Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ocak '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

27 Ocak Cumartesi

27 Ocak Cumartesi
 

"İsmail Cem, devlet töreniyle defnedildi." Türkiye gazetesinin bu manşeti, güleryüzlü ciddi politikacının, tam kendi janrına lâyık bir şekilde uğurlandığını özetle ifade ediyordu. Bugün gazetesi "Cem'i devlet uğurladı" derken, cenazeye katılanların niteliğini gözler önüne seriyordu sanki...

Dışişleri Bakanlığı yaptığı dönemde, Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu ile olan kişisel dostluğunu, iki ülkenin barışı için kullanan ve akıllarda unutulmaz anılar bırakan İsmail Cem'i bu son yoculuğuna uğurlayanlar arasında Papandreu da vardı.

Cem'in mezarına Sisam adasında beraber diktikleri bir zeytin ağacının dalını bırakan papandreu'nun bu jesti, gazete manşetlerine de yansıdı. Hürriyet "Yorgo'nun dostluğu"nu başlıktan verirken, Güneş gazetesi "Zeytin dalı ile veda"; Milliyet gazetesi de "Veda ederken zeytin dalı" ifadelerini kullandılar.

TBMM Başkanı Bülent Arınç ve başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yanısıra, siyasi parti liderleri, işadamı ve sanatçılardan oluşan pek çok farklı görüşteki kişiyi bir araya getiren cenaze töreniyle, Yeni Şafak'ın dediği gibi bütün "Türkiye Cem'i uğurladı."

Allah'tan kendisine rahmet, yakınlarına sabır ve bütün milletimize başsağlığı diliyorum.

Gazetelerin hemen hepsinde yer alan ortak bir haber de, dün alınan karneler ve bu vesileyle yaşanan sıkıntılarla ilgiliydi. Cumhuriyet gazetesinin manşetindeki "Karne ve tatil sevinci", başarısız, özellikle de aileleri anlayışsız öğrenciler için maalesef her sene bir kâbusa dönüşüyor.

Aile içindeki şiddetin yok edilemediği kesimlerde, her derdin çaresi olarak sadece dayak bilindiği için, karnedeki zayıf notları düzeltmenin iksiri de bu zannediliyor. Oysa uzmanlar yıllardan beri, dayağın hiçbir derde deva olmadığını, hele zayıf alan çocuğu dayakla cezalandırmanın aksine sonuçlar doğuracağını söylemekten bıktılar.

Ama anlamak ve öğrenmek gibi bir niyeti olmayanlara tabii ki bunlar bir şey ifade etmiyor. Çocuklarla yıl boyu ilgilenmek, onlara derslerinde yardımcı olmak, hiç değilse her zaman yanlarında olduğumuzu onlara hissettirmek zorundayız. Böyle zamanlarda aile bireylerinin birbirlerine daha da anlayışlı davranmaları gerekir...

Hrant Dink cinayetinin yankıları devam ediyor. Bu bağlamda Hürriyet'in tabiriyle "Beklenen fatura" kesildi ve Radikal'in deyimiyle "Trabzon'a ilk neşter" vuruldu. Gözcünün dediği gibi "Hrant Dink cinayeti valinin başını yedi" ve emniyet müdürüyle beraber ikisi "Görevden alındılar."

Milliyet gazetesi bunu "Derin ihmal operasyonu" başlığıyla manşete taşırken, Posta gazetesi "Biraz geç olmadı mı?" diye sormuş. Aradan geçen bu süre içinde biraz daha taşlar yerine oturdu, heyecan geçti ve başbakan bizzat olaya el koydu. Yeni Şafak gazetesi bunu "Soruşturma şimdi başlıyor" şeklinde dillendirdi.

Cenazede taşınan hepimiz Ermeniyiz pankartı da çeşitli yankılar bulmuştu hatırlarsanız. Eski Anayasa Mahkemesi başkanı Yekta Güngör Özden, bunu söyleyenleri kınıyorum, derken, başbakan Erdoğan, hepimiz Hrant'ız, sloganı çok daha anlamlı şekilde her şeyi anlatıyordu, dedi.

