Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Şubat '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

21 Şubat Çarşamba

21 Şubat Çarşamba
 

Töre, kıskançlık, karşılıksız aşk gibi sebeplerle, zaman zaman yurdun değişik bölgelerinde işlenen cinayetlere alışığız. Bu tür olayların nüfusumuza oranla meydana geliş oranı kriminolojik olarak incelenmiş midir bilmiyorum ama, istatistiklerde çok da ön sırada olduğumuzu sanmıyorum.

Ancak son zamanlarda gasp, kapkaç, hırsızlık, maganda kurşunu ve benzeri sebeplerle, güpegündüz, kalabalık yollarda bile insanların malından vazgeçtik, canına kasteden yaralama ve öldürme olaylarında sanki bir artış var gibi…

Gün geçmiyor ki gazetelerin manşetlerinde böyle bir haber olmasın.

11. BIÇAKTAN SONRA PARDON (Hürriyet)

Evinin önünde silahlı saldırıya uğrayan 24 yaşında bir genç, 11 bıçak darbesiyle hunharca öldürülüyor. Katiller kendilerince bir hesabın peşindeler ve birinden intikam almak istiyorlar. Fakat saldırdıkları genç aradıkları adam değil.

Ama onları inandırmak kolay olmuyor. Gazetenin haberine göre 11. bıçak darbesinden sonra yanlışlık olduğu ortaya çıkıyor ama artık çok geç…

İstanbul gibi bir şehire yakışan bir görüntü değil bu… Kanun karşısında boynu kıldan ince insanlar, kanunlara meydan okuyanların önünde perişan durumdalar. Burada vatandaşın devleti ve güvenlik güçlerini aramak hakkı. Ama devlet ne yazık ki ortalarda görünmüyor.

Suçlular yakalansa bile ceza çekmeden, hapse girmeden paçayı kurtarıyorlar. Bu durum suçluları heveslendirirken vatandaşı da iyice korkutuyor. Ailece İstanbul sokaklarında gezmek şans ve cesaret ister hale geldi. Ben bir vatandaş olarak uyarı görevimi yapmak istiyorum. Bu gidiş iyi değil.

İSTANBUL NEREYE? (Vatan)

Hürriyet’teki haberin yanı sıra, hırsızı tahliye etmedi diye bir bayan hakimin tartaklanmasını, bileziklerine göz dikilerek bir hanımın bıçaklanmasını da üstüste koyarak manşet yapan Vatan gazetesi, haklı olarak soruyor: İstanbul nereye?

ECELE MİSAFİR (Takvim)

Bir başka cinayet haberi de Takvim’den… İstanbul’a misafir gelen bir genç, halasını cep telefonu mesajlarıyla taciz eden bir serseri tarafından öldürülüyor.

Bir büyük şehirden, bir kültür başkenti olma yolundaki İstanbul’dan, üç gazetenin manşetine yansıyan bugünkü olaylar bunlar…

HASTANEDE VAHŞET (Gözcü)

Başlıktan da anlaşılacağı gibi yine kötü bir haber var sırada… Bu sefer olayın meydana geldiği yer Adana. Dün gece bir televizyon kanalında da gösterilen olay, Adana Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde geçiyor.

Hastabakıcı sıfatını taşıyan birtakım garip yaratıklar, hastalara tekme, tokat, yumruk Allah ne verdiyse girişiyorlar. Bununla da kalmıyorlar, bağımlılara uyuşturucu da temin ediyorlar.

MANEVİ YIKIM (Vakit)

Bu vahşi duyguların altında yatan sebep ne? Neden bir insan gibi davranamıyoruz? Neden bu saldırgan olduk? Anlayış ve hoşgörüden niye bu kadar uzağız? Ruhsal dengemizi bozan bir şeyler mi var? Bize insanlığımızı unutturacak ne oldu?

Benzeri soruları zaman zaman hep soruyoruz. Cevabı bazan koskoca bir hiç, kapkara bir boşluk. Bazan da sayılamayacak kadar çok sebep buluyoruz.

