Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '20

 
Kategori
Tarih
 

27 Mayıs

27 Mayıs

Bugün 27 Mayıs. 27 Mayıs 1960 Askeri darbesinin üzerinden 60 yıl geçmiş. Ben o zaman on 14 yaşındaydım. Bugün gibi hatırlarım. O günleri gün gün, saat saat yaşadım, radyoları dinledim (o zaman TV yoktu), gazeteleri okudum, dedikoduları, yorumları dinledim. Bir on veya en kabadayı 20 sene sonra o günleri gören kalmayacak. Dolayısıyla o günleri gençlere anlatacak kimse de olmayacak. Pek çok önemli hakikat, bilgi toprak olup gidecek. Ben kendi hesabıma o günlerden aklımda kalan birkaç şeyi yazayım da belki bir okuyan olur. O günlerde olanların unutulup gitmesi yazık olur, kayıp olur. Bence her Türk gencinin o günlerde yaşananları bilmesi, öğrenmesi Türkiye için faydalı olur. Tabii özellikle tarihi konularda hiçbir dönemi tek kaynaktan okumamak lazım. Çok kaynaktan okumak yeterli değil, birbirinin aksi görüşte yazılanları okumak lazım ki objektif bir değerlendirme yapılabilsin.

Bu yazıda o günlerden aklımda kalan birkaç anıyı nakletmekle yetineceğim.

Birinci anı : Bir Sıkıyönetim Komutanlığı bildirisi (mealen): “Sabık ve sakıt iktidar mensuplarından bir kısmı yedi uçak dolusu  altın ve dövizle kaçarken yakalandılar.” Bu habere hepimiz inandık. Öyle ya, koskoca sıkıyönetim komutanı radyolardan okunan resmi bildirisinde yalan yahut yanlış haber verecek değildi ya. Eğer bu haber doğru olsaydı Yassıada Mahkemelerinde dava konusu yapılmaz mıydı sizce?

İkinci anı : Bir dedikodu : Et ve balık kurumunun buzhanesinde, öldürülen yüzlerce gencin cesedi (tavuk yemi yapılmak üzere) bulundu. Bu habere de hepimiz inanmıştık.

Üçüncü anı : Bebek davası : Menderesin sevdiği bir kadın (çok ünlü bir sanatçı) Menederes’ten olma çocuk düşürmüş veya aldırmış. O kadın Yassıada’da mahkemeye çıkarıldı ve o mert kadın mahkemede “Evet Menderes’i çok seviyordum, ondan bir çocuğum olmasını da çok istiyordum, ama olmadı, düşürdüm (veya aldırmak zorunda kaldım), bundan size ne, size ne oluyor” gibisinden şahane bir savunma yaptı. Menderes bu davadan beraat etti. Yüksek Adalet Divanı böyle kişisel hayata müteallik konulara ilgi duyuyor zaman ve mesai harcıyordu. Detaylarını tam hatırlayamıyorum ama galiba bir de “külot davası” vardı. Galiba bir bakanın kasasından kadın külotu çıkmış, öyle bir şeydi ve yanlış hatırlamıyorsam bu dava da beraatle sonuçlanmıştı.

Dördüncü anı: Cımbız davası : Menderes güya örtülü ödenekten bir cımbız aldırmış, cımbız da yanlış hatırlamıyorsam 50 kuruş. Bir de galiba bir miktar sivri biber aldırmış. Bir de süveter aldırmış güya. Menderes savunmasında hayatında bir defa bile süveter giymediğini söylemişti. Menderes bu davadan da beraat etti.

Beşinci anı : Köpek davası : Celal Bayar’a Afgan kıralı bir köpek hediye etmiş. Bayar da köpeğe bakamayacağı gerekçesiyle Atatürk Orman Çiftliğindeki hayvanat bahçesine bağışlamış. Tabii o andan sonra köpeğin bakımını hayvanat bahçesi üstlenmiş. Vay efendim sen şahsi malının (köpeğinin) bakım masraflarını devlete ödetmişsin diye, koca koca, anlı şanlı Yüksek Adalet Divanı, devrin reisi cumhuru Celal Bayar’a dava açmışlar. Yanlış hatırlamıyorsam Bayar bu davadan beraat etti.

Altıncı anı : Yine Yassıada duruşmalarının birinde bir sanık ifade verirken, mahkeme başkanı Salim Başol’a “niçin böyle yapıyorsunuz?” mealinde bir soru sordu (yakarışta bulundu). Salim Başol şöyle cevap vermişti: “Çünkü seni buraya tıkan kuvvet öyle istiyor.” Salim Başol sanıklara (yani Reisi Cumhur, Başbakan, Genel Kurmay Başkanı, Bakan, mebus vs) sen diye hitap ederdi.

Anılar daha çok. Yazsam ciltler dolusu kitap olur. Ama burada keselim. Tadını kaçırmayalım. Sürç-ü lisan ettiysem af ola.

 
Toplam blog
: 326
: 941
Kayıt tarihi
: 10.03.11
 
 

Okullar: TED Ankara Koleji, ODTÜ, Bogaziçi Üniversitesi (Master) İş Hayatı: Philips, Anadolu Endü..