzyıla hazırlanan dünyada sorgulanmaktadır. Gelecek asra uygun bir üniversite reformunun gerekliliği bütün dünya ülkelerinde ve milletlerarası platformlarda seslendirilmeye başlanmıştır. 21. yüzyıl üniversitesini şekillendirecek temel dinamikler, internet ortamında erişime sunulan bilgiler ışığında özetlenerek aşağıda derlenmiştir.

ÜNIVERSITE EĞITIMININ GAYESI

Her toplum, kendi sosyo-kültürel değer sistemleri ışığında çağının bilgi ve teknolojilerini kullanarak üniversite eğitiminin çerçevesini belirler. Üniversite eğitiminin evrensel özellikleri, onun mahalli boyutlarını kat kat aşar. Kelime mânâsı olarak da evrensel olmayı mecburi kılan üniversite eğitiminde, öğrencilere küresel boyutta düşünmeleri, insan, tabiat ve kâinatın sırlarını, sahip oldukları bilme vasıtalarıyla çözmeleri teşvik edilir.

Günümüzde üniversite eğitimi belli meslekî bilgilere sahip olmanın yanında öğrencilerin tenkidçi ve akılcı düşünmeyi, sayısal muhakemeyi, sağlıklı iletişim kurmayı, ihtiyaç duydukları bilgiyi bulabilmeyi ve diğer insanlarla birlikte çalışmayı öğrendikleri bir ortam olarak tanımlanmaktadır.

UNESCO raporuna göre geleceğin üniversitesi aşağıdaki şekilde tanımlanmaktadır:

"Geleceğin ideal üniversitesi, yüksek kaliteli eğitimiyle, akademik liyâkate dayalı giriş imtihanıyla, bilgi üretme, araştırma ve bilgiyi toplumun kullanabileceği biçimlere dönüştürme faaliyetleriyle belirginleşen bir topluluktur. Kalite ve bilgiye dayalı bir öğrenme ortamı sunan, mezuniyet sonrası meslekî bilgi ve becerileri güncelleştirme eğitimi veren, bölgenin ve milletin ekonomik kalkınması için gerekli hizmeti sunan ve sanayi sektörüyle işbirliğini gerçekleştirmiş seçkin bir kurumdur. Geleceğin üniversitesi, önemli mahallî, millî ve milletlerarası meselelerin ve çözümlerin tanımlandığı, tartışıldığı ve eleştirel bir yaklaşımla adreslendiği bir mekândır.

Ayrıca hükümetlerin ve sivil toplum kuruluşlarının bilimsel ve güvenilir bilgi için müracaat ettikleri danışma merkezidir. Mensuplarının doğruyu aramak için kilitlendiği ve insan haklarını, demokrasiyi, sosyal adaleti, hoşgörüyü ve diyaloğu müdafaa ettikleri ve geliştirdikleri bir müessesedir. Üniversite çağdaş hayatın ritmine adapte olmuş ve dünya meselelerine karşı hassas olmakla beraber her ülkenin ve bölgenin farklılaşan özelliklerini de dikkate alarak kendini dünyaya entegre etmiş bir enstitüdür."

21. YÜZYIL ÜNIVERSITESI

Her dönemde üniversite eğitiminin temel dinamikleri, çağının bilgi, anlayış ve teknolojilerinden doğrudan etkilenir. Çok yakın zamanlara kadar üniversite eğitimi, anfi veya laboratuar isimli binalarda, konunun profesörleri tarafından öğrencilere tek yönlü, kitap ve kara tahta ile basit eğitim teknolojileri (tepegöz, slayt gösterisi gibi) kullandırılarak verilmekteydi. Bu sistem bugün bile hâlâ büyük nisbette devam etmektedir. Geleneksel üniversitenin tarifi yapıldığında akla ilk adımda kampüsler, anfiler, araştırma laboratuarları ve kampüsün belli yerlerine yerleştirilen kütüphaneler ile belli profesörlerin kürsüleri gelmektedir.

