Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Şubat '14

 
Kategori
Blog
 

250. Blog'dan Okuyan ve Yazanlara Teşekkürler

250. Blog'dan Okuyan ve Yazanlara Teşekkürler
 

Her şey yerli yerine oturacak, ülkemizde de MB'da da... Zamanla...


Okumakla başlar hayat...  Yüzyılar boyu , duvara asıp, yemin etmek için üç kere öpüp başımıza koyup tekrar duvara astığımız yüce dinimizin kitabı Kur'an'da da,  iniş sırasına göre ilk ayette "OKU"diyor Yaradan... Sonraki ayetlerde de"anlayarak okumamız " buyruluyor.

İlk  kez,  yan yana gelmiş sözcükleri cümlelere dönüştürüp okuduğumuzda,  ne çok  sevinir anneler, babalar.  Daha sonraları da  kitap,dergi  okurken gördükleri çocukları ile o gururla karışık sevinci duyarlar.  Okuyor;  ilerde  hayatı da okuyacak böyle,  okuyor;  zararlı uğraşlardan uzak duruyor,  okuyor;  çevresinde parmakla gösterilenlerden olacak,   okuyor;  kendisine, ailesine, topluma yararlı bir birey olacak  diye düşünür onu dünyaya getiren iki çift göz, tabii  bunları  öngörebilecek bilince sahip iseler...

Tahsil düzeyi ne olursa olsun okuyan,  okuduğunu bildiğimiz insanlar saygı görürler  toplumda, hangi ideoloji  veya yolda olursa olsun.  Halk arasında bir söz vardır :  "Cahil dostun olacağına,  okumuş düşmanın olsun" diye...  Neden?  Okumuş  insandan zarar gelmez ama dostun cahilse, gün gelir nefsine yenik düşer,senin düşmanın oluverir...

Toplum olarak  okumayı sevmediğimiz için bugün bu durumdayız.  Elin oğlu, trende,durakta, güneşlenirken...Her yerde okuyor.  Ders kitaplarının içine koyduğumuz fotoroman ,tommiks kitapları bile  okumamız için bir vesileydi bizim zamanımızda.  O kadar  okumaya yabancı ve okumayı hafife alan bir toplumuz ki, birçok "okumuş" larımız dahi bilerek bilmeyerek çocuklarını da kendileri gibi  okul bitirmiş ama okumayan  insan  modeli haline getiriyorlar. Bu konu ile ilgili  zaman zaman buruk bir duygu ile anımsadığım  bir anımı paylaşmak istiyorum.  Orta okul sıralarında bir çok klasiği  ve Türk romanlarını okuyordum.Evdeki,  ağabeyimin kitaplarını okumuştum,arkadaşlarla değişerek okuduğum kitapları da  bitirmiş,  yeni bir kitap için komşumuzun kitaplığında  bir kitap beğenmiştim. Adını hatırlamıyorum ama sakıncalı olsaydı, öğretmen olan komşumuz onu oraya koymazdı.  "Onu okuyabilir miyim? " dediğimde,  enstitü bitirmiş  kızından şöyle bir cevap aldım:"Hiç yakıştıramadım sana , sen derslerine çalışsana onu okuyacağına"  ...  O zamanki bilinçle, kendi kendime herhalde yanlış bir şey söyledim diye kızardığımı,utandığımı anımsıyorum.

MB  için "emekli  veya memur sitesi"   yakıştırmasını yapanlar acaba  bütün  yazanları  incelemişler  , buna dayanarak istatistiki verilere mi ulaşmışlardır. Yoksa  öne çıkan  çok tıklanan ve yorum alanları  baz alarak mı bu kanıya varmışlardır  bilemiyorum.  Benim  gözlemlerime göre gençler,çalışanlar,öğrenciler de çok sayıda ve onlar da beğeni ile okunuyorlar.  Okumakla  beyin hücrelerinin ölümü azalıyormuş. Sadece bu sebep bile;  sözü dinlenmeyen, ciddiye alınmayan, etrafında yeterince saygı görmeyen yaşlılardan olmamıza  engel olacağından , ölünceye kadar okumamız gerekir...

MB'daki yazılar genelde kısa  olduğu için insanlar sıkılmadan okuyabiliyorlar.Olaylara değişik açıdan bakan  insanların beyin  enerjilerinden sentezler yapıp sonrasında  da, kendi birikimlerini de katarak  analizler yapabiliyorlar.     Genci ile yaşlısı ile  hepimiz yararlanıyoruz bu siteden.  Bu vesile ile  MB'u  düşünen, uygulayan, emeği geçen tüm yönetici ve editörlere teşekkür borçluyuz...

Yazmak,  okumanın  bir sonraki ve  daha emekli ve daha zevkli aşaması.  Yalnız o da okumak gibi  insanda  bağımlılık derecesinde alışkanlık yapıyor.   Sanırım burada yazanlar da benimle hemfikir.  Ayrılanlar,  bir müddet sonra  bu nedenle geri dönüyorlar ...    Gün içinde ilginç bir olay  olduğunda veya  irdelenmesi  önemli görünen bir haber  duyduğumda  "Bugün  bunu yazmalıyım mutlaka  "diyorum.  Sanki  yazmazsak,   söylenmek istenip de bir türlü sözcüklere dökemediğimiz  kafamızın bir köşesinde sürekli bizi huzursuz eden  düşünceler  misali,  rahatsızlık duyacakmışız  izlenimi oluyor çoğumuzda.  Biliyorum,  çünkü  yazmayı  alışkanlık  haline getirenlerde,  böyle bir duygunun olması gerekir.

Altı buçuk yılda sadece 250 blog yazabilmişim...  Torunlarıma ,  ilerdeki okuma sevdalılarına benden;  minik bir noktacık kadar da olsa,  bir ses olsun diye düşünüyorum ve sanırım  onulmaz bir alışkanlık sebebiyle de olsa,  yazma sevdasına kendini kaptırmış tüm bloggerler(ben bu kelimeye nedense ısınamadım, bunun yerine "yazan veya yazar demeyi daha uygun görüyorum) de aynı düşüncedelerdir ...

Ben isim  yazmayı sevmiyorum...   Yazılarımı  beğenen, beğenmeyen,  yorumlarıyla  katkıda bulunan, ben kendisine yorum yazdığım halde tenezzül buyurup  bir tane bile  yazmayan:)   tüm  okuyanlara  selam olsun... Herkese gönül dolusu teşekkürler...

NOT--- Benim de okunma sayımda  inmeler çıkmalar oldu.  Hangisi doğru bilmiyorum.   Boş  vaktim  olsa hesaplayacağım  da...  Ne  gerek var,  bir kişi bile, bin kişidir  bazen...  Bunu en iyi,  biz öğretmenler biliriz...

 

 
Toplam blog
: 307
: 1382
Kayıt tarihi
: 08.08.07
 
 

Emekli Türkçe öğretmeniyim.Şimdi Marmara Üniversitesi bünyesinde bulunan, Atatürk Eğitim Enstitüsü ..