Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Şubat '13

 
Kategori
Güncel
 

28 Şubatta neler oldu?

28 Şubatta neler oldu?
 

28 Şubat 1997'de yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla başlayan ve irticaya karşı olduğu söylenen, ordu ve bürokrasi merkezli bu süreçte neler oldu? Türkiye siyasi tarihine geçen kararlar ve bu kararların uygulanması sırasında Türkiye'de siyasi, idari, hukuki ve toplumsal alanlarda yaşanan değişimlere neden olan bu süreçte neden dindarlar askeriyeden atıldı? Özel sektörde dahi çalıştırılmak istenmedi?

Bunların cevabını o zamanlarda TSK’da din işleri subayı olarak görev alan, dindar denilerek emekliliğine 2 ay 13 gün kala atılan. TSK Disiplin Mahkemesi Başkanıyken disiplinsizlikle yargılanarak ordudan uzaklaştırılan, o günleri halen korkuyla hatırlayan Arif Çelenk anlattı

28 Şubat mağdurlarından Arif Çelenk o günlerde yaşanan sıkıntılı günlerini, nelerin uygulanarak nasıl bir yol ile kendisinin ve arkadaşlarının TSK’dan fişlendiğini anlattı. Darbe günlerini bütün çıplaklığıyla açıklayan Çelenk, 28 Şubat darbesi 10 bine yakın subay ve astsubay harekatının tasfiyesidir diyerek bizim fişlenerek ordudan atılmamızdan sonra oluşan boşluğu fuhuş çeteleri doldurdu sözlerine yer verdi. 

Ordulu ve 4 çocuk babası olan Arif Çelenk, 28 Şubat sürecinin en sıkıntılı günlerinde yaşadığı olaylar ile sürecin nasıl düzensizlik içerisinde işlediğine tanık bir kişi olarak darbe günlerini anlattı. O zamanlar TSK’nın din işleri subayı olan ancak dincisin denilerek ve TSK Disiplin Mahkemesi Başkanıyken disiplinsizlikten yargılanarak emekliliğine 2 ay 13 gün kala ihraç edilen Arif Çelenk kendisi gibi birçok arkadaşının da askeriyeden tasfiye edilmesini bütün gerçekliğiyle anlattı.

OLAYLARIN FARKINA VARMAMIZ ÇOK KOLAY OLDU

28 Şubat dönemine dair izleri hala yaşadığını belirten Çelenk, o zamanın siyasi liderlerini düşündükçe ürperdiğini ve o günleri hatırlamaktan da korktuğunu söyleyerek o günlerde olayların farkına varmalarının çok kolay olduğunu dile getirdi.  Arif Çelenk tıpkı ordudan atılan diğer arkadaşlar gibi başarılı bir subay olduğunu söyleyerek 28 Şubat sürecini şu ifadelerle anlatıyor: “Gerek yaş kararıyla, gerek 3’lü 2’li 1’li kararnamelerle atılan, gerek psikolojik baskıya dayanamayıp emekli olmak zorunda kalan 10 Bine yakın subay ve astsubay harekatının tasfiyesidir 28 Şubat süreci”  

DİNİ KİTAPLAR YASAKLI OLDU…

AİLEDE BAŞI KAPALI BAYAN VARSA O AİLENİN MENSUBU SUBAYLAR FİŞLENDİ

Ordu içerisinde ki dini kurumların, mescidlerin bayram ve ramazan dışında kapalı duruma getirilmesiyle başlanan süreçte namaz kılmaya giden kişilerin fişleme harekatına dahil olduğunu belirten Çelenk; “Askeri müessese kurum ve kuruluşlarda özellikle askeri okullarda ki kütüphanelerden dini yayınlar toplanılıp yasaklı kitap haline getirildi. Subay, astsubayların 94’lü yıllarda emir komuta zinciri içerisinde ailesinin ve 12 yaşından büyük kız çocuklarının fotoğraflarının alınarak kapalı mı? Açık mı? Türk örf adetine göre giyiniyor mu? giyinmiyor mu? diyerek fişleme uygulatılmasının başlatılması gibi bir çok hareket ve bunlar hep açıktan olan hareketlerdi dedi.

