Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

27 Mayıs Pazar

27 Mayıs Pazar
 

Kırk yedi yıl önce bugün, 27 Mayıs ihtilâli yapılmış, mecliste ezici bir çoğunluğu bulunan Demokrat Parti, askerî bir darbeyle iktidardan düşürülmüştü. 1946’da başlayan çok partili demokrasi bu ihtilalle büyük yara almış, o günden beri bu yara da bir türlü sarılamamıştır.

Demokrat Parti'yi halkın inançlarına karşı daha yakın bulan, bunu da Atatürkçülüğe karşı bir tavır olarak nitelendiren CHP, ordu ve üst kademe bürokratik kadro, milli iradenin zedelenmesine bu gerekçeyle göz yummuş, Başbakan Adnan Menderes, Maliye Bakanı Hasan Polatkan ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’nun idamıyla neticelenen bu demokrasi ayıbını, Türk demokrasi tarihine armağan etmişti.

Yeni bir seçimle, demokratik ortamda problemin çözülmesine izin vermeyen anlayış, o gün bugündür ülkemizde, demokrasiyi sekteye uğratacak tavırlara sebep olan olayların meydana gelmesini önleyememiştir.

Demokrasinin kökleşmesini engelleyen ve kendi çabasıyla ayakta kalmasını sağlamaya izin vermeyen bu anlayışın, hâlâ devam ediyor olduğunu görmek gerçekten üzücüdür.

Bugünkü nüfusun büyük bir kısmı, o günleri henüz tam olarak algılayabilmiş ve anlayabilmiş değildir. Ne tarih kitaplarında yazanlar, ne babadan oğula anlatılanlar, bu ihtilâlin demokrasiye kazandırdıklarını ve kaybettirdiklerini doğru şekilde tahlil edememişlerdir.

Bir siyasi çekişme içinde geçen ve bu haliyle CHP’ye bir fırsat sağlayan ihtilâl, seçimle elde edilemeyen başarılara ulaşılabilmesi için neredeyse meşru bir yol olarak özlenir, beklenir olmaya başlamıştır.

Bu çarpıklığın sonucunda değişen fakat ihtiyacı karşılayamayan 1961 Anayasası önce 1971 muhtırasına, ardından da 12 Eylül 1980 darbesine zemin hazırlamıştır. 1982 Anayasası da, demokrasinin yerleşmesine yönelik ilkeleri yeterince sağlayamamış ve ülkemizde askerî hareket bir taraftan korku, bir taraftan beklenti olarak ağırlığını hep hissettirmeye devam etmiştir.

Aradan kırk yedi yıl geçtikten sonra, tarafsız bir gözle ele alınması ve enine boyuna tahlil edilmesi gereken 27 Mayıs ihtilâli, bugün maalesef sadece sağ görüşlü olarak nitelendirilen gazetelerde kendine yer bulabilmiştir. Bu demektir ki henüz 27 Mayıs’tan gereken ders alınmamıştır.

Bu durumda demokratikleşme hedefine ulaşmamızın daha çok uzun zaman alacağı da ortaya çıkmaktadır.

"UTANÇ GÜNÜ" (Star). Bugün 27 Mayıs. Demokrasinin en kara günü. 47 yıl önce ordu yönetime el koymuş, cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanlar tutuklanmıştı.

"DEMOKRASİNİN UTANCI 27 MAYIS" (Yeni Şafak). Çok partili demokrasiye geçişe vurulan darbe, ülkeye kaybettirdikleriyle hatırlanıyor.

"27 MAYIS’TA YAPTIRILMAYAN SAVUNMA BİR ALBAYIN EVİNDEKİ KASADAN ÇIKTI" (Zaman). 27 Mayıs darbesi sonrası idam edilen Hasan Polatkan’ın mahkemede okuması engellenen 175 sayfalık savunması olduğu ortaya çıktı.Tutanaklarda ve arşivde bulunmayan savunma bir albayın kasasında bulundu. Tarih antidemokratik hiçbir uygulamanın gizli kalmayacağını gösterdi.

Son günlerde içinde bulunduğumuz durum, cumhurbaşkanlığı seçiminde ortaya çıkan kriz yüzünden, halkın beş yıl için yönetime getirdiği Akparti iktidarına karşı antidemokratik bir tavrın planlı şekilde uygulandığı bir sürece dönüştürülmüştür. Bunun en bariz örneklerinden biri de terör olaylarından başbakanı doğrudan sorumlu tutarak, şehit cenazelerinde başbakanın yuhlanmasına kadar varan saygısızca bir tutum izlenmesidir.

