Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ekim '14

 
Kategori
Deneme
 

2 - mavi

2 - mavi
 

Senin mavi yıldızların vardı, karanlık gecelerde boncuk boncuk. Benim hikâyelerim vardı, mavinin en dehlizlerinde gizemli kalmış… Çok uzaklardan, Kaf dağının ardından öyle gizemli hikâyeler anlatırdım ki, hikâyelerimde kahraman hep ben olurdum, güzellik, masumiyet ve zarafet sen! O hikâyelerde, yanaklarına mesken kuran zarif, ince gülümseme mavinin tüm tonlarını kıskandırır, manolyaların duruşlarına gölge düşürür, gelincik çiçeklerini neşeye boğardı. Sen kokardı tüm mevsimlerim ve kimi zaman kahramansız kalırdı sonbaharım! Sensiz!

Şimdi mavinin tüm dehlizlerinde kaybolmuş mısraları arıyorum. Kelimelerinde senin kahramanlarının çığlık çığlığa yakarışlarını duyuyorum. Ve ben oluyorum, sen de eksik, mavide tüm! Hikâyelerimde elleri kolları kirli, dizleri yaralı çocuk oluyorum kimi zaman. Yırtılmış gömleğinin eksik, mavi düğmelerinden birine sıkıca sarılmış ip oluyorum kimi zaman. Oradan o masum gülüşe şayan olmak var ya anlatılması güç bir mutluluk yayıyor yanaklarıma. Sonra bir kadının ama alımlı ve bir o kadar güzel, kırmızı dudaklarının yansıdığı, beyaz gömleğine açık mavi tonları ile sımsıcak işlenmiş bir bronş oluyorum. Kadın zarif, kadın ince ve kadın alabildiğine güzel! Mavi yakışıyor hani! Sonra yanaklarına 80 yılın yükü binmiş, saçlarına onca zamanın çilesi, mutluluğu ile karları yağdırmış, ellerinde bin yıllık yorgunluğun vermiş olduğu kırışıklarla elem ve hüznün, mutluluk ve sevincin, ölüm ve yaşamın yıpratamadığı, mavi ışıltılarıyla dünyaya meydan okuyan ihtiyar bir teyzenin lacivert mavisi gözleri oluyorum. Sonra bütün bunlarda yine seni buluyorum. Yazılmış tüm sözcüklerde, söylenmemiş milyonlarca kelimede yine yeniden seni buluyorum…

Mavi diyorum ya hani sıcak, dokunaklı, şiirimsi bir yalnızlık kokusu var aslında bu gün kelimelerimde. Gülkurusu bir yalnızlık var özlemlerimde. Kızıla çalan bir vuslat var aslında. Her şeyde ama her şeyde mavinin tüm tonlarında sen varsın aslında! Sana yazılan tüm beyitler, seni anlatan tüm obje ve nesneler beni benden alıp senin sessizliğinin varlığında donakalıyor. Sonra ben mavi gökyüzünün sonsuzluğunda, lacivert mavisi karanlıklarda sana uzak, sana yakın hikâyeler anlatıyorum. Baykuşların kulak tırmalayan seslerinde, martıların bir şeyler anlatmak isteyen çığlıklarında hep sana haykırıyorum aslında. Ben oluyorum, mavide sen oluyorum…

Her şey bir yana da,

Çay vakti gelmiştir sanki!

Lacivert mavisi gökyüzünün,

Mavi yıldızlarının altında,

Şöyle içinde hasret olan,

Bin yıllık özlem barındıran,

Hikâyemsi,

Kızıla çalan,

İnce belli,

Bir bardak çaya ne dersin?

 
Toplam blog
: 39
: 1198
Kayıt tarihi
: 02.02.07
 
 

Ankara Üniversitesi DTCF'de Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilimdalını okudum. Uzun yılla..