Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Haziran '18

 
Kategori
Çalışma Yaşamı
 

21nci Yüzyıl'da Liderlik (1.bölüm)

21nci Yüzyıl'da Liderlik (1.bölüm)
 

Tarihin önünde şapka çıkardığı lider; Atatürk


Bilinen insanlık tarihinde hiç görülmemiş bir dönemde yaşıyoruz.

Son 50 yıl boyunca üretilen bilgi tüm insanlık tarihi boyunca üretilenden fazla.

Bugün bir insanın 1900’lü yılların başında bir yıl boyunca maruz kaldığı bilgiye bugünün modern insanı tek bir günde maruz kalıyor.

Değişim ve dönüşüm o denli hızlı ki artık çocuklarımızın jenerasyonlarını bile X-Y-Z kuşağı olarak adlandırıyoruz. Hatta son doğan çocukların yepyeni bir kuşak olduğu söyleniyor.

Geçmişin büyü olarak nitelendirilen fenomenleri bugün modern teknolojiler olarak bizlerin yaşamlarını kolaylaştırıyor.

Hatta Genom Projesi, Her Şeyin Teorisi, Beyin ve Bilinç araştırmaları, Avatar 2045 ve Ölümsüzlük 2050 projesi gibi akıl almaz araştırmalar kullanılabilir teknolojilere dönüştüğü zaman bugünün bilim kurgu filmleri geleceğin gerçekleri olacak. 40 yıl önceki filmlerde tasvir edilenler de yavaş yavaş bugünün gerçekleri olmadı mı?

Evet…

Yaşadığı dünyanın ve güneş sisteminin sınırlarını zorlayan, sırlar peşinde koşan bir derviş gibi evren denen sırlar mabedinin kapısını bilim yumruğu ile çalan modern insanın artık liderlik tarzı da değişmek ve gelişmek zorunda. Zira Einstein’ın da dediği gibi aynı şeyi yaparak farklı sonuçlar elde etmeyi bekleyemeyiz.

Önce çalışmak ile başlayalım. Çalışmak nedir?

Maalesef birçok insanın yanında çalıştırdıkları insanlara para verdikleri için kendilerini bir ekonomik kölelik sisteminin derebeyleri olarak gördükleri yakın geçmişin aksine ben çalışmayı insanların birbirine hizmet etmesi olarak tanımlıyorum. Münferit ailelerden kabileler halinde yaşamaya ve sonra da şehir devletleri gibi büyük yapılar halinde yaşamaya geçerken, her şeyi bilmek ve kendisi yapmak zorunda olan insan profilinden belli bir işte uzmanlaşmış ve bu uzmanlığını kendi ihtiyaçlarını karşılamak için para denen mübadele aracı karşılığında satan insan profiline geçtik.

İşte size farkların ve farklılıkların zengin harmonisine ne güzel bir örnek.

O yüzden makam, mevki, paye gibi dünyevi etiketler ne olursa olsun her birimiz birbirimizin refahı, mutluluğu ve huzuru için hizmet ediyoruz. Emeğe saygı ve hürmet işte bu yüzden çok önemli.

Peki “işte duygular olmaz” diyenlere inat size “işte duygu da olur, ruh da olur, hem de süper olur” dersem, ne dersiniz?

Olmaz diyenlere ne yazık. Heyhat!

Yavuz Sultan Selim kadırgaları Haliç’e indirirken duygulara dokunmadı, ruha tesir etmedi mi sanıyorsunuz?

Mustafa Kemal Atatürk Çanakkale Destanı yazılırken askerlerimize “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır” derken duygular ve ruh yok muydu sanıyorsunuz.

4500 yıl önce Mısır piramitlerinin onlarca yıl süren inşasında çalışan on binlerce insanı çalıştırmak için sadece emir vermek yeterli mi sanıyorsunuz?

Duygular rezil de eder vezir de eder ancak duygulara hitap eden, ruha dokunan gönülleri fetheder. Ve gönüller fethedilince imkansızlar yapılır olur.