Bir konuşmasında, askerliğin yan gelip yatma yeri olmadığını ifade eden başbakanın bu söyleminden ne amaçla söylendiği açıkça belli olmasına rağmen, sanki şehitlerin suçlandığı gibi bir anlam çıkarılması ve âdeta başbakanın şehitlere karşı bir tavır içinde olduğunun vurgulanması gibi inanılmaz garip şeyler yaşanmaktadır.

Son cenaze töreninde özellikle başbakana karşı bir grubun çirkin bir tezahüratını, halkın tepkisi gibi göstermek isteyen bir gazete, bugün de, başbakanın ve bakanların yakalarına şehit rozeti takmadıkları gibi yine yakışıksız bir iddia ile ortaya çıkmıştır.

Böyle bir kasıt ve art niyetin olduğunu düşünebilmek kadar gerçek dışı, mantık dışı ve inanç dışı bir şey olamaz. Sayın başbakanın inançlı bir kişi olması ve bu inancıyla devlet yönetimi arasında bağlantı kurması yüzünden ne kadar çok tenkit edildiğini ve laikliğe aykırı davrandığının bile iddia edildiğini hepimiz biliyoruz.

Sayın Başbakanın bir şehide karşı böyle bir davranışta bulunması, öncelikle onun inançlarıyla aslâ bağdaşamaz.

"ONLAR UNUTULMAZ" (Tercüman). En acı günde cumhurbaşkanı Sezer, Orgeneral Büyükanıt ve komutanlar şehit rozetini takarken, başbakan ve Milli Savunma Bakanı’nın takmaması üzücü bir unutkanlık olarak değerlendirildi.

Terör olaylarında en son acıyı Ankara’da Anafartalar Çarşısı’nda yaşamıştık. Halkın sindirilmesi ve insanların korkuya kapılmasını hedefleyen terör, karşısında topyekün milleti buldu. Herkesin sabrı taşma noktasına geldi. Anafartalar Çarşısı da en kısa zamanda yenilenerek halkın coşkulu gösterisiyle hizmete açıldı.

"ULUS’UN CEVABI" (Bugün). Kalleş saldırıda 6 canın toprağa düştüğü yerde dün onbinler toplandı. Yeni bir Anafartalar Zaferi yazıldı.

"TERÖRE EN GÜZEL YANIT" (Milliyet). Anafartalar Çarşısı 6 kişinin can verdiği saldırının ardından yenilenmiş yüzüyle açıldı. Çarşı önünde toplanan binlerce kişi bizi yıldıramazsınız diyerek teröre lanet okudu.

"ULUS DAYANIŞMASI" (Posta). Ankara Ulus’taki Anafartalar Çarşısı’na 22 Mayıs’ta düzenlenen PKK’lı canlı bomba saldırısında 6 kişi ölmüş 100’den fazla kişi yaralanmıştı.Saldırıda hasar gören çarşının açılış töreni teröre karşı ulusal dayanışmaya dönüştü.

"HELAL OLSUN" (Takvim). Hain yıkarım sandı, Anafartalar Çarşısı’na saldırdı. Millet el ele verdi çarşıyı dört günde yeniden yapıp açtı.

"HER YERDEN ÖFKE FIŞKIRIYOR" (Tercüman). Ele ele veren Türkiye, bölücüye, irticaya şamar vurdu. Ulus teröre karşı dimdik durdu. Denizli rejim karşıtlarına meydan okudu. Yüz binler Cumhuriyet için güçbirliğine koştu.

"TEK YUMRUK" (Türkiye). Anafartalar Çarşısı Türk bayrağı taşıyan binlerce kişinin katılımıyla yeniden açıldı.

PKK teröründe, canlı bomba diye nitelendirilen intihar saldırısı yapan kişilerin kullanılmaya başlandığı ortaya çıktı. Anafartalar olayı böyle bir örnekti. Polis bu olay üzerinde yurt çapında daha dikkatli operasyonlar yapmaya başladı. Bunun sonucu olarak da eylem yapmaya fırsat bulamadan bazı canlı bombalar yakalandı. Birinin hikâyesi oldukça acıklı.