Vakit gazetenin manşetinde bir manevi yıkımdan bahsediliyor. Aslında bir açıdan doğru. Dış dünyamızı cilalarken, içimizin pas tuttuğunun farkında değiliz. İnsana has özellikler, çağın getirdiği bazı şeylere kurban gitti.

Gerekli tesbiti doğru yapıp, toparlanmaya, kendimize gelmeye başlamalıyız artık.

*****

Bazı haberlerin farklı gazetede farklı zamanlarda çıkmasını hep yadırgamışımdır. Haber atlamak gazeteciliğin olumsuz bir yanıdır ama, sonuçta bir gün her gazetenin ve gazetecinin başına gelebilir. Sonradan aynı haberi biraz değiştirip yeniymiş gibi sunmak bana biraz garip geliyor.

*****

DÜĞÜMÜ TUNCELİN İFADESİ ÇÖZECEK (BirGün)

Hrant Dink cinayeti uzun süre manşetleri işgal ettikten sonra nihayet unutuldu. Evet başka bir kelimeyle bunu anlatabilmem mümkün değil. Aslında ne olduğunu araştırıp sormak gazetelerin görevi. Birgün gazetesi de bunu yapmak istemiş belki ama, Düğümü Tuncel’in ifadesi çözecek manşeti atılalı yıllar oldu. Zaten orda kalmıştık, bu yeni keşfedilen bir şey değil ki…

YASA ÇIKSA BİLE EV ALMAK KOLAY DEĞİL (Radikal)

MORTGAGE GELSE DE FAKİRİN SEMTİNE UĞRAMAYACAK (Zaman)

Birgün gazetesinden daha kötüsü bence Radikal ve Zaman gazeteleri için geçerli… Neden derseniz bu manşet dünkü Milli Gazete’de “Mortgage fiyaskosu” başlığıyla yer almıştı. Bir gün sonra iki büyük gazetede görmek beni en azından şaşırttı.

TÜRKLER’E MUHTACIZ (Türkiye)

Kulağımıza hoş gelen alışkın olmadığımız bu ses, Belçika’da Türk gazetecilere “AB’yi anlamak” konulu seminerden geliyor. AB eski büyükelçisi Albert Moes ve İngiltere eski dışişleri bakanı ve Avam Kamarası başkanı Straw, Türkiye’ye hayır dersek Avrupa’da birliği ve güvenliği sağlayamayız, demişler.

Türkiye’nin AB’ye katılımının hem Türkiye’yi hem de AB’yi etkileyeceğine dikkat çeken uzmanlar, Türkiye’nin hazır olmadığı gibi AB’nin de buna hazır olmadığını belirtmişler. KKTC’ye uygulanan izolasyonun kaldırılması için elllerinden geleni yapacaklarını da sözlerine eklemişler.

VE TARİHÇİLER BULUŞUYOR (Sabah)

Nihayet Ermeni soykırımı konusunda tarihçiler ortak bir noktada buluşuyorlar. Ermeni diasporasının önemli tarihçilerinden olan ve Ermeni iddialarının temel dayanağı Mavi Kitap’ın editörlüğünü yapan Ara Sarafyan, Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun önerisini kabul ettiğini açıkladı.

Bir vaka çalışması olarak öncelikle Harput ovasının ele alınmasını isteyen Sarafyan’a, Halaçoğlu olumlu yanıt verdi. Ermeniler’den ilk kez önşartsız bir teklif gelmesi Yusuf Halaçoğlu’nu memnun etti. Karşılıklı bir nefretin ve kinin sürgit devam etmesi yerine tarihi gerçeklerin açıklanmasının, iki ülke için de dünya barışı için de olumlu sonuçlar doğurmasını temenni ediyorum.