94 yılından itibaren askeri okullarda ki gerek lise, gerek astsubay okullarında ki ve gerek harp okullarında ki inançlı öğretmenlerin emir komuta zinciriyle okulda öğrencilerden uzaklaştırıldığını belirten Arif Çelenk gerekçenin ise öğrencilerin inançlı öğretmenlerden daha çok etkilenebileceği olması olarak gösterildiğini belirtti.

ORUÇ YASAKLANDI, EMRİNİ SEN VER DEDİLER… YAPMADIM, GÖZ HAPSİ ALDIM

Işıklar Askeri Lisesinde görev yaptığı sırada orda önce orucun yasaklanmasıyla ilgili bir emrin yayınlandığını ve ilahiyatçı bir subay olarak kendisinden bu emri öğrencilere aktarılmasına karşı çıkan Arif Çelenk; “Benim ilahiyatçı bir subay, öğretmen olarak bunu yapmam tabi ki mümkün değildi. Bunun karşılığını da dosyama konan raporlar, belki de fişlemeyle üstelik 1 haftalık göz hapsiyle bedelini ödedim” diyerek o günlerin acısını halen çektiğini belirtti.

TASFİYE HAREKATI RESMEN BAŞLADI

Kendisine yanlış gelen oruç uygulamasında göz hapsine çarptırılan Çelenk ardından o yıl içinde 1 sene Kıbrıs’a gönderildi ve orada görev yapmaya başladı. Ardından tekrar Teknik Astsubay Hazırlama Okuluna dönen Arif Çelenk 94 yılı itibariyle diğer öğretmen arkadaşlarıyla birlikte kıtalara gönderildiğini kendisinin gönderildiği yerinde 2’nci Piyade Tugay Komutanlığının konuşlandırdığı Sakarya olduğunu söyleyerek bu gibi hareketlerle kademe olarak tasfiye harekatının başladığını belirtti.

BİZİM BOŞLUĞUMUZU FUHUŞ ÇETELERİ DOLDURDU

Türk örf adetine, milli değerlerimize, dini değerlerimize göre davranışları ve ailesinin giyim kuşamı ona göre olan kişiler fişleniyordu diyen Çelenk; “bu bin yıllık Türkiye tarihlerinde silahlı kuvvetlerin fişlenmesi, ayrışması anlamına geliyordu. Bu ayrışma zamanla tasfiye, ordudan atılma hareketine dönüştü ki ordunun yapısı artık bozulmaya başlamıştı. Bizim fişlenerek ordudan atılmamızdan sonra oluşan boşluğu fuhuş çeteleri aldı. Devletin birinci dereceden özel sırları onların eline geçti. Onları bizzat karşıya baskı unsuru olarak uyguladılar” açıklamalarında bulundu.

28 Şubat sürecinde 2 bine yakın subay, astsubay yaş kararıyla atılmış, onların iki katı fazla subay ve astsubaylar 3’lü kararnameler, 2’li kararnamelerle atılmış ve bir o kadarı da baskıya dayanamayıp emeklilik hakkını elde ettikleri için emekli olmak zorunda kalmıştı. Bunların kamuoyuna disiplinsiz olarak lanse edildiğini belirten Çelenk; “ bu subaylardan bugün hiçbirisi sahip oldukları bilgileri en ufak şekilde kamuoyuna ifşa etmedi. Ama değişik çeteler altında silahlı kuvvetlerin yapısının bozulması sağlandı ve o yapı tamamen farklı oluşumların eline geçirildi” diyerek darbenin 80’li yılların planlandığını söyledi.