Geçmişte öğrenciler bilgiye erişmek için bilginin ayağına gitmek zorundaydılar. Çünkü uzmanlık bilgisini taşıyan öğretim üyeleri ve kitaplar üniversitede bulunmaktaydı. Bügünkü teknolojileri kullanan öğrenci istediği yerden istediği zamanda bilgiye erişebilmekte ve o bilgiyi oraya koyan kişiye mesaj bırakabilmekte hatta "online" (bilgisayar bağlantılı) haberleşebilmektedir.

Geleceğin üniversite kütüphaneleri büyük ölçüde "digital" (sayısal) olacak ve her zaman her noktadan bilgiye erişilebilecek. Bu ise muazzam bir zaman tasarrufu sağlayarak bilgi üretimini daha da hızlandıracak ve bulunan bilgilerin tekrar araştırılmasını ve keşfedilmesini engelleyecektir.

Geleceğin üniversitesinde fizikî yapılanmanın yanında ağ tabanlı iletişime dayalı sanal yapılanma büyük önem kazanacaktır. Öğrenciler belli bir saatte belli bir mekânda toplanmadan da dersleri takip edebilecek, üniversite hocasıyla görüşebilecek ve fizikî olarak birbirlerinden uzak olsalar da birlikte çalışabileceklerdir. Küresel ama sanal bilimsel araştırma ortamları oluşturularak, biraraya gelmesi fizikî olarak imkânsız veya maliyetli bilim adamları sanal (gerçek hissi veren üç boyutlu) toplantı odalarında buluşarak dünyayı ilgilendiren problemler üzerinde çalışacaklar ve ortak akıl oluşturarak problemlere daha kalıcı çözümler üretilebilecektir. Bire bir danışmanlığa dayalı eğitim ve öğretimin artan maliyetine karşı alternatif çözüm olarak etkileşimli online kurslar, hipermetin biçiminde yazılmış ders kitapları, bilgisayar tabanlı konferans ve tele danışmanlık yaygınlaşacaktır. Bu alternatifler eğitimin maliyetini uzun dönemde oldukça ucuzlatacaktır.

Bu noktadan geleceğin üniversitesinin önemli ayırt edici özelliği, uzaktan eğitimin üniversite hayatının vazgeçilmez bir parçası olmasıdır. Uzaktan eğitim, iletişim ve bilgi teknolojilerini kullanarak yer ve zaman açısından farklı bir konumda bulunan kişilerin öğrenme faaliyetidir. Uzaktan eğitim teknolojileri yüksek öğretimin kampüs merkezli ve sınıf tabanlı olması mecburiyetini ortadan kaldırmış, daha esnek zamanlarda ve istenilen yerde yüksek öğretim görmeyi mümkün hale getirmiştir.

Geleceğin üniversitesinde eğitim ve öğretim en az araştırma kadar değerli bir akademik faaliyet olacaktır. Üniversite yeniliklere, keşfe, buluşlara ve patent geliştirmeye birinci derecede önem vermek zorunda kalacak aksi takdirde başarısını ve kredisini kaybedecektir. Üniversitenin temel alt yapısını, fizikî binalardan daha çok insan gücü ve bilgi teknolojileriyle oluşturulan ağ tabanlı iletişim ile "sanal üniversite" bölümleri ve araştırma merkezleri oluşturacaktır. Geleneksel üniversitede bilgi edinme ve paylaşım teknolojileri olarak sadece kalem, mürekkep ve kağıt kullanılırdı. Matbaanın icadından sonra daktilo, baskı ve cilt makinaları, fotokopi makinaları ve bilgisayar teknolojileri gündeme geldi. Bugün ise, Internet ortamında web dokümanlarını hazırlama teknolojilerini öğrenmek sözkonusu. Dolayısıyla üniversite hocaları bilgiyi değişik tip ve biçimlerde bilgisayar ortamında tanımlamayı ve saklamayı öğrenmek zorunda kalacaklar ve sanal gerçeklik ortamında bilgiyi tanımlama dilleri olan HTML (hipermetin işaretleme dili) ve VRML (sanal gerçeklik modelleme dili) dillerini öğrenmek ve kullanmak akademisyen olmanın ön şartı haline gelecektir. Geleceğin üniversitesinde, multimedia dokümanlarını hazırlama, siberuzaydaki bilgileri keşfetme ve yön bulma becerilerini ve Internet servislerini öğrenmek ve kullanmak kaçınılmaz hale gelecektir.

