Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Sabiha Rana Melekler Yüreğinizden Öpsün

http://blog.milliyet.com.tr/sabiharana

29 Ekim '07

 
Kategori
Tarih
 

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Konuşmaları!

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Konuşmaları!
 

Atatürk'ün yapmış olduğu 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı konuşmaları...

29 Ekim 1919 Sivas
Harbiye Nazırı Cemal Paşa Hazretlerine, diye başlar ve C. 27 ve 28 Ekim 1919 tarihli ve (300, 301) numaralı şifrelere diye de aynen aşağıdaki gibi, devam eder ATA'nın yapmış olduğu ilk Cumhuriyet konuşması:

Bu gün yüce saltanat başkenti ve islâm dininin hilâfet merkezi olan İstanbul, düşman donanmasının topları ve kuvvetlerinin işgali altında, düşman polis ve jandarmasının sorumluluğunda ve eli altında bulunuyor. Basın, itilâf devletleri tarafından denetim altında, kişisel hukuk ve sosyal durumumuz bunların baskısı altında, sayın kabine üyelerine varıncaya kadar giren ve çıkan herkes yabancılar tarafından inceleme ve denetim altında bulunmaktadır. Tam anlamı ile saltanat başkenti ve hilâfetimiz kuşatma altında olup bağımsızlığımız burada manen ve fiilen yürürlükte değildir. Buna, bir de Rum ve Ermenilerin hükümeti tanımamalarını ve itilâf devletlerine dayanarak bir çeşit ayaklanma durumunda bulunmalarını ve birtakım bozguncu kuruluşların yaptıklarını da eklersek, başkentimizin içinde bulunduğu üzücü ve korkunç durumu tam anlamı ile açıklamış oluruz.

Bundan dolayı, bütün bu haksız uygulamalar ve bunların ayrıntıları ile bildirilmesi ve açıklanması sonucunda Avrupa'dan, kamu oyundan, hak ve adalet isteyecek ve kazanılmasını sağlayacak olan Milli Meclisin İstanbul'da görev yapmasına bizce imkân bulunmamaktadır.
İtilâf devletlerinin meşrutiyet ile yönetilen birer hükümet olduğu bundan dolayı Milli Meclisimiz, zararına girişimlerde bulunmayaca,kları konusundaki görüşünüzü bir iyiniyet örneği olarak düşünmek zorundayız.

Ancak Avrupa devletleri, milletimizi meşrutiyeti ve hürriyeti sağlayabilmiş olgun bir millet olarak kabul etmiş ve düşünmüş bulunsalardı, bu görüş doğru olabilirdi. Aslında durum, tamamen bir iyiniyetin tersine gerçekleşmiş ve gerçekleşmektedir.

İmzalamış oldukları ateşkes antlaşması hükümlerine aykırı tutumları ve hükümetin yargı hakkına saldırıları, bizi insan olarak düşünmediklerine ve verdikleri söze uymamayı, bize karşı dürüst olmayan bir davranış olarak kabul etmediklerine bir delildir.

Birkaç kişinin şahıslarına karşı olabileceği düşünülen işlemlerin nedeni, bu kişilerin Devlet ve milletin ve saltanat makamı ile hilâfetin bağımsızlığı ve bütünlüğü uğrundaki uğraşı ve çalışmaları ise, bunlardan başka aynı ruh ve düşüncede bulunan diğer kişilerin de saldırı hedefi olmayacağını kestirmek ve güven vermek kesinlikle mümkün olamaz. Bundan dolayı bu durum bütün Milli Meclise karşı da gerçekleşebilir.

Aslında yukarıda ayrıntılarıyla anlattığımız gibi, İstanbul işgal altındadır ve tehlike fiilen mevcuttur. Milli Meclisin ise kesinlikle güvenlik içinde bulunması önşarttır va önemlidir. Bu nedenle taşrada tam güvenlik içinde bulunan bir yerde toplanılması kesin olarak zorunlu görülmektedir.

