Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Eylül '13

 
Kategori
Güncel
 

28 Eylül, Bireysel silahsızlanma günü...

28 Eylül, Bireysel silahsızlanma günü...
 

28 Eylül “Bireysel Silahsızlanma Günü” imiş dün. Sabah gazeteye bakmasaydım bilmeyecektim, Gazetede ise ufak bir haber olarak dikkatimi çekti. Umut Vakfı 19. yılı nedeniyle etkinlikler düzenlemiş, bir avuç insan Taksim Meydanı’nda toplanıp dikkatleri bu konuya çekmeyi istemişler.

Oysa ne kadar önemli bir konu bu silahsızlanma konusu.

Hâlbuki magazinsel durumlar, günlük şiddet olayları, üçüncü sayfa haberleri, herkesin kendine yonttuğu siyasi içerikli konuşmalar her gün gözümüze sokulurcasına önümüze gelir.

Silah nedir? Sadece öldürme görevi taşıyan, dünyadaki tüm savaşların, tüm sömürünün, tüm insan hakları ihlallerinin yaşanmasına sebep olan yegâne araçtır. Silahın öldürmekten başka bir işlevi yoktur. Savunma için yanlarında silah taşıyan insanlar da var tabii ki ama bir yerde bir silah varsa mutlaka patlar diye bir inanış da var.

Her gün yeni bir şiddet haberleri ile uyanan bizler artık kanıksadık mı bilmem ama şiddetin gittikçe tırmandığı ortada. Şöyle ki;

Bireysel silahlanma yüzünden yılda 4.500 kişinin hayatını kaybettiği belirtiliyor. Bu yılın ilk beş ayındaki olay sayısı geçen yıla oranla yüzde 12 artmış, ölüm olaylarındaki artış ise yüzde 15. İntihar olaylarının da arttığı ve yıllık bazda 22.000 kişinin mağdur olduğu yazıyor haberde. Şiddete konu olan olaylarda ele geçen silahların % 85’i ise ruhsatsız imiş. 

Bir istatistik konusu tabii yılda kaç kişinin bu nedenle öldüğü. Ölülerini sayarak yaşayan bir toplum olduk. Oysa silahsızlanma konusu ile ilgili ne çalışmalar yapılıyor yıl bazında bilmiyoruz.

Bu konu ile ilgili bildiğim sadece “Umut Vakfı” çalışmaları. Herhangi bir ideolojiye ait olmaksızın bireylerin ateşli silahlarla donanmasını bireysel silahlanma olarak tanıyorlar ve bu konu ile ilgili etkinlikler düzenliyorlar. Devletlerin savaş ya da savunma amaçlı silahlanmaları bu konu dışında tutuluyor.

Düğünlerde keyif için havaya açılan ateş sonucu ölen masumların, mutlulukla katil olan insanların yaşadığı ülkedeyiz. Maç sonucu kutlama için havaya ateş edenlerin yanında yaşıyoruz. Herhangi bir yerden bir kurşunun gelip de bizi bulması öyle olağan ki. 

Kin dolu yaşamak, nefretle tanışmak, şiddete başvurmak günlük yaşamımız gibi sanki. Toplum olarak pek bir sinirliyiz. Üstelik neşeli de olsak, sinirli de olsak silah sıkmak için bir bahanemiz hep var. Bir de şu namus konusu var ki uykuları kaçırtır. Dışarı çıktı diye kız kardeşine, karısına şiddet uygulayan, döven, öldüren namus kumkuması insanlarımız da var.

Trafikte celallenen, yan baktı diye sinirlenen, sevdiğini kıskanan, kan davası güden, intikam için bilenen, şiddete meyilli olan, şiddet uygulamaktan çekinmeyen insanların yanlarında silah taşımaları ne kadar normaldir?

Silah bazı insanların özgüvenini sağlıyor, adam yerine konmasına neden oluyor, egosunu tatmin ediyor, saygı duyulmasını sağlıyor. “At, avrat, silah” özdeyişine sahip bir kültürden gelen insanımız da silahı seviyor.

Silah tüccarları, barışın ve silahsızlanmanın karşısında olacaktır tabii ki ancak biz bireyler olarak silahın ne amaçla taşındığından çok sonuçları hakkında bilinçlenmemiz gerekir diye düşünüyorum. Bize silahsızlanmanın önemi üzerinde düşünmek, silaha hayır demek düşüyor.

Barış dolu, silahtan uzak bir dünya dileklerimle…

 

Şükran Okyay 

 
Toplam blog
: 249
: 3042
Kayıt tarihi
: 19.03.11
 
 

Doğup büyüdüğüm şehirde, İstanbul'da yaşıyorum. Emekliyim. Gezmeyi, görmeyi, keşfetmeyi sevdiğim ..