Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Kasım '07

 
Kategori
Eğitim
 

24 kasım öğretmenler günü

24 kasım öğretmenler günü
 

24 Kasım Öğretmenler günüdür. Yani, 11 Kasım 1928 de Bakanlar Kurulu' nun, Atatürk’e “Halk Mektepleri Başöğretmeni “ ünvanını verdiği ve Atatürk’ün bunu 24 Kasım 1928 de kabul ettiği gündür.

Ne yazık ki, aradan 79 yıl geçmiş ama, biz sadece 26 yıldır kutluyoruz. Birkaç gün sonra da 27. yılı kutlayacağız.

79 yıl önceki, çok önemli bir olayın kutlanmasına neden 53 yıl sonra başlanmış? Öğretmene, öğretmenlik mesleğine değer mi verilmemiş? Bazılarının akıllarına mı gelmemiş? Önemsenmemiş mi? Her ne ise, iktidarlar gelmiş geçmiş, Milli Eğitim Bakanları demek ki düşünmemişler.

Atatürk’ün ifadesiyle “Ülkemizi gerçek hedefe, gerçek mutluluğa kavuşturmak için iki orduya ihtiyaç vardır. Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri, Ulusumuzun geleceğini yoğuran irfan ordusu. İşte 1981 de iktidarda bulunan, “Her ikisi de kıymetlidir, yücedir, verimlidir, saygıdeğerdir, hayatidir” diyen, hem asker hem Başöğretmen olan Atatürk’ün asker ordusu düşünmüş ve 24 Kasım 1981 den itibaren, her 24 Kasım’ları “Öğretmenler günü” olarak kutlanmasını kararlaştırmıştır.

Zamanın Milli Eğitim Bakanı olarak görev yapan, Sayın Hasan Sağlam Paşayı da burada anmayı görev sayıyorum. Görevde bulunduğu süre içinde, eğitim ve öğretime birçok yenilikler getirdi, öğretmen evlerinin açılmalarına önderlik yaptı, 24 Kasım’ın mimarı oldu. Bunlar nedeniyle, Sayın Hasan Sağlam Paşayı kutluyor ve teşekkürlerimi sunuyorum.

24 Kasım’larda, toplum içinde öğretmenin yeri, değeri, sorunları dile getirilir. Eğitim ve öğretime hizmeti geçen, saygınlık kazananlar hatırlanır, yaşayanların evlerine gidilerek ziyaret edilir, anılar dinlenir. Mesleğe yeni başlayan öğretmenlere “


“TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASINA, ATATÜRK İNKİLAP VE İLKELERİNE, ANAYASADA İFADESİNİ BULAN TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNE SADAKATLA BAĞLI KALACAĞIMA; TÜRKİYE CUMHURİYETİ KANUNLARINI TARAFSIZ VE EŞİTLİK İLKELERİNE BAĞLI KALARAK UYGULAYACAĞIMA; TÜRK MİLLETİNİN, MİLLİ, AHLAKİ, İNSANİ, MANEVİ VE KÜLTÜREL DEĞERLERİNİ BENİMSEYİP, KORUYUP, BUNLARI GELİŞTİRMEK İÇİN ÇALIŞACAĞIMA; İNSAN HAKLARINA VE ANAYASANIN TEMEL İLKELERİNE DAYANAN MİLLİ, DEMOKRATİK, LAİK BİR HUKUK DEVLETİ OLAN TÜRKİYE CUMHURİYETİNE KARŞI GÖREV VE SORUMLULUKLARIMI BİLEREK, BUNLARI DAVRANIŞ HALİNDE GÖSTERECEĞİME, NAMUSUM VE ŞEREFİM ÜZERİNE YEMİN EDERİM”

andı içirilir ve göreve başlatılır. Atatürk büst ve heykellerine çelenk ve çiçekler konur, çeşitli etkinlikler yapılır, çocuklar öğretmenlerini kutlar, şiirler, kompozisyonlar okunur, böylece öğrenciler de güne katkıda bulunurlar.


