Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Temmuz '18

 
Kategori
Sinema
 

29. Uluslararası İstanbul Film Festivali 8. Günü "Abla" Üç Film Görür: Öksüz, Tek Başına Bir Adam...

29. Uluslararası İstanbul Film Festivali 8. Günü "Abla" Üç Film Görür: Öksüz, Tek Başına Bir Adam...
 

Öksüz, film afişi


Polis Bayramı kutlamaları nedeniyle Taksim Alanı'na çıkan yollar kapalı olduğundan, arabalarıyla gelenlere şans tanımak amacıyla birkaç dakika geç başlayan Şili-Fransa-Almanya, 2009 yapımı Öksüz: Yönetmen Alejandro Fernandez Almendras, oyuncular Clemira Aguayo, Alejandra Yanez, Cornelio Villagran... Genç Ustalar bölümünden bu alçakgönüllü film, Şili kırsalında oturan; peynir yapıp yol üzerinde satan büyükanne, tarlasını bir direk çakıp, bir uzanıp uyuyarak, ağır aksak da olsa çitle çevirmeye niyetli konuşkan dede, butik otel çalışanı kızları ve onun okula giden oğlundan oluşan küçük ailenin bir gününü anlatır.

Genç kadın elektrik parasıyla aldığı elbiseyi iade eder faturayı öder, oğlan playstation oynatmayan sınıf arkadaşını öğretmene ispiyonlar, büyükanne suyla zenginleştirilmiş ve zam görmüş sütten yaptığı peyniri, akşama doğru sabah fiyatının yarısına indirir; gece çökerken üçü beraber, büyükbabayı bir tek atmaya girdiği yolüstü meyhanesinden alır eve giderler. Elektriğin de geldiği yemek sırasında büyükbabanın anlattığını unuttuğu, "size gençliğimden hiç bilmediğiniz bir şey anlatacağım" diyerek başladığı öyküsünü sevgiyle, saygıyla ilk kez gibi dinlerler. Bir adamın ölümü üzerine ölen köpeğinin öyküsü sonunda "ikisinin de ölmesi kötü ama güzel hikâyeydi" der büyükanne; ardından gelen konuşmalar yaklaşan ölüm üzerinedir. Köylü bilgeliğiyle kimse birbirini avutmaz; ölüm, ertesi sabah tavukları yemlemek, yumurtalarını toplamak gibi bir şeydir... Huzur dolu bu küçük, sessiz filmi, "abla" çok sever.

Akbank Galaları bölümünden, -laser altyazısı hazır-  ABD, 2009 yapımı Tek Başına Bir Adam: Yönetmen, moda tasarımcısı Tom Ford, oyuncular Colin Firth, Julianne Moore, Matthew Goode... Christopher Isherwood'un aynı adlı romanından uyarlanmış filmin 60'lı yıllarda geçen öyküsü, uzun beraberlik ardından eşini kaybeden orta yaşlı, eşcinsel İngilizce öğretmeninin, intihara niyetlenip uzun uzun hazırlık yaptığı, acılı son gününü anlatır:

Aynı gün içinde komşusu, eskiden kısa ama başarısız bir beraberlik yaşadığı yalnız kadın, yeniden biraraya gelmenin yollarını arar, markete uğradığında çarpıştığı genç adam beraber olma önerisinde bulunur, okuldan genç bir öğrenci öğretmeninin adresini alır, evine gelir; nasıl oluyorsa bu adam, "tek başına bir adam"dır.

Yönetmenin eğilimlerinin filmin sonunu nasıl bir etkilediğini kestiremeyen "abla", yazarın, "sadakat" konusunda takıntılı olduğunu düşünür; kahramanı avutmaya yönelik -sonuncusu dışında- hiçbir girişim amacına ulaşmaz. Evine gelen, birlikte yüzüp sarhoş oldukları öğrencisiyle yakınlaşırlarsa da, -yazar önceki aşkı ihanetle lekelemeye kıyamadığından olmalı, Azrail'i yollar- öğretmen, kalp krizi geçirerek ebediyete intikal eder. Öğretmenin, spritüel bilgelik taşıyan "yüksek farkındalık"lı sözleri arasında, "abla"nın, son yıllarda içselleştirerek hayâlkırıklığı acısından, öfkeden, korkudan kurtulmasına yardımcı olduğu "herşey tam olması gerektiği gibi..." cümlesi olmasa, filmden, aklında birşey kalmayacak...

16:00 seansı için gittiği Sinepop salonu  tek numaralar tarafında, kendisini, hal hatır sorarak karşılayan bey, "abla"nın, "sizler nasılsınız?" sorusuna, "sizleri görüyoruz daha iyi oluyoruz, baksanıza Emek'e, Alkazar'a... Bu gidişle Cadde'de sinema kalmayacak!.." yanıtı verir.

Canlandırma Sineması Estonya 2: İzlediği, bir bölümünü fazla deneysel/kişisel bulduğu çalışmaların üçü -Krokodil, Maraton, Hayatın Tadı- "abla"nın beklentisine uyan biçimde sevimli, eğlenceli... Katalogda, bu bölümün tanıtımı şu şekilde yapılmış: "1930'larda başlayan canlandırma film geleneği 1950'lerde yeniden yükselirken kukla film stüdyoları kuran Estonya, ödüllü özgün yapımlarıyla canlandırma dünyasının saygın ülkelerinden sayılıyor. Estonya canlandırma sinemasından örneklerin bir araya geldiği ikinci programda, son beş yılın en çarpıcı altı kısa canlandırma filmi yer alıyor. Filmlerin tümü çizimle canlandırma tekniğini kullanıyor."

 
Toplam blog
: 591
: 63
Kayıt tarihi
: 27.07.15
 
 

İstanbul'da 20 yıldan fazla, tasarımcı grafiker olarak çalışırken bir kız çocuğu da yetiştiren "a..