Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ekim '10

 
Kategori
Futbol
 

3,5 milyon Euro'ya Hiddink'i bulduk, güzel bir mahalle takımı kurduk!

3,5 milyon Euro'ya Hiddink'i bulduk, güzel bir mahalle takımı kurduk!
 

İnternet'ten


Kayıptı...

Dün gece tarihi Berlin Olimpiyat Stadyumu'nda Türk Milli Futbol Takımı gerçekten kayıptı...

Ben heyecanla televizyonunun karşısına geçtim, 90 dakika boyunca aradım, belki bir bozukluk vardır diye televizyonun ayarlarıyla oynadım, ama yine de göremedim Türk Milli Takımı'nı

Eminim benim gibi televizyonlardan izleyen 73 milyon ve heyecanla Berlin Olimpiyat Stadyumu'na koşan 35 bin gurbetçi vatandaş da aradılar ve bulamadılar!

Dahası Kaleci Volkan bile sahada oyuncu arkadaşlarını aramaktan yoruldu ve Mesut Özil olabilir diye sonunda topu ona gönderdi. Böyle bir pas beklemeyen Özil'den seken top Klause'nin önüne düştü ve üçüncü gol olarak ağlarımızla buluştu!

Yok... Yok... Biz üç gol yemedik Alman Milli Takımı'ndan aslında...

Biz çok sabırlı ve Türk dostu iyi niyetli bir hakeme rastladık dün gece... Sahaya çıksınlar diye sabırla ve inatla Türk Milli Takımı'nı bekledi, bekledi...

Ve sonunda bizi 3 - 0 hükmen mağlup ilan etmek zorunda kaldı!

Gerçekten yoktu Türk Milli Takımı sahada... Sadece Almanlar... İleride, orta sahada, geride... Ben nereye baktıysam Almanlar'ı gördüm.

Bizlerin milli takımımızı sahada aramamız gibi, futbol hayatında sağdan başka bir mevkide oynamamış olan Halil ve Sabri de maç boyunca "sol mevki"yi aradılar durdular! Maç bitti, onlar hala aramaya devam ediylorlardı garibanlar!

Nuri ve Ömer... Onlar tamamen kayıptılar... Bulan, gören olursa lütfen insanıyet namına Futbol Federasyonu'na haber versinler!

Gökhan Gönül... Ne güzel asistlerdi onlar be! Kestiği her topu gol asisti olarak Mesut'a ve Klause'ye gönderdi!

Emre Belezoğlu, gerideki boşlukları doldurmaktan ileriye gitmeye hiç zaman bulamadı zavallı...

Ayakta kalan tek oyuncu Servet'ti... O da bir sağa bir sola koşup durmaktan feleğini şaşırdı...

Belki de en acınacak oyuncumuz Kaleci Volkan'dı... Topu gönderebileceği bir takım arkadaşını aramaktan yoruldu ve sonunda rakip takıma topu göndererek hiçbir kalecinin istemeyeceği o mahcubiyeti yaşamak zorunda kaldı.

Hep merak ederdim teknik direktörlük niçin daha önemli gösterilir diye. Klas futbolcular sahada klaslarını konuştururlar ve maçı kazanırlar, ama zafer teknik direktörlere çıkarılırdı. Teknik direktörler mi o harika golleri atıyorlardı sanki?

Dün geceki maçı izledikten sonra ben artık ikna oldum. Teknik direktörler kediyi aslana, aslanı da kediye dönüştürebiliyorlarmış meğer!

Yanlış anlaşılmasın! Ben sonuçtan yani 3 - 0 mağlubiyetten bahsetmiyorum. Tabii ki top yuvarlaktır ve futbolda şans faktörü çok önemlidir. Tek kale oynadığınız bir maçı şanssız yediğiniz bir golle kaybedebilirsiniz de...

Ama Türk milli takımı dün gece futbol oynamadı ki! Moral motivasyon da sıfırdı. Bu, daha oyunun başında oyuncuların yüzlerinden okunabiliyordu.

Maç başlar başlamaz oğluma, "Eyvah! Çok kötü" dedim. Paslar hep geriye doğruydu, ileriyi düşünen yoktu. Oyuncularda büyük bir gerginlik ve korku vardı.

Deplasman korkusu muydu acaba? Hayır! Coşkulu 35 bin gurbetçi seyirciyle aslında Almanlar deplasmandaydılar.

Belli ki oyuncular da oyun düzeni ve oyuncu seçimi konusunda ikna olamamışlardı!

Dediğim gibi ben hezimeti baştan hissetmiş ve görmüştüm. Allahtan Almanlar da kendilerini fazla yormadılar ve antrenman kıvamında bir maç oynadılar. Yoksa 80'li yılların 8 - 0 larının tekerrür etmesi işten bile değildi.

Maçın özeti; dün gece Almanlar bir mahalle takımıyla hazırlık maçı oynadılar...

Yazık!

73 milyonun hayal kırıklığına yazık...

Almanya'da onur mücadelesi veren, birinci sınıf vatandaşlığa çıkmaya çalışan ve bu duygularla stadı dolduran gurbetçilere yazık...

Sırf oyunculara moral vermek ve galibiyete katkı sağlamak için bunca yoğun işleri arasından fırsat yaratıp Almanya'ya uçan, şeref tribününde Alman Başbakanı ve Cumhurbaşkanı arasında yerini alan Başbakan Erdoğan'a yazık...

Terim hiçbir şey bilmese de, yapmasa da, oyunculara moral motivasyonu verebiliyordu.

En güçlü takıma karşı bile kazanmak için sahaya çıkıyordu...

Buna önce kendisi inanıyordu, sonra da oyuncularını inandırıyordu.

Aylık 140 bin lirayı Terim'e çok gördük ve burnundan fitil fitil getirdik! Ama Hiddink'e 3, 5 milyon Euro'yu esirgemedik!

Çünkü o yabancıydı, para dışarıya gidecekti ve bizde aşağılık kompleksinin getirdiği yabancı hayranlığı vardı! Onun için ona kuruşuna kadar "helal olsun"du!

Güya daha iyisi olacaktı, Hiddink'le şahlanacak, başarıdan başarıya koşacaktık!

Sonuç: 3, 5 milyon Euro'ya Hiddink'i bulduk, güzel bir mahalle takımı kurduk!

 
Toplam blog
: 337
: 4184
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Hukukçuyum... Hukukun üstünlüğünün ve hukukçunun saygınlığının ülkemde gelişmesini ve kalıcı olma..