Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Haziran '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

29 Haziran Cuma

29 Haziran Cuma
 

Dün internette herkesin dilinde dolaşan, CHP lideri Deniz Baykal’ın, hükümetin 1 milyar dolara Irak’a girmeme sözü verdiği iddiası ortalığı bir hayli karıştırdı.

Milliyet Blogda da birkaç arkadaş bu konuda azılar yazdılar, ben de kızgın yorumlar yaptım. Gerçekten iddia yenilir yutulur cinsten değildi. İddianın doğru veya yanlış olma durumuna göre, ya Erdoğan’ın ya Baykal’ın politikayı terkedip gitmesi gerekiyordu.

Ama gördüğünüz gibi ikisi de sapasağlam erlerinde duruyorlar. Politikanın çirkin yüzünü zaman zaman hep biliriz, telaffuz ederiz de bu kadarı da artık gerçekten fazla. Seçimlere çok az bir zaman kala kafa karıştırmak için yapılan gerçek dışı salvolar, ne derece etik tartışılır.

Geçmişte bir bomba etkisi yaratıp uzun süre kamuoyunda etkili olan bu tip yalanlar, şimdi tam tersine bumerang olma riski taşıyor. Bunun bile farkında olmayanların yapacakları politikayla Türkiye’nin nasıl bir mesafe alacağını hep merak ediyorum.

Akşam televizyonlarda tartışılan konu, dört yıl öncesine dayanan bir meselenin ısıtılarak bize yeniden sunulduğunu ortaya koydu. Bana öyle geliyor ki, Cumhuriyet mitinglerinin ardından sayın Baykal hiçbir söylemeden şöyle kenarda otursaydı, bir hayli oy toplayacaktı.

Şimdi 22 Temmuz sabahı bütün çabalara rağmen CHP oylarının arzulandığı kadar yükselmediği ortaya çıkacak gibi.

BAYKAL MÜFTERİDEN BETER (Bugün). Erdoğan 1 milyar dolar karşılığında Kuzey Irak’a girmeyeceklerini taahhüt eden anlaşma imzaladılar diyen CHP liderini sert bir üslupla yalanladı.

1 MİLYAR DOLAR POLEMİĞİ (Vatan). Baykal’ın kuzey Irak’a girmeme sözü karşılığında hükümetin ABD’den kredi aldığı iddiası ortalığı karıştırdı.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yarattığı kaosun ardından PKK teröründe bir tırmanışın olduğunu gördük. Bunun arkasından Kuzey Irak’a sınır ötesi harekatın yapılıp yapılmaması tartışmaları başladı.

İlk defa asker ısrarla bir harekat talep ediyor, hükümetse bu talebe olumsuz cevap veren, yani teröre prim veren bir idare olarak kamuoyuna sunuluyordu.

Ortada izahı güç bir çarpık durum olmasına rağmen, birileri mümkün olduğunca bu fırsattan yararlanma yolunu seçmedi değil. İşte Baykal7ın iddiasının bir ucu da sanki bu konuya atıf yapıyordu.

CHP liderinin söylemlerinden biri de AKP’nin PKK’yla nişanlandığı filan gibi ciddiyetten uzak birtakım isnatları da içeriyordu. Bu arada hükümetin diplomatik görüşmelerle soruna çözüm araması, olumsuz şekilde yansıtılıyor, başbakanın Barzani’yi muhatap aldığı söylenerek farklı sonuçlar çıkarılmak isteniyordu.

Şu tesadüfe bakın ki sayın Baykal Sosyalist Enternasyonal toplantısı için İsviçre’ye gitti. Orada PKK sorununu da dile getirip Türkiye’nin savunmasını yapmayı düşünüyordu.

Fakat o da ne? Irak devlet Başkanı Talabani ile beraber Kuzey Irak’ın Kürt lideri Barzani de sayın Deniz Baykal’ın katıldığı toplantıda konuktu. Ne tesadüf, ne anlamlı, ya da anlamsız bir rastlantı….

TERÖRÜ KOLLAMA (Cumhuriyet). Baykal Talabani’nin de katıldığı Sosyalist Enternasyonal’de Kürt lidere sert çıktı.

