21.Yüzyıl Yazıları / 21.Yüzyılda İstanbul: Sanayi Merkezinden Bilim ve Teknoloji Merkezine

21.Yüzyıl aynı zamanda büyük şehirlerin yüzyılı olacaktır. Kentleşmenin hızlanması, sanayi ve teknoloji stokunun adeta bir site devleti haline gelen şehirlerde toplanması, isabetli bir gelecek analizi için şehirlerin de irdelenmesini gerektirmektedir. Bu meyanda ülkemizde sanayi ve teknolojide öncü rol oynayan kentlerimizin başında gelen İstanbul'un, önümüzdeki on yıllarda nasıl bir gelişim trendi çizebileceği aşağıda incelenmiştir: 

 İstanbul Teknokenti

 ...............................................   ....................................................................................................... 

Türkiye’de sanayinin ilk kurulduğu ve teknolojilerin ilk geliştirildiği yer olarak İstanbul; hâlâ Türk sanayinin hemen hemen yarısını içinde barındırır. Birçoğunun fabrikaları başka ilde olsa bile 500 büyük sanayi kuruluşunun 250’sinin merkezi İstanbul’dadır. Üstelik geri kalanının da İstanbul’da mutlaka irtibat ofisleri ve pazarlama ağları vardır. Kobilerin de benzer oranlarda İstanbul’da toplandığı söylenebilir. İstanbul aynı zamanda teknoloji üreten ve geliştiren kurumların( üniversiteler, teknoloji enstitüleri, teknoparklar) toplandığı en önemli şehrimizdir.

Her şeyden önce bir ticaret, kültür, finans ve bilim şehri olan İstanbul’da bulunan ağır sanayinin büyük çoğunluğu çevre illere taşınmıştır. İstanbul’da kalan başlıca ağır sanayi tesisleri tersanelerdir. Önümüzdeki on yıllık periyotlarda bu süreç hızlanarak devam edecek, İstanbul belki de imalat sanayinden tamamen arınarak, tam anlamıyla bir ticaret, finans, kültür, turizm ve bilim-teknoloji kenti olacaktır. Nüfusu 20-25 milyona ulaşacak dev büyüklükte bir metropol olarak çevre şehirlerde bulunan sanayinin lojistik merkezi yine İstanbul olacaktır. Gerek kara ve deniz, ve gerekse hava yoluyla ihracat ve ithalat mallarının toplanıp dağıtıldığı yer alternatifsiz bir geçiş yeri olarak İstanbul’dur.

İstanbul’un bilim ve teknoloji merkezi olma özelliği devam ederken aynı zamanda yaşanılır, hemşehri memnuniyeti yüksek ve doğayla barışık akıllı bir şehir (Smart city) olması gerekir. Kentte trafiğin idaresinden çöplerin toplanmasına, ormanlık alanların korunmasından, kitlesel gel-gitlerin takibine kadar birçok şey teknolojik imkânlar dahilinde akıllı şehir konsepti içinde yürütülecektir. Bu aynı zamanda İstanbul için en büyük tehdit olan depremselliği için de hayati bir konudur.İstanbul’da teknolojik imkânlar sonuna kadar  zorlanarak R.Ö. 7’nin üzerinde şiddetli bir depremden en az zarar görmesini başarmak zorundayız.