Bu gelişmeler ışığında üniversitenin geleneksel metodlarla fonksiyonunu yerine getirmesi ciddi şekilde erozyona uğrayacaktır. Bu noktadan üniversiteler işleyişlerini ve hedeflerini hızla gelişen bilgi ve iletişim teknolojileri ışığında yeniden gözden geçirmek mecburiyetindedirler. Ancak şunu açıkça ifade etmek gerekir ki, gelecekte geleneksel eğitim ve öğretimin değişmeyen temel prensipleri olarak kitap, anfi ve araştırma laboratuarları ve yüz yüze ders işleme ve danışmanlık yine devam edecektir. Bununla beraber yukarıdaki gelişmeler de, insan ve toplum psikolojisi açısından sağlayacağı uygunluk ölçüsünde, mevcut yapılara zenginlik ve katkı sağlayacaktır.

21. YÜZYIL ÜNIVERSITESINDE EĞITIM - ÖĞRETIM

Üniversite eğitimi, aktarmacılığa dayalı değil, inşa ve senteze dönük olacak, proje tabanlı sorgulama ve araştırma yaygınlaşacak, yaparak öğrenme veya sanal gerçeklik ortamlarında yaşayarak öğrenme önem kazanacak, eğitim dinamik ve etkileşimli olacak, özellikle doğurgan bilgi modüllerine öncelik verilecektir.

Sistemci düşünme ışığında, konu tabanlı öğrenmeden problem tabanlı öğrenmeye veya sistem dinamiğine dayalı simülasyon ağırlıklı öğrenmeye geçiş, 21. yüzyıl üniversitesinin temel reformları arasında yerini alacaktır.

Müfredata dayalı öğrenme, sanayi inkılabının ve fabrika tabanlı kitlesel üretimin eğitim paradigmasıdır. Bu paradigmada bir kimse sizin neyi öğrenip öğrenmeyeceğinize ve bunların da ne kadar sürede ve hangi sırada öğrenileceğine karar verir.

Etkileşimli öğrenme paradigması ise, genellikle kütüphanelerde ve araştırma merkezlerinde yaygındır. Kişiler ihtiyaç duydukları zaman, istedikleri bilgileri öğrenirler. Bu paradigma, Interneti ve siberuzayı keşfeden insanların paradigmasıdır. Bilgisayar tabanlı bilgi teknolojileri, etkileşimli öğrenme paradigmasına uygunluk gösterirken, müfredata dayalı öğrenme paradigmasıyla taban tabana zıtlaşır. Internet tabanlı iletişimle gündeme gelen online öğrenme yöntemi üniversite eğitimine zenginlik katacaktır. Klasik üniversitedeki senkron öğrenme (öğrenci ve hoca aynı yer ve zamanda birarada) yerine asenkron öğrenme (öğrenci ve hoca aynı yerde ve zamanda birlikte olmak zorunda değil, birbirinden ayrı noktada birlikte çalışma ve öğrenme) giderek daha yaygın hale gelecektir.

Derslerde düz bilgiler ve gerçekler değil, ilişkiler, bağlantılar ve etkileşimler daha çok vurgulanacaktır. Öğrenci ise dinleyici rolünü terkedecek ve katılımcı ve bazen de uzman rolünü oynayacaktır. Başarının göstergesi ne kadar çok şey bilmeyle değil, kalite ile, yeni bilgiler üretebilme ve problem çözme mahareti ile ölçülecektir.

21. yüzyıl üniversitelerinde değişik öğrenme usûllerine yer verilecek ve 20. yüzyılın mücerret-aksettirici ağırlıklı üniversite öğrenme stilinin yanında, müşahhas-aktif, müşahhas-aksettirici, ve mücerret-aktif öğrenme çeşitleriyle sathî öğrenmeden derin öğrenmeye geçiş hızlandırılacaktır. Yapılan araştırmalar öğrencilerin % 60-70'inin müşahhas -aktif öğrenme biçimine göre öğrendiğini ortaya çıkarmıştır. Bunun anlamı ise öğrenciler önce somut, pratik ve beş duyuya hitap eden şeylerle öğrenmeye başlamalı daha sonra teorik bilgi arkadan verilmelidir.