Akıl, beden, ruh ve duygular dörtlüsünden oluşan insanın liderlikte sadece beden ile temsil edilen gelir ve çalışma koşullarına dokunmak çok daha büyük etkisi ve önemi olan diğer koşulları inkar etmek değil midir? İnsanın ölümsüz olan ruhu ile beşeri vasıtası olan bedeni arasındaki köprü olan duygularını inkar etmek insanın doğasını da inkar etmek değil midir?

O yüzden kimse kusura bakmasın ama işte ruh da duygular da vardır. Bunları inkar eden ve hitap etmeyen hakiki lider değildir.

Ayrıca firmaları sadece para makinesi haline gelen ticari kurumlar olarak düşünmenin ötesinde insanoğlunu dönüştürecek mabetler olarak düşünmenin de faydalı olacağını düşünüyorum. Zira her birimiz içinde yaşadığımız toplum kadar güçlü ve sağlıklıyız.

Mutlu, huzurlu, bilgili, becerikli ve yetenekli çalışanlara sahip bir firma doğal olarak çalışanlarının da armut dibine düşer misali mutlu, huzurlu, bilgili, becerikli ve yetenekli çocukların yetişmesine de vesile olacaktır. Zira Maslow’un Piramidi’nin en alttaki iki basamağının hapishanesinden kurtulan insan, kendini gerçekleştirmeye ve hizmet aşkıyla çalışmaya başlar.

Mutlu, huzurlu bir aile mutlu ve huzurlu bir toplumun emelini atar ve böyle bir toplum da mutlu ve huzurlu bir ülke demektir. Bu zincirin bir sonraki adımı ise mutlu ve barış dolu bir dünyadır. Ayrıca kendi geliştikçe tedarikçilerin de değişim, dönüşüm ve yenilikler için zorlayan bir firma doğal olarak kendi ülkesinin de teknolojisinin ilerlemesine katkıda bulunarak toplum genelindeki refahı ve bilgi birikimini olumlu etkiler.

İşte bu yüzden firmalar bir dönüşüm mabedidir. Bunu yapabilmenin tek ama tek yolu ise BEN’den BİZ’e geçmek. Ne demiş Sufiler? Veren el, alan eldir…

DEVAM EDECEK...

Sevgiler,

Kenan

 

https://twitter.com/Naacel

https://www.facebook.com/public/Kenan-Kolday

https://instagram.com/kenan_kolday/

http://naacel.blogspot.co.uk/

http://www.felsefetasi.org/author/kenan-kolday

https://tr.linkedin.com/in/kenankolday

 

RUHUN KOZMİK YOLCULUĞU adlı kitabıma aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz…

http://www.dr.com.tr/Kitap/Ruhun-Kozmik-Yolculugu/Kenan-Kolday/Edebiyat/Roman/Turkiye-Roman/urunno=0001737003001

#ruhunkozmikyolculuğu  #hayydangeliphuyagidiyoruz  #kaldırkendiniaradanortayaçıksınyaradan  #a7kitap  #kitapönerileri 

 

E-kitaplarıma aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz…

KADIN AŞK’TIR, AŞK CAN’DIR 

https://www.publitory.com/e_books/1031-kadin-ask-tir-ask-can-dir

UZLAŞMAZ ZITLIKLARIN BİRLİKTELİĞİ

https://www.publitory.com/e_books/1029-uzlasmaz-zitliklarin-birlikteligi

MUTLULUK NEDİR

https://www.publitory.com/e_books/975-mutluluk-nedir

EN’EL AŞK

https://www.publitory.com/e_books/1004-en-el-ask

 
Toplam blog
: 245
: 1347
Kayıt tarihi
: 29.10.12
 
 

Çocukluğumdan beri kendimden büyük bir şeyleri arayıp durdum. Ve 1999 yılında yaşadığım şoklar il..