Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ağustos '10

 
Kategori
Tarih
 

27 Mayıs darbesi üzerine (Dağınık alıntılar, yorumlar, tespitler)

27 Mayıs darbesi üzerine (Dağınık alıntılar, yorumlar, tespitler)
 

Giriş

24 Mayıs 2010 Pazartesi günü Haber Türk’ün “Sansürsüz” programına katılan sözde sosyal demokrat, halk ve özgürlükleri “içki içebilme özgürlüğü” seviyesinde savunan Ali Sirmen’in “bilinçaltı kusması” olmasaydı gelecek günlere bırakacaktım yazdıklarımı.

Ali Sirmen konuşmasının bir yerinde, “Birkaç gün sonra 27 Mayıs’ı kutlayacağız.” deyiverdi. Yiğit Bulut’un “kutlamak mı” şeklindeki şaşkınlık dolu sorusu karşısında “kıvırarak” “idrak etmek” söz grubuyla yumuşatmaya çalıştı ilk
cümlesini.

Aslına bakılırsa Ali Sirmen ve benzeri “insan demoları”nın ortak görüşüdür 27 Mayıs 1960’ın bir askeri darbe olmadığı, aksine “karşıdevrim”i (milletin iradesiyle iş başına gelen DP iktidarını) durduran “Cumhuriyet’i koruma kollama”yı bir vazife bilen asker tarafından yapılmış bir devrim hareketi olduğu. Ali Sirmen’in de uzun yıllar çalıştığı Cumhuriyet Gazetesi 27 Mayıs’ın her yıl dönümünde “27 Mayıs Ölmedi” gibisinden CD’ler vermiyor mu? (Ne gariptir ki CD’deki anlatıcı sesi “İslâmcı” camiadan Sacit Onan’a aittir.)

Bir Not: Tansel Çölaşan'ın Heyezanı

Hatırlarsınız 8 Mart 2008 tarihinde Ankara Barosu’nun düzenlediği sempozyumda Tansel Çölaşan’ın söylediklerini.

(Üstelik görevde, yani Danıştay Başsavcısı idi o günlerde.) Toplantının üst başlığı “Kadın Olmak” güya ama; ne gariptir ki Emin’in karısı sanki siyâsi bir partinin sözcüsü gibi. Söylediklerinin içinde en çarpıcı olanı şu gâliba: ''Kimse idam cezasını istemez ama o dönemde bunlar (Menderes, Polatkan, Zorlu, demek istiyor. K.K.) idam edildiğinde toplumsal bir coşku vardı. 27 Mayıs'ı burada ihtilâl olarak görmek hata olur. 1960 İhtilâli aslında bir devrimdir.''

27 Mayıs 1960 Darbesinin Sözde Gerekçesi

27 Mayıs 1960 sabahı darbenin gerekçesi Alparslan Türkeş tarafından radyoda okunur. İlk cümleler şöyledir: “Sevgili Vatandaşlar, Bugün demokrasimizin içine düştüğü buhran ve son müessif (üzücü) hadiseler dolayısıyla kardeş
kavgasına meydan vermemek maksâdıyla Türk Silahlı Kuvvetleri, memleketin idâresini ele almıştır. “

Oysa ortada (elbette DP yöneticilerinin yanlış uygulamaları vardı.) “kardeş kavgası” yoktu aslında. Sadece muhtemel bir “darbe”yi haklı kılmak için çeşitli tezgâhlar tertip edilmekteydi. (12 Eylül 1980, 1960’ın kötü bir kopyasıdır bu anlamda.) DP iktidarından memnun olmayan çeşitli kurum ve kuruluşlar, mâlum çevreler tarafından, en küçük bir vesile ile sokağa dökülüp (ne olursa olsun) DP iktidârını alaşağı etmenin yolları aranmıştır.

Darbede İnönü Faktörü

Bu konuda çok söylemek gereksiz aslında. İnönü’nün damadı Metin Toker’in çıkardığı “Akis” dergisine bakmak, M. Ali Birand’ın hazırladığı “Demirkırat” belgeselindeki Toker’in tanıklığını dinlemek, yazdıklarını okumak yeterli. Bakın ne diyor Damat Metin Paşa (!): “Milli Birlik Komitesi”nin üyelerinden 14’ü komiteden çıkarıldıktan sonra İsmet Paşa, diğer komite üyeleri ile çeşitli evlerde tek tek görüştü. Aradan 17 ay geçtiğini, 17 ay sonra yapılacak idamların kimseye anlatılamayacağını (Daha önce assaydınız mı demek istiyor acaba? K.K.) söyledi.” (Demirkırat Belgeseli, Bölüm 10)

İnönü’nün şu iki cümlesini de varın siz yorumlayın:

1) Meclis’te Tahkikat Komisyonu (Ki hiç işletilmemiştir. K.K.) kurulduğunda DP’ye yönelik:

"Şartlar tamam olduğunda milletler için ihtilâl meşru bir haktır… Sizi ben bile kurtaramam."

2) 27 Mayıs Darbesi’nin yapıldığı günlerde CHP’liler sokağa dökülüp sevinç gösterilerinde bulunduğunda, CHP’lilere yönelik:

"Çok fazla nümâyiş yapmayın; biz bu ihtilâlin ne içindeyiz, ne dışında."

Bir Belge: Eskişehir Örfi İdâre Kumandanlığı Tebliği

“Ankara'da bütün hükümet erkânı ve Demokrat Parti başkanları yabancı memlekete kaçarken yakalanmışlardır. Beraberlerinde 12 uçak dolusu altın, mücevherat ve parayı kaçırmakta iken yakalandılar. Sabık Başbakan Adnan Menderes ve sabık Reisicumhur Celal Bayar Askeri Kumandanlık tarafından tevkif edilmiştir.

Eskişehir'de matbaası olan herkes bu havâdisi basıp yayınlamalıdır.
Dikkat! Dikkat! Dikkat!

Vatanseverliğinize hitâp ediyoruz. DP il, ilçe ve bucak başkanlarının kaçmalarına mahâl vermeden tevkif edilmelerini ve askeri kuvvetler gelinceye kadar salınmamalarını rica ederim. (İmza) Eskişehir Örfi İdare Komutanı
Tuğgeneral Bedii Kireçtepe.”

Tebliğin muhtevâsı külliyen yalan. Çünkü Celal Bayar’ı, Bayar Çankaya Köşkü’ndeyken, Cumhurbaşkanlığı Muhâfız Alayı Komutanı Kurmay Albay Osman Köksal tutuklar. Adnan Menderes’i de, Menderes Kütahya’dayken, Albay Muhsin
Batur gözaltına alır ve Ankara’ya getirir.

Güler misiniz Ağlar mısınız?

Zamanın İmralı Cezâevi Müdürü Ahmet Acarol’dan bu anekdot: Duruşmalar sürerken Yassıada’da, İmralı’da mezarlar (80 küsur mezar kazılır zeytin ağacı dikilecek bahânesi ile) kazılmaya başlanır. İdamı gerçekleştirecek iki cellât bulunur ve anlaşılır. Cellâtlar gider. Kısa bir süre sonra cellâtlardan biri tekrar gelir ve Ahmet Acarol’a:

-İkimizi de cellât, diye yazmışsınız. Halbuki ben daha önce Börekçi Ali’yi astım. Daha tecrübeliyim. Mümkünse beni baş cellât olarak yazar mısınız? der.

 
Toplam blog
: 300
: 1022
Kayıt tarihi
: 13.06.10
 
 

Tarih, edebiyat, şiir, dil ..