Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Kasım '07

 
Kategori
Kitap
 

26.İstanbul Kitap Fuarı...

26.İstanbul Kitap Fuarı...
 

Geçen gün çantamda bir şeyler ararken bir not kağıdı ilişti gözüme, iki roman ismi vardı; Sevgili Hocamın tavsiyesi “Denize yağan kar” ve başka bir arkadaşımın önerdiği “Ah benim akortsuz kalbim”… Nasıl çekiyor bu kitaplar beni, almak için can atıyorum ve akabinde hocamın yazısıyla öğreniyorum 26.Kitap Fuarı'nı.
Eyvah, bu kez de gitmek istiyorum fuara ama uzak, ne yapsam ki… Eskiden ne güzel Tepebaşı’nda, Beşiktaş’ta olurdu giderdim, neyse yarın ola hayır ola, bir de bakmışım ki fuardayım…

Kitap okumayı düşünürken Seray Sever’in Atatürk’le ilgili yaptığı gaf geliyor aklıma, bu kadın bu boş kafasıyla bir de para kazanıyor, En çok da Oktay Kaynarca’ya şaşırıyorum, kendisi beğendiğim takdir ettiğim bir sanatçıdır, boş kafalı değildir kesinlikle, bu boş kafayla yan yana ne işi var, gerçek sanatçılar biraz seçici olmalı kanımca diye düşünüp ve bir anlam veremezken işte para diyorum kendi kendime, insana her şeyi yaptırabiliyor. Konuyla ilgili bir blog yazacaktım, ama vakitsizlikten olmadı… Sonra baktım ki blog arkadaşlarım çok güzel bloglar girmişler, birkaçına yorum da yazdım, aşağı yukarı benim söylemek istediklerimin hepsi ve fazlası vardı yazılarda, artık gerek yok benim yazmama diyorum ama içim rahat değil ki kitap okumakla ilgili yazayım diyorum yine kendi kendime… Bence bu kadını (bu demekle ayıp ediyorum biliyorum lütfen affedin) bir kütüphaneye kapatmalı, en az bir yıl boyunca burada hapis kalmalı, okuduğu kitaplardan özetler çıkarttırılmalı, belki boş kafası birazcık dolar…

Bir kitap kurduydum bir zamanlar, kitap okumanın ne büyük bir keyif olduğunu, okunmayınca ne büyük eksiklik hissedildiğini kitapseverler bilirler… Çalışma saatlerim öyle uygunsuz ki kitap okumaya hiç mi hiç zamanım olmuyor, yolda geçen on beş, yirmi dakikada okusam olmuyor, konuyu kaçırıyorum, En son okuduğum, hocamın tavsiyesi Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna adlı kitabı ince olmasına rağmen epeyce süründü elimde, yolda okudum çünkü. Oysa ki ben kalın romanları iki üç günde bitirirdim, öyle bir sarıp sarmalardı ki roman beni çok keyif alacağım bir gezi dahi olsa gitmez, o romanı bitirirdim…

Şimdiki gençliğe bakıyorum, okumayan bir gençlik, okuyanları tenzih ediyorum alınmasınlar ama genelde okumuyorlar, sanırım okumanın nasıl bir güzellik olduğunu, nasıl keyif verdiğini bilmiyorlar. Tanışmamışlar böyle bir keyifle, merak ettiğim bir konu da hiç okumayı denediler mi acaba, kitap okumaktan sıkılmak nasıl bir şeydir onu bilmiyorum ve anlamıyorum çünkü böyle bir şey olmaz, olamaz diye düşünüyorum.

Hani bir yiyecek olsa ağzınıza alırsınız, tadını beğenmezsiniz yemezsiniz. Ya da mor rengi sevmezsiniz, bu renk bana yakışmıyor diye giymezsiniz veya etek giymem pantolon daha yakışıyor bana dersiniz ama kitap okumayı sevmiyorum demek nasıl bir şey onu anlamakta zorlanıyorum… Kitap okumaktan alınan hazzı bir tatsalar bir daha vazgeçemeyeceklerinden eminim, belki denememişlerdir, sevmiyorum diye kestirip atıyorlardır…

Çocuk, genç, yaşlı, kitap seven, sevmeyen ayırt etmeksizin haydi hepimiz kitap fuarına... İnternete girip öğrenebilirsiniz ücretsiz servisler var belirli noktalardan, uzak mı diyorsunuz peki mutlaka yolunuz üzerinde bir kitapçı vardır, özellikle hiç kitap okumayanlar bir kitap seçip denemekten ne çıkar? Şayet severseniz farkını hemen anlayacağınız büyük değişiklikler olacak yaşamınızda, bundan emin olabilirsiniz...

Kitap fuarlarını özlediğimi hissettim bu fuarı duyduğumda... Orada olmak, kitap kokusunu içime çekmek, kitaplara dokunmak, üzerlerindeki yazarıyla, konusuyla ilgili bilgilere bakmak, yazarlarla tanışmak velhasıl o havayı solumak istediğimi hissettim. Umarım bir engel çıkmaz da giderim ve blog arkadaşlarıma da rastlarım belki ...

 
Toplam blog
: 203
: 2037
Kayıt tarihi
: 23.10.06
 
 

İnsanların yapmaktan mutlu oldukları hobileri vardır. Benim de en severek yaptığım, hayatımda yen..