Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Aralık '12

 
Kategori
Güncel
 

21. Aralık Kıyameti

21. Aralık Kıyameti
 

Yani milleti alıştırdılar. Kıyamet geliyor… Kıyamet geliyor… Kimsenin de aldırış ettiği yoktu , ama bir baktı ki, millet Şirince yollarına takılmış gidiyor; bu kez Mehdi’yi beklemekten vazgeçti. Kıyameti beklemeye başladı.

Kimileri de kıyametin alametlerini ilmi olarak saymaya başladılar. Bazılarına göre ciddi on tane alameti varmış; o on alamet göründükten sonra zaten kendiliğinden gelirmiş de, kimse farkına varmazmış; hiç kimse de hiçbir şey yapamazmış. İşe bak be…

Fakat yine de bazıları Mehdi’yi beklemeye ve onun rızasına almaya önem verdiler.

Günlerimiz böyle geçiyor, ama henüz bir işaret veya emare filan yok.

Gerçi benim babannemin söylediği iki önemli emare çoktan oldu da bitti ama… Onu dinleyen kim. Ne demişti: Kıyamet gününe doğru binalar, zinalar çoğalacak.

Şimdi bu dünyada bu ikisini de yapmayan mı kaldı. Kimisi 2-3 avrat almak mübahtır! Deyip kitabına uydurmaya çalışıyor. Kimisi de bu ev oğlumun; bu, karımın; bu, kızımın… deyip. Öteki avrata ait olanları saklıyorlar, harabatiler..!

Yani, işleri yapacaksın ama kitabına da uyduracaksın. Bu her zaman böyle. Onun için bizim millet, Mehdi’de gelse; şeytan da… her ikisini de atlatmak için elinden geleni yapar.

Ben derim ki; alışmış kudurmuştan beterdir. Onun için, alışmışlar bildiğini işleyeceklerdir. Onlara kolay kolay kıyamet gelmez. Kıyamet ancak ecelle birlikte gelir. Henüz, şu Azrail, denen kara yiğiti kandıracak başka bir baba yiğit bulanamadı. Ne yapıp yapıp sonunda peşine takım götürüyor. Ondan sonrası da, hikaye…

Yine o hikayeye takılmak gerekiyor. Bina meselesine :

Bakın İstanbul’a … Yakında  “Kentsel Dönüşüm” başlayacak. Lamı cimi yok, başladı bile…
Yani ne? İstanbul’u ve sonra da bütün Türkiye’yi yıkıp yeniden yapacaklar. Niye? Amaç para kazanmak filan değilmiş; yani, vatandaşa hizmet olsun; İstanbul ve de memleket güzelleşsin diye yapıyorlarmış… İnanalım mı? Kibarca, şu İstanbul’u yıkacağız; sonra da yapacağız, ondan sonra gavurlara ve dahi Araplara pazarlayacağız… desenize nabekarlar! Yok. Öyle bir laf yok. Ama, belli ki İstanbul bir kez daha okkanın altına gidecek; 120 katlı apartmanlarla, Singapur’a, Honk-Kong’a dönecek… Ondan sonra, seyreyle sen gümbürtüyü.

Sonra dikkat ederseniz; bu yeniden yapılan binaların %90’nı “Rezidans” şeklinde ufacık, bekar evleri şeklinde yapılıyor. Yani, sizin anlayacağınız, “Bekar Evleri” veya eskilerin deyimiyle “kapatma”ların kapatılacağı, oyunlar oynanacağı bir takım evler ki, ne evler… Türkiye’de evlilik filan, yavaş yavaş kalkıyor ya… Eh insanlar, bir türlü ihtiyaçlarını görecekler. Nasıl? Neyse, dilim anlatmaya gitmiyor ama dünya da değişiyor; ahlak da… Siz istediğiniz kadar üç beş kişinin başını bağlayınız; fakat takip ettiğiniz ekonomik düzen ve onu izleyen törel düzen ne getiriyorsa, onu uygulamaya mecbursunuz.

Yani, istediğiniz kadar küfredin. Bu düzende yeni Hürrem Sultan’lar çoğalacaktır. Onlar kendi dünya düzenlerini kuracaklardır.

Allah esirgesin. İki gün kaldı… Gerçi iki gün sonra Kıyametin olacağına ben inanmıyorum. Gerçi bir gün olacak; iki milyar sonra mı, on milyar sonra mı? Onu bilemem… Fakat bildiğim bir şey var. Bu akılsızca gidişle, üç beş yıl sonra zaten insan kendi kendisine kıyacaktır. Açıkça kıyıyor.

Nasıl mı bunu geciktirebiliriz? Çaresi var. Önlemleri bugünden almak gerekir.

Bir şeyler yapmak istiyor musun? Öyleyse… Hemen şimdi.. Haydi!

Ergene Nehri’nin denize simsiyah sularla akmasını önleyin! Ne yaparsan yapın.

Düşünün beş on sene sonra Türkiye’de temiz içme suyu bulabilecek misiniz? Çok Kuşkulu…

Bu benim  “Kırmızı Çizgim”..! Sizin kırmızı çizgileriniz neler..? Söyler misiniz?

 

  

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..