Bilgiyi değerlendirme ve yorumlamaya yönelik düşünme mahareti olmaksızın sadece bilgileri insan zihnine depolama, büyük ölçüde üniversite eğitimi olmaktan çıkacaktır. Ancak çoğu üniversitelerde ezberlenmiş bilgiye akademik not ve kredi verilmektedir. Geleceğin üniversitesinde akademik kredi ile bilgi kredisi ve alet kullanma maharetleri ayırıma tâbi tutulacaktır. Böylece ezberlenmiş bilgiye akademik kredi, diploma verilmesi önlenecektir. Sadece yüksek seviyedeki düşünme melekelerini kullanarak bilgiyi yorumlayan, değerlendiren ve yeni bütünler halinde sentezleyebilen kişilere akademik kredi diploması verilecektir. Bu şekilde akademik eğitim veren müesseselerle sadece belli bilgileri öğrencilere yükleyen ve belli becerileri kazandıran kurumlar veya bölümler birbirinden ayrışacaktır. Lisans diploması daha çok herhangi bir bilgi kümesinde uzmanlaşmanın değil, hayat boyu öğrenmeyi, öğrenmenin, hem bağımsız hem de takım içinde çalışma alışkanlıklarını ve eleştirel düşünmeyi kazandığının bir göstergesi olacaktır.

Üniversite personelinin zamanı bir ekonomik değer olarak ciddi şekilde ele alınmaya başlanacaktır. Geleneksel üniversitelerde bir öğretim üyesinin haftalık ders yükü olarak tanımlanan zaman sermayesinin geri kalan kısmı, akademisyen tarafından serbestçe kullanılıyordu. 21. yüzyıl üniversitesinde ise, öğretim üyesinin zamanı üniversitenin en kritik sermayesi olarak ele alınacaktır. Akademisyenlerin bütün haftalık zamanlarını ekonomik değer olarak etkin şekilde planlamaları daha çok teşvik edilecektir.

21. yüzyıl üniversitesinde öğretilmesi ve kazanılması gereken temel vasıflar, öğrenmeyi öğrenme, düşünmeyi öğrenme, problem tanımlamayı ve çözmeyi öğrenme, sorgulamayı ve araştırmayı öğrenme, sağlıklı iletişim kurmayı öğrenme, kendi olmayı öğrenme, bilme yollarını, yapmayı ve birlikte yaşamayı öğrenme olarak özetlenebilir.

21. YÜZYIL ÜNIVERSITESININ ÇALIŞMA KONULARI

20. asrın üniversitelerindeki redüksiyonist, mekanist ve deterministik bilim paradigmalarının ürettiği kopuk ve kısmî bilgilerin bir sentezinin gerçekleştirilebilmesi için 21. yüzyıl üniversitelerinde sistem teorisi, sibernetik teori, ekolojik teori, sistem dinamiği, komplekslilik bilimi ve kaos teorisi gibi yaklaşımlar ve paradigmalar yoğun şekilde bilim adamlarını yönlendirecektir. Bir başka açıdan analitik düşünmenin olumsuz yan etkileri, sistemci (holistik) düşünme mantığıyla kapatılmaya çalışılacaktır.

Araştırmalar ağırlıklı olarak interdisipliner mahiyette olacaktır. Akademik alanlar arasındaki sınırlar giderek daha belirsiz hale gelecektir. Geleceğin üniversitesinin gündeminde yer alacak çevre tahribatının önlenmesi, kirliliğin azaltılması, kontrollü büyümenin ve sürdürülebilir kalkınma modellerinin pratik uygulamalarının geliştirilmesi, sağlık ve eğitim gibi ana problemler, disiplinlerarası ve milletlerarası işbirliğine dayalı olarak çözülmeye çalışılacaktır. Küreselleşen bir dünyada mahalli problemlerin halledilmesi, küresel düşünerek ve küresel seviyede gerçekleşecektir. Ben sadece kendi evimin önünü temizleyeyim, sokağın arka tarafı beni ilgilendirmez anlayışı ise geçersiz kalacaktır.