CENEVRE’DE BAYKAL’A BARZANİ SÜRPRİZİ (Vatan). İsviçre’deki Sosyalist Enternasyonal zirvesine CHP liderinin çok sert eleştirdiği Kuzey Iraklı lider de çağrıldı.

ABD, güvenilir bir dost mu, işbirliği yapmaya değer bir müttefik mi, sığınılacak liman mı, korkulacak düşman mı, belli değil.

Yoğun şekilde hayatımıza giren hemen her gün ülke gerçekleriyle ilgili her konunun altından çıkan ABD, yapılan bir ankette en sevilmeyen, hatta nefret edilen ülke seçilmiş.

Öte yandan her yıl Amerikan vatandaşı olma imkanı kazanabilmek için binlerce insan yeşil kart umuduyla bu ülkeye gitme başvurusu yapıyor.

Bu bir çelişki gibi görünse de kanımca, bu tür sonuçları böyle yorumlamamak lazım. Neticede Amerika’dan nefret edenler olduğu gibi orada yaşamayı sevenler de olabilir. Bu birbirine zıt iki görüşün aynı insanlara ait olmadığı kesin.

Hani belediye otobüslerinde sık sık duyarsınız. Kapıda kalınca ilerleyelim diye bağıran lar içeriye girince yerinden kıpırdamıyor diye dert yanılır. Bence ilerlemek gerektiğinin bilincinde olanlar, içeride de arkadan geleceklere yer açmak ellerinden geleni yapıyorlar. Yerinden kıpırdamayanlar her zamanki ağır mollalar…

AŞK & NEFRET (Akşam). ABD’den nefret ediyoruz ama Amerikan rüyasıyla yanıp tutuşuyoruz. Dünyada Sam Amca’ya karşı en kötü duyguları Türkler besliyor. Buna rağmen her yıl yüz binlerce Türk kapağı oraya atmanın peşinde.

Seçimlere iktidar partisi olarak girmenin bazı avantajları olduğu kuşkusuz. Her dönemde bununla ilgili bir şeyler söylenir. Sayın başbakan da devletin uçağını, helikopterini, otobüsünü kullanarak miting yapıyormuş. Doğrusu yadırganacak bir durum.

AK Parti bildiğim kadar devletten en çok yardımı alan, en güçlü ekonomik imkanlara sahip bir parti. Giderlerini karşılayabilecek durumda. Böyle hassas bir konuda rakiplerinin ağzına sakız olmayı niye göze alır ki?

Buradan sağlanacak üç beş kuruş maddi menfaate karşılık kaybı daha fazla olabilir. Halbuki buna dikkat etseler, bu yönüyle gazetelere haber olsalar, onlar için daha da iyi olur. Gerçi buna resmen böyle bir hakkımız var denecektir ama, olsun. Hakkı kullanmazsanız kimse size bir şey demez.

TARTIŞILAN İMTİYAZ (Milliyet). Erdoğan’ın mitinglere başbakanlığın uçak, helikopter, otobüs ve makam aracıyla katılmasını etik bulmayan muhalefet YSK’yı göreve çağırdı.

Son birkaç gündür Türkiye’nin en büyük gazetelerin birinin manşetinde yer alan bir haber var. Bir Alman gençle bir İngiliz kız arasında yaşanan tatsız bir olayın hikâyesi.

Olayın sadece Türkiye’de meydana gelmiş olmasının dışında bizi ilgilendiren bir tarafı olmamasına rağmen, gazete bu konuyu biraz abartmayı tercih etti. Belki okuyucu bu tip hikayeleri seviyor diye düşünmüş olabilir.

Yine de bana çok garip ve ilgisiz geldi. Avrupa Birliği’nin iki büyük ülkesi böylesine eften püften bir olay yüzünden birbirlerine karşı tavır alıyorlar, daha da önemlisi olayla hiç alakası olmayan Türkiye’yi işin içine sokup yalan yanlı tahliller yapıyorlarsa, gireceğiz diye uğraştığımış bu birliğin hiç de Avrupai bir özelliği olmadığını düşünmeye başlayacağım.

