Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ocak '18

 
Kategori
Sinema
 

27. Uluslararası İstanbul Film Festivali, 1. Gün, “Abla” Üç Film Görür; Barselona (Bir Harita)...

27. Uluslararası İstanbul Film Festivali, 1. Gün, “Abla” Üç Film Görür; Barselona (Bir Harita)...
 

Karamel, film afişi


3 Nisan günü, yeşil tarlalar üzerine abanmış yağmur yüklü bulut grisi gök altında güzel bir yolculukla İstanbul’a varan “abla” bir bakar ki asıl yolculuk, Kozyatağı’nda Anadolu Yakası yolcusunu bıraktıktan sonra başlamakta! Ağır sabır sınavıyla yoğun trafiğin erdemini anımsaması uzun sürmez; Burhaniye’den ayrılışından 11 saat sonra İstanbul’daki evinde kızı, damadı ve iyice şişmanlayıp eni boyuna denk bir kedi haline gelmiş Karapati tarafından sevgiyle karşılanır.

Festival, festivalden bir gece önce, evde, DVD’de izledikleri bir Takashi Miike filmiyle açılır; katalogda Düello ismiyle kayıtlı Sukiyaki Western Django... Miike’nin “spagetti western”e hürmeten popüler Japon yemeğinden hareketle adını koyduğu, Quentin Tarantino’nun da ufak bir rolünün olduğu film malûm şiddet bir yana güzel görüntülü, masalsı bir 12. Yüzyıl, düşman klanlar hikâyesi...

4 Nisan gecesi, festival rotasından hafifçe sapan ekip Coen’lerin ödüllü No Country for Old Men filmini izlerler; tuhaf saçı, sabit ifadeli yüzüyle Javier Bardem’in filmin kötü adamında yarattığı, filmi karanlık sinemada geniş ekranda izleyen kız kardeşinin "aydınlık odada ufak ekran, Karapati kucakta izlediğinize şükredeceksiniz" dediği, onca şiddete karşın, muhteşem görüntüleriyle kolay unutulacak bir film değil “abla”ya kalırsa...

5 Nisan, Cumartesi; 27. Uluslararası İstanbul Film Festivali, 1. Gün! Ev halkının 8:00 civarı, makyaj-fotoğraf techizatı kuşanıp evden çıkmasının ardından posta kutusunu temizleyen “abla” da Karapati’ye veda edip serin Nisan sabahında 9:45 sularında, Hastane önünden Geleneksel Festival Yürüyüşü’ne geçer. Cevahir Otel önünden, Bomonti’ye giden sokakları kesip onu Osmanbey’e çıkaracak caddeye iner, keyifli bir tempoyla Harbiye’ye varır, bir devren... bez afişi üzerindeki HAVA PARASI talep edilmeyeceğini belirten ifadeyi okur, memleket ekonomisi üzerine kaygılanır... Cadde’ye ulaşana dek!

Fitaş’ta Barselona (Bir Harita); Ventura Pons’un yönettiği İspanyol filmi, iç savaş bitiminde Barcelona’daki gibi bir karşılama görmediğini anlatan ve (ayrılıkçı) Katalanları İspanyollaştırıp kazanmaktan sözeden bir söylevle başlayan film, sahibi ölmekte olan eski bir apartman dairesindeki kiracıların portreleri ve ikili sohbetlerde ortaya dökülen sırları üzerine ağır tempolu hikâyeler anlatır.

Çiçek Pasajı girişindeki kuruyemişçiden 100 gram çiğ badem alıp elbisesinin cebine koyan “abla” caddenin şen kalabalığı arasına karışıp yürür, bir sonraki filme kadar bedenini çalıştırır.

“Abla”nın ikinci filmi, Festivalin de açılış filmi, Beyrut’ta bir kuaför salonunda geçenleri anlatan, neşeli Lübnan-Fransa filmi, bildiğimiz ağda anlamında Karamel; Emek Sineması sokağı, filmin yönetmeni, baş oyuncusu Nadine Labaki’nin katılımı dolayısıyla fazla biletiniz var mı? sorusuyla abluka altında... Söyleşi sırasında filmin güzel müziklerini yapan ve eşine olan aşkını, böylece anlattığını belirten uzun saçlı genç adam, şakacı tavrıyla en az ilk uzun metraj filmiyle göz dolduran karısı kadar sempatiyle karşılanır. Filmdeki kadın öyküleri arasında, bir kızlık zarı tamiratı, ileri yaşta aşka cesaret edemeyen bir diğeri, kendi cinsinin güzelliğini karşı cinse yeğleyen bir başkası, doğurganlığını geride bırakmış kadınlardan birinin sahte regl sahneleri düzenleyişi... “Abla”nın aklında check up’larda doktorlarınca daha biiiir sürü yumurtanız var denilerek kutlanışı!

Kız kardeşler, festival uğrak noktalarından biri Hacı Bekir’de sıcak birşey içerler ve tekrar Beat Takeshi Kitano’nun başrolünü oynayıp yönettiği Japon filmi Yaşasın Yönetmen’i izlemek üzere Fitaş’a girerler. İlk filmlerinde, beyaz döşemelere saçılan bol bulamaç kanla şoka giren “abla”, gangster filmleri ustası Kitano’nun bu filminde hem kendi filmleriyle hem de Uzakdoğu sinemasıyla kıyasıya dalga geçmesine pek güler.

 
Toplam blog
: 591
: 63
Kayıt tarihi
: 27.07.15
 
 

İstanbul'da 20 yıldan fazla, tasarımcı grafiker olarak çalışırken bir kız çocuğu da yetiştiren "a..