EL ÖPMENİN ŞİFRESİ (Akşam)

Eski bakanlardan Mehmet Altınsoy’un cenazesinde Necmettin Erbakan’la biraraya gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın davranışları, gazetecilere konu oldu. Dünkü gaztelerin hemen hepsinde yer alan fotoğraflarda Erdoğan Erbakan’la sadece tokalaşırken, Bülent Arınç, elini öpmüştü.

Akşam gazetesi kendince buradan bir yorum çıkararak Arınç’ın SP tabanına bir mesaj gönderdiğini düşünmüş. Çankaya yarışında kriz çıkarsa SP kapılarını Bülent Arınç’a açacakmış.

Siyaset dünyasında gerçekten olmaz olmaz. Her şey düşünülebilir ve her şey gerçekleşebilir. Vaktiyle MSP’yle ilk koalisyonu Ecevit’in yapması gibi, şimdi CHP-MHP koalisyonu beklentisi gibi, şaşırtıcı şeyler olabilir.

Aslında parti bir siyasi görüş farklılığı ise, partililerin ve liderlerinin, ileri gelenlerinin birbiriyle kavgalı olması, küs durması gerekmez ki… Anlayış, hoşgörü, medeni cesaret, çağdaşlık, uyum, iletişim, diyalog ve buna benzer kelimelerle anlatmaya çalıştığımız şey bu olmalı.

Ama lafa gelince konuşuyoruz da uygulamaya gelince, ı-ıh..

KURTLARA VEDA (Posta)

Kurtlar Vadisi dizisinin yayından kaldırılması tartışmaları sürerken Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hiçbir gencin şiddete bulaşmasına, yanlış rollere özendirilmesine razı olamayız diyerek, dizinin kalkmasından yana olduğunu ima etti.

Posta gazetesi Kurtlar Vadisi Irak filmini özel gösterimle izleyerek çok beğendiğini söyleyen başbakanın kendisiyle ters düştüğü gibi bir izlenim vermek istiyor. Bir kere o filimle bu dizi arasında bir fark olduğunu kabul etmeliyiz. Bu yüzden onu beğenmiş olması, buna karşı olmasını engellemez.

Kaldı ki zaman içinde toplum için zararlı görünen bazı şeyler eski etkisini kaybedip normal hale gelebildiği gibi, zararsız görünen şeylere de farklı anlamlar yüklenip tehlikeli noktaya gelebilir.

Ben başbakanın bu yönde bir tavır sergilemesinden vatandaş olarak memnuniyetimi arzetmek istiyorum.

BAŞKA BİR ÜLKEDE Mİ YAŞIYORUZ? (Güneş)

Grup toplantılarında genel başkanların -herhalde milletvekillerini motive etmek için- yağıp gürlediğini hep biliriz. Başbakan da grupta yaptığı konuşmada çizdiği pembe tablonun sınırlarını biraz genişletmiş. Aslında 2001 krizinden bugüne geldiğimiz noktayı iyi tahlil edersek, söylediklerinin içinde doğru şeyler yok değil.

Ancak bu, kat kat boya vurulduğu halde eski koyu rengini bir türlü değiştirmeyen duvara benziyor. Hepimiz kendi aile bütçemizden de biliriz ki, biraz borçlanıp açık verdiğimizde, ihtiyaç listemiz kabardığı için, elimize geçen fazla paranın fazlalığını bile anlamayız. Çünkü açılan delikleri kapatmak zordur.

Normal bir yaşantısı olan insanın ise kazandığı her fazla para, lükse, eğlenceye, kaliteli yaşama dönüşür. Bu istikrarı muhafaza ettiğimiz sürece daha iyi imkânlara kavuşabileceğimizi tahmin ediyorum.

Türkiye tarihinde ilk kez bir seçim dört yılı aştıktan sonra yapılacak. Döviz fiyatlarının ne kadar süredir aynı noktalarda dolaştığı ortada. Bütçe açığındaki azalma küçümsenecek gibi değil… Enflasyonlu bir hayatın bize sürekli gelirimizi artıyor göstermesine öyle alışmışız ki, belki bu yüzden biraz bocalıyoruz.

