Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ocak '18

 
Kategori
Sinema
 

27. Uluslararası İstanbul Film Festivali, 12. Günü “Abla” Dört Film Daha Görür; Düşüş, Kaçış...

27. Uluslararası İstanbul Film Festivali, 12. Günü “Abla” Dört Film Daha Görür; Düşüş, Kaçış...
 

Düşüş, film afişi


ABD, İngiltere, Hindistan yapımı bir film Düşüş: “Abla”nın birkaç yıl önce izleyip bayıldığı, türünün en iyilerinden fantastik bilimkurgu korku filmi Hücre’nin yönetmeni Tarsem Singh’ten! Sevdiği kadın oyuncunun ihaneti üzerine intihara kalkışan, yaralanıp kımıldayamadan yattığı hastanede, “abla”nın içindeki çocuk 5 yaşındaki meraklı, hareketli, tek kolu alçıda Alexandra’yla ahbaplık kuran genç aktör; kıza anlattığı hikâyeleri heyecanlı yerlerinde keserek devam etmesi karşılığında kendisine intiharı bir kez daha deneyebileceği ilâçlar getirmesini sağlamaya çalışır. İnanılmaz bir görsellik, muhteşem görüntüler, giysiler, çevre düzeni… içinde maskeli bir kahraman, Afrikalı bir köle, bir patlayıcı uzmanı tüccar, Darwin, ağaçtan doğan bir mistik! Maskelinin âşık olduğu kadının yüzünü gizleyen erkek, kalbindekini söyleyemez dediği adam kırık kalbinin acısıyla hikâyenin kahramanlarını tek tek öldürmeye başladığında çok başarılı oyunuyla küçük kız ağlayarak "niye herkesi öldürüyorsun?" diye sorar. "Bu benim hikâyem" diyen adama "benim de hikayem!" yanıtı verir ve ölen babasıyla özdeşleştirdiği adamı ölmeye bırakmaz. Festivalin 12. gününde, “abla”ya göre, izledikleri arasında en iyi film!

Hava serin! Bitişikte Hala’ya giden “abla” yuvalama çorba içer, içini ısıtır, yeniden Atlas Sineması’na girer, bunu bugün, üç kez tekrarlayacaktır! Kaçış da Düşüş gibi, katalogda belirtildiği biçimiyle tarzı, yaklaşımı, tekniği ya da anlatımı farklı, alışılmadık, öncü, bazen zorlayıcı bazen deneysel filmlerden oluşan Mayınlı Bölge filmlerinden: Yönetmeni Pang Ho-cheung. Kadınların, erkeklerin kökünü kazımaya kararlı oldukları bir örgütle cinayetler işledikleri bir Çin filmi. Uzakdoğu sinemasının kendine özgü stilize anlatımıyla yine kendine özgü mizah anlayışı içinde gelişen ağır tempolu filmlerden…

Tünel’e doğru yürüme niyetiyle Yapı Kredi Sergi Salonları önünden geçerken, büyük boy portrelere gözü takılan “abla” içeri girip, 1981 Ankara doğumlu Pınar Yolaşan’ın, 27-90 yaş arası Afrika kökenli Brezilyalı kadın portreleriyle oluşturduğu “Meryem” isimli sergiyi gezer. Sanatçı, moda, kadın bedeni, kölelik, sömürge, fotoğraf, ölüm temalı sergi için Brezilya’nın kuzeydoğusundaki Bahai’da, İtaparica Adası’nda yaşayan kadınlara, saten ve kadifeden kendi diktiği ve işkembe, koç yumurtası, göz, dil, plasenta ile süslediği kostümleri giydirmiş! “Abla” 22 portreyi temiz, güzel, anlamlı ve cüretkâr bulur.

Honeydripper, kataloga göre tabu yıkıcı yönetmen John Sayles’in rock’n roll’un doğuşuyla ilgili güzel filmi! 1950 Alabama, yoksul kasabanın değişmekte olan müzik beğenisi, teknoloji yüzünden müşterisi kalmayan Honeydripper kulüb(esi) işletmecisi Danny Glover’ın, bir yandan da zenci olarak, yaşama zahmetiyle ayakta kalma çabası… Cazı, zenci müziğini, zenci dinsel müziğini pek tanımadığından sevip dinlemeyen “abla” bu filmi, hüzünden süzülen müziği çok beğenir!

Alin Taşçıyan’ın …yine kovboylar kazanacak, Kızılderililer sürülecek… dediği yazısında belirttiği, işletme maliyetlerini karşılayamadıklarından, bir çözüm bulunmazsa Temmuz’da kapanacak, Avrupa filmleri gösterdiğinden “abla” için çok önemli Beyoğlu Sineması Cafe’sine inip kızkardeşiyle demleme çay içen “abla” günün son filmi için Fitaş’a yollanır.

Yönetmen Jacob Thuesen. Okul Yıllarım; “abla”nın günümüzün en iyi sinemacısı dediği, bayıldığı Lars von Trier’in yeniyetmeliğinde çektiği görülmemiş kayıtları içeren, küçük kasaba çocuğu Erik Nietzsche (von Trier)’nin Danimarka Ulusal Film Okulu’na girişi, 1979-1982 yılları arasındaki öğrenciliği, tutucu öğretmenleri, arkadaşları, aşk hayatı, aykırı fikirleri yüzünden yokuşa sürülse de başarılı mezuniyeti ve kataloga göre “naif yetenekten hesapçı bir sanatçıya dönüşmesini” anlatan bir komedi… Lars von Trier’in bir kaç festival önce, 45 dakikalık ikişer bölümünün tek seansta gösterildiği, 8 bölümlük Krallık adlı eski, koca bir hastanede yaşananları anlattığı muhteşem dizisini izleyen “abla” ve kızkardeşi baş kadın oyuncunun, asansörle düşerken kesildiği son bölümden sonra, baş erkek oyuncunun ölümü yüzünden dizinin devamının çekilmeyeceğini öğrendiklerinde çok üzülürler. Bir süre sonra “abla”, cnbc-e’de geç saatte yayınlanan, zekice yazılmış senaryosu, çok özgün espri anlayışıyla üretilmiş caaanım diziyi gözleri fal taşı gibi açık, aynı heyecanla izler.

 

 
Toplam blog
: 591
: 63
Kayıt tarihi
: 27.07.15
 
 

İstanbul'da 20 yıldan fazla, tasarımcı grafiker olarak çalışırken bir kız çocuğu da yetiştiren "a..