Meclisin tolanması ve barışa kadar geçici olarak taşrada toplantılarını sürdürmesi durumunda, açıkladığınız gibi bakanların bazılarının ara sıra veya sürekli olarak İstanbul'dan ayrılmaları gerekmez. Bazı bakanların gidip gelmeleri veya yetkili bırakmaları kesinlikle hükümet merkezinin taşınması anlamına gelmez. Bundan başka, Milli Meclisin taşrada toplanması kesin bir zorunluluğa dayandığından, İstanbul'dan başka bir merkez daha kurulması anlamına da gelmemesi gerekir. özellikle geleceği şüpheli olan İstanbul yerine geleceği bilinen ve güvenliği tam olan bir yerden kurtarma çalışmalarının yapılması amaca daha uygur olur. Venizelos'un Atina'yı emin bulmadığı için bakanlar kurulunu bile Selânik'te oluşturması ve kurması sonucu Yunan başkentini tehlikede bırakmak yerine kurtardığı, bazı olaylarla ispatlanmıştır.

Ferit Paşa'nın Sadrazam ve Dışişleri Bakanı iken Avrupa'da aylarca kalması hükümet tarafından sakıncalı görülmediğine göre, bu derecede önemli biı durumda hükümet üyelerinin gerektiğinde Milli Meclisin bulunacağı yere gelip gitmelerinde hiçbir engel olmayacağı açıktır.

Bu toplantının İstanbul dışında olmasından dolayı, Venizelos ve buna benzer düşmanların propagandada bulunacakları pek tabii görülmektedir. Çünkü bu toplantının kendi zararlarına olacağını şimdiden kestirmekte oldukları şüphesizdir. Salih Paşa hazretleri ile bu konuda görüşeli iki gün olduğu halde, haberin memleket içinde anlaşılmasından önce yabancı yerlere ulaşmış olduğu anlaşılıyor. Aynı görüşten hareket ederek, bunun da pek tabii olduğu söylenilebilir. Her halde yabancıların, milletimizin düşüncelerini anlamak konusunda, inceden inceye araştırma yapmakta oldukları kesindir.

Meşruiyetini ve hukukunu anlamış olan hiçbir milletin, düşman içinde, düşman baskısı altında kendi hukukunu korumak üzere toplanmak isteyeceğini kabul etmek doğru olamaz. Bu gün İstanbul'da toplanmayı istemek bütün ülke kuvvetlerini burada bir araya getirmek, bu kuvvetleri kıpırdayamaz hale sokmak, sonuçta intiharı amaçlamak demektir.

Bundan başka, Milli Meclisin bu durum altında başkentte toplanması, milletin İstanbul'un işgal altında bulunmasını ve bunu gerçekleştirmiş olanların haksızlıklarını aynen kabul etmesi demektir. Bununla birlikte, Anadolu'da toplanması aynı zamanda başkentin üzücü durumunun dünyaya karşı açıkça ve eyleme dönüştürülerek kınanması yararını sağlar.

Yüce Halifenin İstanbul'da bulunmaları göz önüne alınsa Meclisin taşrada bulunması nedeniyle hilâfet makamı için islam dünyasının gözünde bir değişiklik ve ters tepki olamaz. Çünkü Milli Meclis milletimizi temsil eden kuruluştur. Hatta açılış için yüce padişahın bir vekil yollamaları da mümkündür. Hem bu şekilde islâm dünyası Milli Meclisin hilâfet merkezinde toplanmaya cesaret bulama dığını görerek bu kutsal makamın düşman tehlikesi altında bulunduğunu hissedecektir ki, bunun yararı açıktır.

Müslüman olmayan unsurlara gelince, bunlar daha Tevfik Paşa kabinesi zamanında seçimlere katılmayacaklarını ilân etmişlerdi. Bunların katılmamaları kendi zararlarından başka bir sonuç doğurmaz. İnşallah, vatan ve millet bağımsızlığını kazanınca ister istemez aynı , haklara sahip Osmanlı vatandaşı olarak oturmaya mecburdurlar.