28 ŞUBAT RESMEN BİR DARBEDİR ve 80’LERİN BAŞINDA PLANLANMIŞTIR…

28 Şubat resmen bir darbedir ve bir darbe bir anda icra edilmez diyen Arif Çelenk; “Onun geçmişinde uzun bir süre planlaması vardır. 80’li yılların başlarında bu yapılanmaların çalışmaları başladı ve bu olaylar o zamanlara kadar gider. 28 Şubat sürecine gelindiğinde öyle ters bir yapılanma hatta farklı bir mezhep yapılanması şekilde oluştu. Bu yapılanmalar bir tarafta silahlı kuvvetlerin başına, bir tarafta devletin genel müdürlükleri düzeyine ve bir diğer tarafta en üst düzeyde ki sivil toplum örgütlerinin başına bu yapılanma konuldu. 28 Şubat döneminde 5’li çete diye rol alıp biz varız diyen o zamanki 5’li çetelerin başında ki kişilere dikkat ediniz. O zamanki 2 sendikaya bakını Türk-İş ve DİSK. Oynadıkları rolün sonrasında milletvekili olarak ödüllendirildiler. Sermaye çevresini de dikkate almak lazım. 28 Şubat sürecinin bazı kişilere göre devlete maliyeti, devletin kaşsından alınan paraların 600 Milyar Dolar’dan daha fazla olduğu biliniyor. Peki bu paralar nereye buhar oldu diye soranlara da belli başlı bazı holdinglere yatırım oldu bu devletin paraları. Yani bu holdingler askeriyenin içerisinde yer alan üst düzey komutanları kullandılar ve bu komutanlarda ilerleyen yıllarda o holdinglerin yönetim kurumunda görev almakla ödüllendirildiler” diyerek bu bir darbeci kanalın süreciydi ifadelerine yer verdi.

HALKI MEDYA KANDIRDI, MEDYAYI BAŞTAKİLER KORKUTTU…

Bu psikolojik harbin millete uygulanmasında ki en büyük rolün medya olduğunu sözlerine ekleyen Arif Çelenk, medyanın kendine verilen rolü psikolojik harpte çok etkin oynadığını ve bunun sonucunda çoğu kişinin acaba diyebilecek konuma geldiğini söyleyerek askeriye insanların üzerine karabasan gibi öyle bir psikolojik etki bıraktı diyerek insanların acaba tehlike olacak ve çocuklarımın, ailemin başına bir şeyler gelecek mi demeye başladığını, esnafın her gün emir komuta zincirinde ki maliyenin gönderdiği müfettişlerle illallah demek durumunda kaldığını belirterek medyayı yüksek şurada bulunanların baskıya soktuğunu da belirtti. O zaman ki gazetelerin istenilen manşetleri atmadığı zaman sıkıntıya girdiğini ve hainleri açıklıyoruz sözlerinin yüksek şuralardan yükseldiğini, bunun da medya patronlarını korkuttuğunu belirtti.

BİZLER SİVİL HAYATIN İÇERİSİNDE DE DARBE YEDİK….

Ben ve benim gibi ordudan atılan, işinden aşından edilen arkadaşlarım kurumdan koparılmamız yetmiyormuş gibi sivil sektöre iş almamız konusunda bile büyük baskılar oldu. 28 Şubat 97 yılında ki milli güvenlik kararlarının 18 maddesinin sadece 3’ü ordudan atılanlarla ilgiliydi. İşe alınmayacak, işe alan kurumlar hakkında işlem yapılacak şeklindeydi. Ben 96 Aralık’ta atıldım ve 97 yılında Sakarya Belediyesinde Başkan Yardımcısı olarak göreve başladım. Ve o zaman valilik aracılığıyla belediyeye gönderilen yazı hala elimde. “Belediyenizde ordudan atılmış birisi var mı?”  “Ne işlem yaptınız?”O baskı çok büyük bir fırtınaydı. 28 Şubatta ki zihniyet öyle bir ohh çekti ki bütün millet yıkıldı. Fakat millet değerlerine buna rağmen öyle sahip çıktı ki o aniden yakalandığı fırtına karşısında kenetlendiler. Siyasi parti gözetmeksizin, solcusuyla sağcısıyla. Etnik yapı gözetmeksizin alevisiyle, sünnisiyle herkes o günkü kişilerin ülke için ne kadar zararlı olduğunu gördü. Cumhuriyet mitinglerinin ülkeye ne mal olduğunu, hortumcuların ceplerde ki paraları nasıl aldıklarını gördü ve kendi geleceğinde ülkesinin bitirileceğini gördü.

Şu an Bursa’da belediye meclis üyeliği yapan Arif Çelenk ayrıca Bursa Yıldırım Kent Konseyi Başkanı olarak hizmet veriyor. AFİŞ Efecan Yılmaz

Ben Arif Çelek; “bir zamanlar yorgun binbaşı olarak Ordudan atıldım ama milletin albayı olarak halkın içerisinde, milletin verdiği değerle, milletin değerlerinin şevki ve mutluluğunu yaşıyorum”

 
Toplam blog
: 59
: 324
Kayıt tarihi
: 19.04.12
 
 

Çocukluğumdan itibaren sadece izlemeyle yetindiğim haberlerin artık içerisinde bir birey olarak d..