Küreselleşen dünyada üniversite, çoğulculuğu, farklı kültürlerin bir arada zengin bir mozayik oluşturmasını kolaylaştıracak sosyo-kültürel atmosfer oluşturmaya öncelik verecektir. Bu bağlamda çok kültürlü, çok hukuklu, çok dinli ve çok etnik yapılı toplumların demokratik bir ortamda birlikte yaşamasını mümkün kılacak sosyo-kültürel değerlerin araştırılmasına, geliştirilmesine daha çok önem verilecektir. Bu ise 20. yüzyılda yaşanan etnik, dinî, kültürel farklılıklara dayalı çatışmaları azaltacak ve milletlerarası münasebetlerin karşılıklı işbirliğine, yardımlaşmaya, birlikte büyümeye ve insanlık âleminde biz bilincinin oluşmasına önemli katkılarda bulunacaktır.

Gelecekte araştırma projeleri şahıslar yerine gruplara verilecek, sorumluluk, takım veya enstitüye adreslenecek ve araştırma neticelerinden mesul olacaktır. Bu ise fakültedeki akademik yükselme ve terfi kurallarını yeniden gözden geçirmeyi mecburi kılacaktır.
ÜNIVERSITENIN TOPLUMDAKI YERI

Yüksek öğretim, ülkenin gelişmesinde kritik bir müessese olduğundan, gerçekten kopmuş vaziyette fil dişi kulesinde teorik araştırma yapan bir kurum olma özelliğini büyük ölçüde kaybedecektir. Öncelikle toplumun ihtiyaç duyduğu sahalarda eğitim öğretim ve araştırma yapan ve topluma hizmet götüren bir birim haline dönüşecektir. Müfredat, iş dünyasının beklentilerine uygun olarak yeniden düzenlenecektir. Üniversite kendini müşteri merkezli olarak yeniden tanımlayacak ve bölgenin ihtiyaçlarına cevap üreten bir eğitim esas alınacaktır.

21. yüzyıl üniversitesi değişen ekonomiye ve pazar şartlarına daha hassas olacak, iş dünyasının ve toplumun beklentilerine cevap veren, gerçekçi uygulanabilir çözümler üreten bir yapı kazanacaktır. Üniversite öğretim üyesi araştırma ve geliştirmelerini, içinde yaşadığı toplumun ve iş dünyasının meseleleri etrafında yürütecek ve "bilim bilim içindir" anlayışını terkederek "bilim toplum içindir" anlayışını benimseyecektir. Üniversite kendi eğitim ve araştırma faaliyetlerini toplumun ve iş dünyasının denetimine daha çok açacaktır. Bu noktadan her üniversite, bulunduğu bölgenin problemleri üzerine sık sık arama konferansları düzenleyerek, üniversitenin araştırma geliştirme projelerinin ve servislerinin doğrudan bölge insanın ihtiyaçlarını çözmeye yönelik olmasına itina gösterecektir. Bu konuda, üniversite yönetimi üzerine sivil toplum kuruluşlarının baskıları artacaktır. Böylece bölge insanının desteği ve iş dünyasının kaynakları üniversiteye yöneltilecektir. Neticede hem üniversitenin kalitesinin artması sağlanacak hem de üniversite doğrudan ekonomiye katkıda bulunan ve bilginin paraya, teknolojiye dönüştüğü yerler haline gelecektir.

