Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mayıs '18

 
Kategori
Dünya
 

24 Haziran Seçimleri ve ABD'nin Muhtemel Hesapları

24 Haziran Seçimleri ve ABD'nin Muhtemel Hesapları
 

Çizim, Yücel Evren


2017 yılının son günlerinde İran’da yönetim karşıtı gösteriler başlayıvermişti. Bir anda Ülke’nin dört bir yanında halk sokaklara döküldü. ABD, gösterileri desteklediğini ilan etti. PKK’nın İran kolu da gösterilerde rol üstlendi.

Yazılarımızı izleyenler bilir. ABD’nin ülkemiz üzerinde ard niyetli ve emperyal hesapları olduğu iddiasındayız.

Önce Irak’ın kuzeyinde, sonra Suriye’nin kuzeyinde oluşturulan bölgesel yönetimlerin, ABD’nin Ülkemizin üniter bütünlüğüne de tehdit oluşturacak şekilde yürüttüğü “devletleştirme” faaliyetinin neticeleri olduğu açık.

Güney karasal sınırlarımızda yürütülen kuşatma harekatının doğu sınırlarımızda da sürdürüleceği beklenen bir davranıştı. Aralık ayı içinde İran’da başgösteren kargaşanın bu planın bir uygulaması olduğunu düşünüyorduk. Bu düşüncelerimizi o günlerde kaleme aldığımız blogumuzda[1] etraflıca açıklamaya çalışmıştık.

İran, dış destekli ayaklanmayı kısa sürede ve şiddetle bastırmayı başardı.

Oyunun bitmeyeceği belliydi. Hedefin BOP haritasında öngörüldüğü şekilde, İran’ın 3’e bölününceye kadar sürdürüleceği sürpriz değildi.

Ayaklanma girişiminden sonuç alamayan ABD-İsrail-Suudi Arabistan ittifakının hamlesi gecikmedi.

İran’la Batılı güçler arasında 13 yıl süren ihtilaf neticesinde 2015 yılında İran’ın nükleer faaliyetlerini batının denetimine açması ve uranyum zenginleştirme faaliyetlerini üçte bir oranına çekmeyi kabul etmesiyle sonuçlanan nükleer anlaşma ABD tarafından tek taraflı olarak feshedildi. Bununla da yetinilmedi, İran’ın teröre destek olmaya devam etmesi ve nükleer faaliyetlerini sürdürmesi halinde “bir şeyler olacağı”yla tehdit edildi.

Bu söylemi Irak savaşı öncesinden anımsıyorduk. Kimyasal silah faaliyetlerini "durdur" diye yüzlerce kez tekrar edip saldırmışlardı. Yıllar sonra kimyasal silaha rastlanmadığını itiraf edeceklerdi ancak yapacaklarını da yapmışlardı.

Bu sefer İran’da aynısının yapılacağı artık bütün dünyanın bildiği bir sır.

İran’a karşı girişilecek harekatın Irak’takinin kat be kat şiddetlisi olacağı da ortada.

Nihai hedefin Türkiye olacağı ise harita üzerinde  ortaya çıkan kuşatma harekatından açıkça anlaşılıyor.

Bir Nato üyesi olan ve ABD’yle stratejik ortaklığı bulunan Türkiye yönetimiyle ABD yönetimi arasında özellikle çok partili parlamenter sistem döneminde yakın ilişkiler yürütülmektedir. 70 yılı aşan bu dönemde ekonomik, askeri ve siyasi yakın işbirliği, 2003 yılı 1 Mart Tezkeresi ve sonrasında ABD’nin bölücü teröre destek verdiği  yıllara kadar kesintisiz sürmüştü.

O yıllarda Türkiye’de iş başına gelen yönetimlerin oluşumlarında ABD’nin açık ve gizli etkilerinin ve katkılarının olduğu dillendirilegelir.

2002 Yılı erken seçim kararının alınmasında dahi, Irak savaşına hazırlık kapsamında bu etkinin varlığına dair çokça spekülasyon anımsanır. Hatırlanacaktır, o tarihte erken seçim kararı da yine sn. Devlet Bahçeli’nin gündeme taşımasının sonucuydu.

Şimdi, ABD-İsrail-Suudi Arabistan’ın İran’a dönük hesaplarının ve planlarının açığa çıktığı şu günlerde Türkiye’nin yine (oldukça) erken bir seçim atmosferine girmiş olduğu şu günlerde, seçimlerde, ABD’nin tıpkı Irak Savaşı öncesinde olduğu gibi, Türkiye’de ABD menfaatlerine hizmet edecek bir yönetimin iş başına gelebilmesi yönünde  planlarının, faaliyetlerinin ve hesaplarının olabileceği akla gelmiyor mu?

Hele de daha üzerinden 2 yıl bile geçmemiş olan 15 Temmuz darbe girişiminin etkilerinin sıcaklığını koruduğu şu günlerde…

Tecrübelerimiz, ABD’nin, 24 Haziran seçimlerimizle ilgili olarak; “ne haliniz varsa görün”… kayıtsızlığında olamayacağını, kısa, orta ve uzun vadeli planları doğrultusunda bölgesel ve küresel çıkarlarına uygun bir yönetimin oluşabilmesi yönünde çabalarını sürdürüyor olmasının beklenmesi gerektiğini ortaya koyuyor.

Peki ABD bu etkiyi nasıl yapabilir?

Açıktır ki, hangi kesimler aracılığıyla sonuç alabilecekse, o yoldan gidecektir.

Niyetimiz HDP’yi itham etmek veya zan altında bırakmak değildir. Bir tehlikeye dikkat çekmek istiyoruz. Dikkat çekmeye çalışacağımız bu tehlike hepimiz gibi HDP’ye ve Kürt kökenli tüm yurttaşlara da tehdit oluşturduğu için ABD’nin hesaplarına ve tuzaklarına karşı dikkatli olmak HDP ve Kürt kökenli tüm yurttaşların da görevi ve sorumluluğudur.

Suriye politikası ve Türkiye’yle çekişmeleri ortaya koymaktadır ki, ABD’nin bölgedeki en yakın müttefiki PKK’dır.

ABD’nin önümüzdeki seçimlere etki etme gayesi ve çabası varsa, gizli olanlarını bilmiyoruz ancak bunun aleniyet kazanmış önemlice bir ayağının PKK üzerinden olması muhtemeldir. Bunun da PKK vasıtasıyla Kürt seçmenler ve HDP üzerinden yönetilmeye çalışılacağı aşikardır. Burada HDP’nin ABD’yle ilişkiler konusunda dikkatli olması, ABD’nin bölgedeki silahlı piyonu olmayı kabul etmiş görünen PKK’yla arasına sınır koyması, ABD’nin hesaplarına ve tuzaklarına karşı başta Türklerden ve Kürtlerden oluşan Büyük Türk Ulusu olmak üzere tüm bölge uluslarının ve devletlerinin ortak çıkarlarının tarafında konuşlanması gerekir.

Bölgemizde peş peşe yenilgiler alan ABD’nin varsa bu tür hesaplarının da kursağında bırakılmasında sonsuz keyif vardır.

 

Kenan IŞIK

 

 
Toplam blog
: 432
: 2964
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Mülkiye mezunuyum. Emekli müfettişim. Ankara'da yaşıyorum. S'oligarşi isimli kitabı yazdım. Kitap..