Sonuç olarak ülkemizde olumlu seyreden güzel şeyler de oluyor. Sürekli kötümserlik ve tenkitle bir yere varamayız. İyi şeylerin de farkında olmak ve hakkını vermek gerek. Başbakanın –bir siyasetçi olarak- iyimser abartıları varsa, biz de ona muhalif olduğumuz için kötümser abartılar yapmak zorunda değiliz diye düşünüyorum.

ALL STAR BÜYÜKANNE (Star)

NBA’da All Star maçında oynayan ilk Türk olma şerefini kazanan ve oynadığı güzel oyunla kendinden bahsettiren milli gururumuz Mehmet Okur’un büyükannesine ulaşan Star bunu manşet yapmış.

ULUSALCI TAHRİK NİHAYET YARGIDA (Yeni Şafak)

İlk kez Yeni Şafak gazetesinin gündeme getirdiği silaha el basarak yapılan ölme ve öldürme metinli yeminle anılan Kuvayı Milliye derneği hakkında İstanbul Valiliğince savcılığa suç duyurusunda bulunulmuş. İçişleri bakanlığı da örgüt yöneticileri hakkında soruşturma başlatmış.

ABD KAŞINIYOR (Milli Gazete)

Amerika Birleşik devletleri’nin Irak’tan sonra İran’a saldıracağı şeklinde bir söylenti uzun süredir kulaktan kulağa yayılıyor. Bazı gazete, dergi ve televizyon kanalları da bu konuda hazırlıkların yapıldığı konusunda haberler geçiyorlar.

Uluslararası kamuoyuna ABD, İran’a askeri bir müdahalenin gündemde olmadığını söylerken, uçak gemilerini Basra Körfezi’ne geçirmeyi de ihmal etmiyor.

BBC ise ABD’nin bölgeyi ateşe verecek bir saldırı hazırlığı içinde olduğunu, vurulacak hedeflerin bile belirlendiğini söylüyor.

Irak savaşının Mart ayında başladığı dikkate alınırsa, Bush belki bu Mart’ta da böyle bir senaryoyu uygulamaya koyabilir.

WASHİNGTON SÖYLETTİ (Cumhuriyet)

Başbakan Erdoğan’nın Kuzey Iraktaki Kürt yönetimi liderleriyle eğer barışa katkısı olacaksa görüşebileceği söylemi, Türkiye’nin gündemini bir süre işgal etmiş, devletin tepesinde kriz yaşandığından bile bahsedilmişti.

Cumhuriyet gazetesi CHP milletvekili ve eski büyükelçi Öymen’e dayanarak, başbakana bu telkinin eski ABD Dışişleri bakan yardımcısı Holbroeke’in yaptığını iddia ediyor.

İddiaya göre Holbrooke Kuzey Irak’a Tayvan modelini teklif ediyor ve Türkiye’nin buradaki devleti tanıması ve Kerkük’teki referandumu kabul etmesi karşılığında PKK’yı etkisiz hale getirme sözü veriyormuş. Acaba bu sözü hangi yetkisiyle veriyor diye bir soru geliveriyor insanın aklına...

ABD'NİN KAYIP SİLAHLARI PKK'DA (Bugün)

Pentagon raporunda tüyler ürperten gerçekler. Amerika’nın Irak’a gönderdiği 360 bin silah çalınmış. Türkiye’deki suikastlarda kullanılan Kalaşnikof ve Glock tabancaların bu çalınan silahlar olduğu belirtiliyor. Kayda alınamayan silahlar arasında roketatarların da bulunması, PKK’nın elinde roketatar da var yorumunun yapılmasına sebep oldu.

Bir kutlama: Yeni Asya gazetesi bugün kuruluşunun 38. yılını kutluyormuş. Nice yıllara…

Yarın yeniden buluşabilmek umuduyla…

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..