Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '10

 
Kategori
Güncel
 

27 Mayıs'a nasıl bakmak gerekir?

27 Mayıs'a nasıl bakmak gerekir?
 

Vladimir Hahanov Rusya


27 Mayıs hareketini savunanlar, sanırsam, onun getirdiği yeni ilerici ve demokratik koşullarıyla toplumun önünü açtığını, aynı zamanda, varolan hükümetin ülkede aşırı derecede anti demokratik bir sivil dikta kurduğunu söyleyerek olumluyorlar.

Bu cümlede iki belirleme yaptım; (a-) toplumun önünü açmak ve (b-) sivil dikta kurmak. Bunlar kesin savlar değildir, derece farkları olabilir. Örneğin devrim niteliğinde son derece şart demokratik açılımlar ile normal ilerici demokratik açılımlar arasında bir yer olabilir. Ya da, sivil dikta kurmuş derken, ülkenin rejimini yıkmak noktasına gelmiş olmak ile haddini aşmış düzeyde bir baskıcı düzen krurmak arasında bir yer olabilir.

Bu derece farkı önemli tabi, çünkü nitelik farkı yaratır. Ben şahsen, konuyu bu derecede bilmiyorum. Örneğin, baskıcı bir düzen kurmuş da, ülkenin rejimini yıkma noktasına gelmemişse, her ikisi de yanlış olmakla birlikte, yaratacağı tepkiler farklı olur.

27 Mayıs hareketinin ilerici karakteri de dereceli, ama şu ya da bu olsun farketmez, sırf ilerici bir karakter taşıyor diye, olumlanamaz. Çünkü o hareketi tam olarak doğrulayacak bir yerindelik gerekir.

Bu konuyu tartışırken bunlara dikkat etmek lazım. Yani, ülkenin rejimini yıkmak üzere hareket etmiş bir güç varsa, ülkenin kendisini korumaması, demokratik uygulamaya aykırı diye reddedilemez. Aynı şekilde, baskıcı bir düzen var diye, silahlı güç, ben daha ilerici sistem getiricem diye demokratik süreçleri kesintiye uğratamaz.

Bu konuyu tartışırken, olguların, hangi noktada olduğu çok önemlidir.

Eğer, gayri hukuki bir şekilde, ülkenin rejimine yönelik bir kalkışma yoksa, ülkenin kendini askeri bir hareketle korumaya çalışması yanlıştır ve 27 Mayıs hareketi yanlıştır, yok eğer böyle bir kalkışma varsa da doğrudur, çünkü ülkenin silahlı gücü herhalde bunun için vardır, burada artık bir kapışma vardır çünkü.

Yok eğer 27 Mayıs hareketi, sırf varolandan çok daha iyi bir düzeni getirdi diye olumlanıyorsa, bu kesin kabul edilemez. Çünkü o zaman, herkes, ben daha iyisini düşündüm diye gelir, kafa koparır.

Netekim de, izleyen darbelerle, olan o olmuştur. Aslında böyle bir alışkanlığın varlığından bile, 27 Mayıs hareketinin, çok asli ve köklü bir sorundan kaynaklanmadığı konusunda bir sezgi oluşturulabilir.

Tabi Türkiye'de olan bitenleri, yaşanmış olguların salt kendine bağlamamak gerekir. Yani, salt DP iktidarı baskıcıydı, ve bazı öncü kuvvetler, daha ileri bir düzen getirmek istiyordu diye bakmamak gerekir.

Türkiye'deki hiçbir olay, ABD'nin ve diğer yabancı güçlerin çomağından bağımsız değerlendirilemez. Bu nedenle, geçmişi değerlendirirken ve bugüne ilişkin sonuçlar çıkartırken bu çok önemlidir, bu ayrımı yapmazsanız, örneğin, bu aynı diktacı zihniyet ya da aynı darbeci anlayış halen sürüyor derseniz, olguları sadece görünüşleriyle değerlendirme hatasına düşersiniz. Belki öyle bir durum vardır ki, bu yabancı güç çomağı olmasaydı, belki herkes birbiriyle gayet iyi anlaşacaktı. Ama bu ayrımı yapmazsanız, düşmanlığı ebedi hale getirmiş olursunuz ve bugünü de kaybedersiniz. Şu an büyük ölçüde olduğu gibi.

 
Toplam blog
: 467
: 1012
Kayıt tarihi
: 21.10.07
 
 

Ankara'da yaşıyorum. Çeşitli güncel konularda, zaman zaman "Neden olaya böyle bakılmıyor?" diye düş..