Bilim üretmenin, yetişmiş insangücü-uygun teknoloji ve para üçgenine bağımlı hale gelmesi ve üniversite eğitiminin kalitesinin artırılması, finans kaynaklarının artırılmasını mecburi hâle getirmiştir. Bu durum üniversitenin toplumun ihtiyaçlarına göre yapılanmasını ve toplumun sorun çözen bir kurumu haline gelmesini kaçınılmaz hale getirmektedir. Üniversitedeki bilginin ekonomik değere dönüşebilmesi için üniversite bünyesinde veya çevresinde inkübatörler (bilginin teknolojiye ve paraya dönüşme sürecini hızlandıran kuluçka ortamları) ve teknoparkların (üniversitelerde üretilen bilginin veya prototip teknolojik ürünlerin iş dünyasına tanıtıldığı ve destek arandığı ortamlar) kurulması ve geliştirilmesi kaçınılmaz hale gelecektir. Bugün için dünyada sayıları 500'ü aşan teknoparklar ile yüzlerce sayıdaki inkübatörler, 21. yüzyıl üniversitesinin ayrılmaz bir birimi haline geleceklerdir.

NETICE

Yukarıda anlatılan 21. yüzyıl üniversitesi vizyonunun yakalanabilmesi için ülkemizdeki devlet ve vakıf üniversitelerinin yapması gereken şey, aşağıdaki problemleri simülasyona dayalı modeller üzerinde acilen cevaplamaları ve aksiyona geçmeleridir.

1- Üniversite globalleşen dünyada ve ekonomide nerede yer alacaktır? Üniversitenin bölgesel ve millî ekonomiye doğrudan ve dolaylı katkıları nelerdir?
2- Üniversite bilgi ve iletişim teknolojilerini yaygınlaştırma konusunda bir master planı hazırladı mı?
3- Üniversite araştırma mı, eğitim ve öğretim ağırlıklı mı yoksa bölgeye hizmet eden bir servis kuruluşu olarak mı kendini daha çok geliştirecektir?
4- Üniversitenin 5 yıl, 10 yıl ve 20 yıl sonraki durumunu gösteren, yapılmış simülasyon modelleri var mıdır?
5 -Geleceğin dünyasında interdisipliner yaklaşımlar ve araştırma projeleri önem kazanacağı dikkate alındığında üniversite hangi alanlarda interdisipliner çalışmalara ağırlık vereceği konusunda arama konferansları düzenlemiş midir?
* Aşağıdaki bütün makalelere Internet'teki Yahoo, Altavista, Lycos gibi web arama programları kullanılarak erişilmiş ve bunların ışığında bu yazı hazırlanmıştır.

KAYNAKLAR

1. 1-Morrison,L.J., Sargison, A., and Francis, L. (1997). Transforming a University to meet the challenges of the 21st Century. Horizon Homepage . San Francisco
2. 2-Burn, B.B,(1995). Forces Affecting The University of the 21st Century. World Education Systems, New York.
3. 3-Francis,. D.(1996). The Special Nature of University. What is the Futures Programme? Future Analyst. May31.
4. 4-Hopkins, J.D. ( 1996). New technologies and the Future Dimension of the University..from Ortelius: The Database on Higher Education in Europe Launching Conference., Florence, Italy. 17-19 May 1996. http://www.csc.fi/forum/
5. 5-Jarboe,. P.K.(1996). The changing Contexts of Higher education and Four Possible futures for Distance education. patkj @ mailbox.mail.umn.edu
6. 6- Froeschle, R. Survival of Traditional Institutions of Higher Education. Horizon Homepage.
7. 7- Plater,. W.M. (1996). Chaos and Community. All-day campus symposium in Portland State University. September 16. 1996. PM.oaa@po.pdx.edu
8. 8- Twigg, C.A. (1994). The Need for A national learning infrastructure. Educom Review.vol.29.(4,5,6).1994. Educom Homepage. nlii@educom.edu
9. 9- Lemke, J.L.(1996). Literacy for the 21st Century: Technological Transformation in a Post-Typographic World.. City University of New York. Brooklyn. jllbc@cunyvm.cuny.edu

SELİM UZUNOĞLU, CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ

Bu muhteşem makale için Dr. Selim Uzunoğlu'na çok teşekkür ediyoruz.

 
Toplam blog
: 279
: 2488
Kayıt tarihi
: 09.09.06
 
 

Dr. Fahri Karakaş, Londra’da University of East Anglia’da görev yapmaktadır (Norwich Business Sch..