"KANSER DİYE CANLI BOMBA YAPTILAR" (Güneş). Kadın terörist, tedavin imkânsız, öleceksin, bari örgüte faydan olsun, diye ikna edilerek, Kuzey Irak’tan İstanbul’a gönderildi.

Her yıl tekrarlanan Denizkurdu tatbikatı, bu sefer güncel duruma uygun olarak, teröre destek veren bir komşu ülke senaryosuyla yapıldı. Cumhurbaşkanı, başbakan ve Genelkurmay başkanı tatbikatı birlikte izlediler. Tatbikat çok başarılı geçti ama zirvede biraz soğukluk yaşandı.

"MEHMETÇİK GURURLANDIRDI." (Türkiye). Sezer, Erdoğan ve Büyükanıt’ın da katıldığı Deniz kurdu 2007 tatbikatı başarıyla tamamlandı.

"SİNİR HARBİ" (Vatan). Sezer ve Erdoğan İzmir’deki Efes 2007 tatbikatında iki gün yan yana tatbikat izledi, yemek yedi ama neredeyse hiç görüşmedi.

Cumhurbaşkanlığı seçiminin krize girmesi üzerine meclis, Anayasa üzerinde bir değişikliğe giderek, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi yönünde bir teklif hazırladı. Sayın cumhurbaşkanı bunu veto ederek meclise iade etti.

Hükümet bu durumda aynı kanun teklifini üzerinde değişiklik yapmadan cumhurbaşkanına ikinci kez göndermenin yollarını arıyor. Sayın cumhurbaşkanının geri gönderme sebepleri, bu dönemde yaşananlarla hayli benzerlik gösteriyor.

"AKP’NİN ACELESİ VAR" (Radikal). Hükümet cumhurbaşkanını halkın seçmesini öngören değişiklik paketini milletvekili aday listeleri açıklanmadan meclisten geçirmek için çabalıyor.

"GEREKÇESİ TA KENDİSİ" (Yeni Şafak). Cumhurbaşkanını halkın seçmesini veto eden Sezer’in ileri sürdüğü uyumsuzluk, siyasi parti etkisinde olmak ve sistemi tıkamak gibi gerekçeler, kendi uygulamalarını hatırlattı.

Bir taraftan da yaklaşan seçim için partiler aday belirleme çalışmalarına devam ediyorlar. Bazı eski siyasetçilerin bu sefer farklı partilerden aday olmaları, partilerin vitrin yenilenmesi olarak tarif ediliyor.

"MERKEZ AYARI" (Akşam). AKP seçime iki ay kala merkez partisi görüntüsünü sevdi. Sağ ve soldan alınan vitrin adaylar sonrası, partiye zara verebilecek her türlü gerilimden de uzak durma kararı çıktı.

"CHP DARBECİ" (Star). Halkın inancıyla kavga etmeyen bir demokrasi istiyorum diyen CHP eski genel sekreteri Ertuğrul Günay, CHP’nin kendi sıkıntısını toplumun sıkıntısı haline dönüştürmeye çalıştığını ve devletin yardımıyla bunu başarmak istediğini söyledi.

Fenerbahçe, 100. yılını şampiyon olarak tamamlayıp, ligi 17. kez önde bitirdi. İki hafta önce şampiyonluğunu ilan eden sarı lacivertliler, en yakın rakibine 9 puan fark atarak ipi göğüsledi. Federasyon başkanı Haluk Ulusoy’dan kupasını alan Fenerbahçe, taraftarlarına müthiş bir coşku yaşattı.

"ŞAMPİYONLUK TACI" (Bugün). Ligin bitmesine iki hafta kala şampiyonluğunu ilan eden Fenerbahçe, Ankaragücü’nü 3-1 yenerek lige galibiyetle nokta koydu.

"YÜZYILIN KUPASI" (Posta). 100’üncü kuruluş yıldönümünde 17. kez şampiyon olan Fenerbahçe dün Kadıköy Şükrü Saraçoğlu stadında Ankaragücü maçından önce kupasını aldı.

"YÜZYILIN KUPASI" (Takvim). Türkiye’de dün akşam sarı lacivert karnaval yaşandı. 100. yılında şampiyon olan Fenerbahçe’ye kupasını Ankaragücü’nü 3-1 yendiği son maçtan önce, Kadıköy’de Haluk Ulusoy verdi.

Yarın yeniden beraber olabilmek umuduyla…

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..