Bu etkinlikler, ilk yıllarda daha bir heyecan vericiydi. Daha anlamlıydı. Daha ciddi olarak ele alınırdı. Üst düzey kutlamalar yapılır, başarılı öğretmenler taltif edilir, çeşitli ödüller verilirdi. Ümitvar demeçler verilir, öğretmenleri inandırırlardı. Hep madalyanın bir tarafı, aydınlık tarafı ele alınırdı. Basın da oldukça ilgi gösterirdi. Sonunda ne oldu? Verilen sözler yerine getirilmedi. Eğitim ve öğretimin yasaları, tamimleri, tüzükleri, gün olmadı ki değişikliğe uğramasın. Milli Eğitim “özel eğitim durumuna getirildi”. Öğretmen yetiştirme ve atamalar kişilerin keyiflerine bırakıldı. Öğretmensiz okullar, boş sınıflar günden güne arttı. Okullardaki disiplin olayları her geçen gün artarak içinden çıkılmaz ve hiçte demokratik olmayan tedbirlerin alınması gündeme geldi. Öğretmenin ekonomik sorunları ele alınmadı. Gündüz okulda, gece başka bir işte çalışma durumuna düşen öğretmene el uzatılmadı. Atatürk: “Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir dedi de, 84 yıldır, Türkiye Cumhuriyeti Öğretmenleri hala kurtulamadı. Ekonomik özgürlüğe kavuşturulamadı.

İşte bunun için 24 Kasım’ların heyecanı ve ciddiyeti kalmadı. Okullarda 24 Kasım’lar , artık, TV haberi niteliğinde kutlanmaktadır. Bu nereye kadar devam eder? “Madalyonun karanlık yüzünün aydınlığa kavuşturulacağı zamana kadar.”

Ulu Önder ve Başöğretmen Atatürk’ümüzün, “Dünya’nın her tarafında öğretmenler, insan topluluğunun en fedakar ve muhterem unsurlarıdır” sözünden hareketle, öğretmenler dün olduğu gibi bugün de ve yarın da fedakarlığa devam edeceklerdir.

H.V.Duke’nin bile teşhisi yerinde. “ Öğretmenlik, mesleklerin en az kazanç getiren, fakat insanı en çok ödüllendirenidir” demiştir.

En güzel ve en uygun sözü yine Atamız söylemiştir.

“ ÖĞRETMEN BİR KANDİLE BENZER. KENDİNİ TÜKETEREK, BAŞKALARINA IŞIK VERİR.”

2007 Yılının 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle tüm Türk öğretmenlerinin bayramlarını kutlar, başarılar dilerken, İsmail Hikmet Ertaylan’ın unutulmayan öğretmen marşını bir kez daha birlikte hatırlayalım VE söyleyelim.


ALNIMIZDA BİLGİLERDEN BİR ÇELENK,

NURA DOĞRU CAN ATAN TÜRK GENCİYİZ.

YER YÜZÜNDE YOKTUR, OLMAZ TÜRK’E DENK;

KORKU BİLMEZ SOYUMUZ.


ŞANLI YURDUM, HER BUCAĞIN ŞANLA DOLSUN,

YURDUM, SENİ YÜCELTMEYE ANTLAR OLSUN.


CANDAN AÇTIK CEHLE KARŞI BİR SAVAŞ,

EY BU YOLDA ANT İÇEN GENÇ ARKADAŞ!

ÖĞREN, ÖĞRET HAKKI HALKA, GÜRLE, COŞ;

DURMA DURMA KOŞ.


ŞANLI YURDUM, HER BUCAĞIN ŞANLA DOLSUN,

YURDUM, SENİ YÜCELTMEYE ANTLAR OLSUN.

Burhan BURSALIOĞLU

 
Toplam blog
: 27
: 6561
Kayıt tarihi
: 15.02.07
 
 

20.10.1934 Rize doğumluyum. İlkokulu Artvin ve Rize'de, ortaokulu Erzincan ve Ulukışla'da, öğretmen ..