Siyasi partilerimizden bazılarının Anadolu'yu istememeleri tabii olarak milli kuvvetlerin etkisi altında kalmak korkusundan olacaktır. Halbuki milletin asıl büyük çoğunluğunu temsil eden milliyetçi milletvekilleri de İngilizlerin etki ve baskısı tehlikesi nedeniyle İstanbul'u istemeyeceklerdir. İstanbul'un çıkaracağı belirli sayıdaki milletvekillerinin önemli bir kısmı, hiç şüphesiz milletle beraber olacağına göre taşraya geleceklerdir. Hatta hiç gelmeyeceğini düşünsek ve meclisin ikiye ayrıldığını kabul etsek bile oy çoğunluğunun İstanbul'a mı, yoksa taşraya mı ait bulunacağını tabii şimdiden kestirmek mümkündür. Aslında bu gibi şüphe ve kararsızlığa düşecek milletvekillerinin vatan ve millet uğruna istifa ederek özveri gösterecekleri umulmalı ve beklenmelidir.

Aydın kesiminde seçimlerle ile ilgili olarak yapıldığı bildirilen yakınmalar Yunan işgali altındaki yörelerde yapılıyor ise, bunun Rumlar tarafından düzenlendiğinden hiç kuşkumuz yoktur ve bu, çok doğal görülmektedir. Haksız işgal olunan bu sevgili ilimizin Milli Meclise milletvekili gönderebilmesi özel dileğimizdir.

Böylece, millet fiilen işgali tanımadığını ve bu zengin topraklardan ayrılmaya asla razı olmadığını dünyaya ispat etmiş olacaktır. Buna hükümetin de resmen destek olması İzmir, Adana, Musul illeri ile Maraş, Antep, Urfa sancaklarına resmen seçim için kesin emirler vermesini siyasi durunun gereği olarak görüyoruz. Kurulumuzun verdiği sözü tutan kişilerden oluştuğuna güven duymanızı özellikle rica ederiz. Daha anlaşma yapıldığı gün, bunu bütün benliğimiz ile destekleyeceğimizi ve yardım edeceğimizi arz ederek söz vermiş, durumu bütün milletimize bildirmiştik.

Aradan yirmi beş gün geçti. Bu süre sırasında bütün çalışma ve davranışlarımızla hükümet görevlerini kolaylaştırmaya, hükümet kuvvetlerini yüceltmeye çalışıyoruz. Buna karşılık kabinenin hâlâ özel tasarımızdan kuşku duyması ve uygulamalar için adım atmamış bulunması, üzüntülerimize sebep olmaktadır.

Milli kuruluşumuzun amacının kanunlara uygunluğunu kabul ederek, gereğine uyularak yönetilmesini üstlenen hükümetin, kuruluşumuzu lağvedeceğini ve tüzüğünde açıkça belirtilen temsil heyetimizin şimdiki çalışma düzeninin değiştirilmesini isteyeceğini tabii ki aklımızdan geçirmiyoruz. Bu durumda nasıl direnme ve yardım istenebilir? Bu kanunun açıklığa kavuşturulmasını rica ederiz.

Tam tersine, Temsil Heyeti, Ferit Paşa Kabinesi'nin yapmış olduğu haksızlıkların düzeltilmesi konusunun halâ ele alınmadığını görmekle üzgün bulunmaktadır. Milli Meclis konusunda Temsil Heyetimizin görüşünü yukarıda belirtmiş bulunuyoruz. Bununla birlikte, tutumumuzu milletin kamu oyu üzerine dayandırmak bizlerce genel kural olduğundan; bütün il merkezleri heyetlerinin bu konudaki görüşü de ayrıca sorulmuştur. Sonuca göre davranacağımız tabiidir, efendim.

Temsil Heyeti adına (MUSTAFA KEMAL)

1 Mart 1924
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Saygıdeğer Üyeleri!

Büyük Millet Meclisinin hayırlı ve bereketli elinin, Türk milletinin geleceğini yönetmeye başladığının beşinci senesini kutluyoruz. Bu vesileyle yüksek heyetinizi saygıyla selâmlarım.