TÜRK YARGISINA İNANIYORUZ. (Hürriyet). Alman genci Marco’nun cinsel tacizine uğrayan 13 yaşındaki İngiliz kızın ailesi Türk adaletine güveniyoruz açıklaması yaptı.

IRKÇI KAFA AÇIĞA ÇIKTI (Sabah). Lüksemburg başbakanı bir Alman’ın kötü şartlardaki Türk hapishanesinde bulunmasını kabul edemiyorum.


Günün diğer manşetleri de şöyle:

PKK’YA SİLAH İMASI ABD’Yİ RAHATSIZ ETTİ (Akşam). ABD Dışişleri, Org. Büyükanıt’ın Eğirdir’de verdiği mesajları yanıtladı. Müttefiklerimiz PKK’ya silah veriyor sözlerine bizde böyle bir bilgi yok dedi.

ŞAHDENİZ SKANDALI (Bugün). Azeri gazını ucuza alma şansını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya karşıyayız. Bürokrasi vurdumduymazlığı yüzünden almadığımız gaz için de milyonlarca dolar fatura kesildi.

ÖNCE ADALET (Posta). Türbana geçit vermeyen bir karara imza attığı için Danıştay 2. Dairesi üyeleri 17 Mayıs’ta Av. Alparslan Aslan’ın saldırısına uğramıştı. Saldırıda hakim Mustafa Yücel Özbilgin şehit olmuştu. Danıştay 2. Dairesi üyeleri saldırıya neden olan türban davasında biz bu olayda artık tarafız, vereceğimizi karar yargının tarafsızlığına gölge düşürür diye çekildi.

GÜL, ABD ÇÖZEMEZSE BİZ IRAK’A GİRER ÇÖZERİZ (Radikal). Irak’taki PKK varlığına yönelik harekat planları en ince detayına kadar hazır. Irak veya ABD PKK tehdidini durduramıyorsa biz kararı alır gireriz.

İŞTE LADİN’İN SAĞ KOLU TÜRK (Sabah). Irak’ta öldürülen Mehmet Yılmaz’ın Irak el-Kaide’sinin beyni olduğu ve direnişi örgütlediği ortaya çıktı.

ŞEFKAT HAREKATI (Star). Hükümetin dar gelirlilere yönelik uygulamaları Güneydoğu’daki sosyal politikalar için örnek oldu. Son MGK’da terörle mücadelede bölge halkının desteğinin sağlanması için bu hizmetlerin devlet politikası olması benimsendi.

HARİTA MASADA (Takvim). Gül Takvim’e konuştu: Irak’ın kuzeyine yapılacak bir operasyon konusunda Genelkurmay’la omuz omuzayız. Haritalar masada Üzerinde konuşuyoruz.

ROTAMIZ BELLİ (Türkiye). Yozgat, Tokat ve Çorum mitinglerinde halka hitap eden başbakan, Ülkede artık herkes 30 yıl sonra neler olabileceğini net bir şekilde görebiliyor, dedi.

CİA RAPORUNDA PKK SANSÜRÜ (Vatan). CIA kamuya açılan gizli raporunda Castro’yu nasıl öldürmek istediğini bile açıklarken PKK ile ilgili 3 sayfayı tamamen kararttı.

ŞEMDİNLİ HAKİMLERİNE SÜRGÜN ŞOKU (Yeni Şafak). HSYK Yargıtay’ın Şemdinli davasını askeri mahkemeye devretme kararını uygulamayan Van’daki mahkeme heyetini dağıttı.

VERGİ YÜZSÜZÜNE ELEKTRONİK HACİZ (Zaman). Maliye Bakanlığı vergi kaçağını önlemek için yeni bir sisteme geçiyor. Sadece vergi dairesi müdürü verilen yetki ile mükelleflerin banka, tapu, trafik sicil ve Borsa kayıtlarına sanal ortamda ulaşabilecek. Borcunu ödemeyenlerin hesabına da elektronik ortamda el konulacak.

Yarın yeniden birlikte olabilmek umuduyla…

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..