Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mayıs '07

 
Kategori
Siyaset
 

25 Yaş endişemiz

Seçilme yaşı yirmi beşe indirildi. Gençleri, politikaya çekmenin başka bir yolu kalmamıştı zaten.

1990’dan sonra politikacılar hep yakındılar, "Gençler politikaya soğuk bakıyor, " diye. "83 ile 90 arasında yakınmadılar mı?" diye sorarsanız, evet yakınmadılar derim. Çünkü gönüllü genç kuvvetlerin bir bölümü hâlâ el altındaydı; değirmenin suyu kesilmemişti ama oluktaki su henüz değirmeni döndürmeye yetiyordu.
90’a gelince oluktaki su da tükendi. Ortaya büyük bir boşluk çıktı; her şeye, her yere canla başla koşturan gençler… Tertemiz, saf, samimi, özverili gönüllüler ordusu. İcabında özel güvenlik kuvvetleri. Maalesef değirmenin suyu tümden kesilmişti.

Bu böyle devam edemezdi… Enerjik gönüllülere şiddetle ihtiyaç vardı. Gençleri politikaya ısındırmak için politikacılar, çeşitli organizasyonlarla üniversitelere taşındılar; gençlerle tanıştılar, fikir alışverişi yaptılar. Fakat gençlerin çok büyük bölümü, ne politikayı ne de politikacıyı sevdiklerini hemen her defasında yönelttikleri sorularla ortaya koydular.

Gençlerin yönelttiği sorular karşısında terlemeyen, sıkılmayan, kızarmayan politikacı yok gibiydi. O buluşmaları keyifle izlediğimi itiraf etmeliyim.

Gençlerin politikaya soğuk bakmasının sebebi, ülke meselelerine ilgisizliği miydi? Hayır. Aksine; kendilerini bildi bileli merakla dinledikleri, büyüklerinin acı veren tecrübeleriydi. Okumaları ve araştırmaları bir yana; son on yılda politika hakkında kazandıkları kendi tecrübeleriydi.

Şunu da itiraf etmeliyim ki son on yıla gelinceye kadar, aklıma geldikçe hep ürperdim, "Ömrümüzün en güzel yıllarını mahvettiler… Bize olan oldu; peki çocuklarımız? Onlar ne olacak? Acaba birileri tekrar çıkar, onların da en güzel yıllarını çalar mı?" diye.

Hayır. Artık korkmuyorum. Gençlerimizin kapasitelerine, becerilerine, neler yapabileceklerine; değerlendirmelerine ve tercihlerine şahit oldum ve oluyorum. Çoğu zaman onlara gıpta ettiğimi de söylemeliyim. Çünkü bizim yaşadıklarımızı onlar yaşamadılar. Ve yaşamalarını da her baba gibi ben de istemiyorum.

Seçilme yaşının yirmi beşe indirilmesi görünüşte hoş ve sevindirici. Fakat amacın, gençlerin Millet Meclisine temsilci göndermeleri; orada genç, dinamik ve yaratıcı beyinlerden istifade edilmesi oduğuna inanmak istiyorum ama inanamıyorum. Çünkü; henüz ekonomik özgürlüğünü kazanamamış yirmi beş yaşındaki bir insanın, mevcut siyasi partiler ve seçim yasaları karşısında seçilebilme şansı yoktur. Günümüz politika sektöründe yer tutabilmeleri mümkün değildir.

Parti genel merkezlerinin aday adayı kişilerden talep ettikleri bin YTL ye varan peşin ödemeyi nasıl karşılayacaklar? Delege denilen politika sektörü temsilcilerinin peşin talepleriyle ileriye yönelik beklentilerini nasıl karşılayacaklar? Bütün bu beklentileri, bir kısım aday gençlerin aileleri karşıladı ve taahhüt etti diyelim… Ailesi zengin olmayan genç, nasıl seçilecek?

Bir baba olarak şunu sormak istiyorum:
Pırıl pırıl gençlerimiz politika sektörünün asalak ilişkiler sarmalına mı çekilmek isteniyor; yoksa gönüllü genç kuvvetler mi oluşturulmak isteniyor?
Eğer amaçta bir samimiyet varsa önce alt yapı hazırlanır. Siyasi Partiler Kanunu ile Seçim Kanunu’nda gerekli değişiklikler ve düzenlemeler yapılarak çağdaş normlara kavuşturulur. O zaman, hay hay… Kmsenin diyeceği bir şey olmaz. Aksi halde bu tasarruf, Türkiye’de çok tartışılacak ve gönüllü genç kuvvetler oluşturulmak istendiği kanaati haklılık kazanacaktır.

 
Toplam blog
: 141
: 926
Kayıt tarihi
: 30.04.07
 
 

Türk san'at müziği dinlemeyi, okumayı, yazmayı ve paylaşmayı seviyorum. Kamudan emekli inşaat mühend..