Geçen sene Büyük Millet Meclisi, Türk milletinin gerçek arzularına uygun olarak devlet şeklini Cumhuriyet olarak kararlaştırdı. Cumhuriyet yönetimi, ülkemizin en uzak köşesine kadar büyük bir heyecanla ulaştı, kabul gördü.

Millet; cumhuriyetin,Türk vatanını asırların kötü yönetiminden kurtaracak ve ülkeyi lâyık olduğu gelişme seviyesine ulaştıracak yegâne yönetim şekli olduğunu anladı. Millet, cumhuriyetin şu anda ve gelecekte her türlü tehlikeden korunmasını talep etmektedir.

Milletin talebi, cumhuriyetin denenmiş, sınanmış ve olumlu sonuçları alınmış bütün esaslara bir an evvel ve tam anlamıyla geçilmesi şeklinde ifade edilebilir. Yüksek Meclisin büyük bir önem vererek uğraştığı teşkilâtı esasiyede (Anayasa'da), milletin talebini karşılamak hepimizin görevidir.

Diger taraftan, hükûmetin görevi, gelişmiş ve medenî yönetimin bütün gereklerini anlaşılır ve çok hızlı bir şekilde ülkemizin tamamında uygulamak, aksaklıkları gidererek geliştirmektir.

Görevimizi, milletin arzularına uygun olarak yapabilmeyi bütün gönlümle temenni ederim..

Mustafa Kemal ATATÜRK

29 Ekim 1933

Atatürk'ün, Cumhuriyetin 10. Yıldönümü nedeniyle Türk milletine ünlü söylevi: "Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti'dir. ... Asla şüphem yoktur ki Türklüğün unutulmuş büyük medenî vasfı ve büyük medenî kabiliyeti bundan sonraki inkişafiyle âtinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır... Ne mutlu Türküm diyene!"

29 Ekim 1938

Ve Atatürk'ün, Cumhuriyet'in 15. Yıldönümü nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti Ordusu'na mesajı.. Zaten bu son mesajdan tam 12 gün sonrada 10 Kasım 1938'de Saat 9.5 geçe ''BÜYÜK ATAMIZ'' hayata gözlerini yummuştur..

Türkiye Cumhuriyeti Ordusu'na mesajı:
"Türk vatanının ve Türk'lük camiasının şan ve şerefini, dahilî ve haricî her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan vazifeni, her an yapmaya hazır ve âmade olduğuna benim ve büyük ulusumuzun tam bir inanç ve itimadımız vardır."

MUSTAFA KEMAL

''ATAM ALLAH SENDEN RAZI OLSUN NUR İÇİNDE UYU''

Gönül notum:Şu yaşadığımız günlere öyle inceden inceden mesajlar veriyor ki hala ATAM.. İşte bunun için, hep birlikte bir kez daha okuyup hatırlayalım istedim efendim.. Teşekkür ederim.. Saygılarımla..

Kaynak Bilgi ve Fotoğraf:Milli Eğitim Bakanlığı Arşivi.


Ata'nın sesli ve görüntülü videoları http://www.youtube.com/user/SabihaRana

***

Ulaşım ve iletişim bilgileri:

Facebook: Sabiha Rana | Facebook

Facebook : http://www.facebook.com/sabiha.rana

Twitter: http://twitter.com/#!/sabiharana

Milliyet Blog : http://blog.milliyet.com.tr/sabiharana

Naberler.com: http://www.naberler.com/Blog.aspx?Web=sabiharana&CID=6076

YouTube: Sabiha Rana adlı kişinin profil resmiSabiha Rana

İletişim: sabiharana@sabiharana.com

 
Toplam blog
: 1989
: 4996
Kayıt tarihi
: 26.10.06
 
 

Gazeteci - Yazar (NLP Uzmanı - İlişki ve Yaşam Koçu) Yaşarken dünyayı dolaşmayı, topraktan güneşe..