Posta gazetesinde yine "Korkunç" başlığı altında tüyler ürperten bir cinayet olayı var. Son zamanlarda tesbih tanesi gibi ardarda dizilen tecavüz ve buna bağlı cinayet haberleri, artık gına getirdi. 17 yaşında bir genç kız kendisine tecavüz eden babasından hamile kalıyor. Çocuğu öldüren baba kızına tecavüze devam ediyor ve kız da babasını öldürüyor.

İnsan hayatına bu kadar değer veren ve hiçbir canlıya küçücük bir zarar gelmesine bile tahammül edemeyen kalbim, gayri ihtiyari âdeta "oh olmuş" demekten kendini alamıyor. Geçtiğimiz günlerde bu tür suçlulara verilen cezaların azlığından, dolayısıyla caydırıcılık vasfının olmayışından söz etmiştim.

Bu olay karşısında, insanlığını kaybetmiş bu mahlûka olabilecek en ağır cezanın verilmesini yürekten isterken, hemen yan sütunda yer alan bir haber içimi rahatlattı. "Tacizciyi öldürmek meşru müdafaa kabul edildi" başlıklı habere göre, kendisini kandırarak arabasıyla tenha bir yere götüren ve taciz etmeye başlayan adamı öldüren 17 yaşındaki genç kız, mahkeme tarafından, kendini müdafaa ettiği kabul edilerek serbest bırakılmış. Bunu da sevindirici bir gelişme olarak kabul ediyorum.

Bugünkü gazetelerin birinci sayfasında yer alan iki de spor haberi vardı.

Biri, dün başlayan ligin ilk maçında Fenerbahçe'nin Erciyes dağına çarpmasıydı. Lider sarı lacivertliler, Volkan'ın hatasından bir gol yeyince, bir puanı zor kurtardılar ve ilk maçta farkın beşe inmesini engeleyemediler.

İkinci haber kendi içinde üç bölüm.

UEFA Başkanlığına eski ünlü efsane futbolcu Michel Platini seçildi. Üç oy farkla 16 yıldır bu görevi sürdüren eski başkan Lennart Johansson'u devre dışı bırakan Platini'nin bu başarısında, Futbol Federasyonu başkanı Haluk Ulusoy'un büyük payı olduğu söyleniyor. Ulusoy bu şekilde Türkiye'deki koltuğunu biraz daha sağlama almanın hesabını yapıyor. Üçüncü nokta ise Şenes Erzik'in yeniden yönetime seçilmesi ki, bu şekilde UEFA tarihinde en uzun süre görev yapan üye ünvanını elde ediyor.

Şenes Erzik'e ve Platini'ye başarılar diliyorum.

İki küçük haberle devam ediyorum.

Akşam gazetesinin haberine göre Türkiye'de "Pırlanta satışı iki yılda dört katına çıktı." Hem şaşırtıcı, hem sevindirici, hem düşündürücü bir haber. Ekonomik krizlerle adı anılan ve IMF güdümünden kurtulamayan, her gün vatandaşları ekonomik sıkıntının yarattığı pek çok problemlerle boğuşan Türkiye'de böye bir gelişme şaşırtıcı...

Ekonomik durumu iyileşen insanların sayısının artması açısından durum sevindirici. Avrupa'nın sayılı zenginleri arasında yer alan isimlerin vergi listelerinde esamesinin okunmaması açısından da düşündürücü bulduğum bu haberin yorumunu okuyuculara bırakıyorum.

Düğünde, bayramda, maçta, masum insanların maganda kurşunuyla hayata veda ettiği bir ülkede yaşıyoruz. Her önüne gelenin silah satın alması, silah taşıması, silah kullanması, medeni insanları son zamanlarda iyiden iyiye rahatsız etmeye başladı. Bu bağlamda topyekün bir silah bırakma eyleminin yolları açılır mı, hükümet ve vekillerimiz bu yönde bir karar alır mı diye düşünüp duruyordum.

Bugünkü Akşam gazetesinin manşeti beni kendime getirdi. Meğersem 370 vekilimiz silahlıymış. Kimi kime şikâyet edeceğiz ki...

Yarın yeniden buluşabilmek umuduyla...

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..