Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Kasım '12

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

3. boyuttan 5. boyuta geçişimiz, eskiden yeniye geçişimiz. Bizlik bilincine geçişimizle, kısaca...

3. boyuttan 5. boyuta geçişimiz, eskiden yeniye geçişimiz. Bizlik bilincine geçişimizle, kısaca...
 

5 boyut


5.boyut

Bilinç, aslında zamanın kendisidir. Çok boyutluluğunda ve tamamlanmış ve bütünlenmiş hali ile Kozmik Zekânın da 3.boyut realitesinde ifadesinden başka bir şey değildir.

“Gizli bir hazine idim, bilinmek istedim.”

Bilinç denen zaman perdesi açılır ve katman katman tüm boyutlara serilir.
Şimdi içinde bulunduğumuz çok sınırlı olan 3.Boyut bilincinin zamanından, 5.boyut  bilinç genişliğine tekâmül ediyoruz.

Dünyamızda, yeniçağa geçişimizden ve birlikte yeni bir gerçekliği olduruşumuzdan dolayı her şey çok belirsizdir. Etrafımızda her şey eski gibi dursa da, aslında her şey yeni genişlemiş bir bilinç alanında olduğumuzdan  farklı bir konseptle farklı bir düzlemdedir.
3.Boyuttan (eski ve dar bilinçten) çıkmak ve 5.Boyuta yeniye ve genişlemiş bilince geçmek, kaçıp kurtulmaya çalışmakla meşgul  olan nefsin küçük “beni” ile oldurulacak bir şey değildir. 5.Boyut âlemi veya bilinci, BİZ denen bir boyutta veya Bizlik Vadisinde kurulmakta olan bir meskendir.
“Biz” kavramının gerçekliğini insanoğlu henüz kavrayamadığı için sözcüklerde ne kadar eskitmeye de çalışsa, yeniçağın içinde devineceği zaman aralığı bizlik vadisinde mekân tutmuş ve mekânları yuvası kılmış durumda.
Fiziksel bedenimizde ise çok büyük bir evrimsel sıçramayı gerçekleştirmek üzereyiz.

Uzun süredir konuşulan bir konu var.

Boyut atlayacağız.

Üçüncü boyuttan beşinci boyuta geçeceğiz.

Bu ne zaman olacak?

Maya Takvimine göre 2012 tarihinde olacak.

Beşinci boyut nedir? Bizler için yazılan kıyamet senaryoları varmıdır?

Böyle çok sorular olunca, bu konuda bende bir kitap yazınca dahada bir üzerine eğilince!

Kalıyorsunuz.

Nasıl kalıyorsunuz?

Denildiğinde! Gerçekten kalıyorsunuz.

Beşinci boyuta geçince ne olacak – mış – biliyor musunuz?

Konunun özetini sizlere aktardığımda sizlerin aklına mevlana Celaleddin-i rumi geliyor.

Onun sevgi üzerine sözleri geliyor.

O diyor ki:

·       Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi
ol, tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol…

Şimdi de sizlere bilir kişilerin yazdıklarından bir bölümü aktaracağım.

·       Bir kişi sevgiyse kendi ile insanlarla barışık ise  

·       Kalbi ferah zihni berrak ise ve ışıklı ise ferahlatıcı ise,

·       Alacağı vereceği yoksa

·       Geçişte olduğunun bilincinde,

·       Liyakatini kendine verebiliyorsa,

·       Kendinden kendine dolabiliyorsa,

·       Kendini de her An’da sonsuz kabul,

·       Sonsuz şükran ve sonsuz şefkat ile aşabiliyorsa

·       Sözlerin bittiği,

·       Keşfin başladığı yerdedir.

Özünde 5. Boyuta geçmek ve sır ‘sevgi’ kelimesinin içindeki tarifi pyazılara yetmeyecek kadar çok anlatılarda…

·       Mevlana'nın ünlü dizeleridir: ‘‘Sen düşünceden ibaretsin.

·       Geriye et ve kemiksin.

·       Gül düşünür gülistan olursun.

·       Diken düşünür dikenlik olursun.''

Size aktaracağım yazıyı okuduktan sonra benim düşündüğüm gibi düşünürseniz eğer sizler içinde anahtar kelime ‘SEVGİ’ olacaktır.

Aslında son zamanlarda sevgiyi unuttuk.

Kardeşliği tümden, insan olduğumuzu çoktan unuttuk.

İçimizdeki güzelliklerin sayısını azalttık.

Şimdi hatırlatılıyor. Bütün bunların kıymetini bilmemiz için uyarılıyoruz.

5. Boyun sevgi boyutudur…

Zaman ve mekân boyutu oluştururmuş.

Mekânın bir gerçekçiliği yokmuş. Varlık olarak zamanın bir gerçekçiliği varmış.

En önemlisi de mekân, her zamanın içindeymiş.

Boyutlar da yüksek realitelerin mekân kavramını oluşturuyormuş.

Sonsuzda şimdinin denklemi içindeymiş.

Aklınız iyice karıştı değil mi?

Aslında oldukça sakin tek – tek okuyunuz lütfen. Belki ilk başlarda karışık gibi geliyor ama sonradan daha iyi anlaşılıyor.

Sizlerde tümünden sonra gülümseyeceksiniz. %. Boyuttan korkup kaçılmayacağını anlayacaksınız…

Ucunda SEVGİ olduktan sonra nasıl kötü olabilir ki…

Dünya gezegeninde var olmak istiyorsak, gezegeni yuvamız kılabilmeliyiz. Gezegeni sömürmeden, parçalamadan, yok etmeden, dünyanın kölesi olmadan ve sahibi olmadan, gezegene “Yoldaş” olabilmeliyiz. Bu gezegende var olan her şeye yoldaş olmak; gezegenimizi yuvamız, insanları “kardeşimiz”, gezegendeki Bitki ve Hayvan Âleminin üyelerini de dostumuz kılmaktır.
Dostluğun, kardeşliğin ve barışın ve huzurun yaşandığı bir gerçeklik var.
Bu gerçekliğin adresi “biz” kavramında saklı.

Fiziksel bedenimizde ise çok büyük bir evrimsel sıçramayı gerçekleştirmek üzereyiz. 3.Boyut realitesi dualite âlemi olduğundan sistemler ve ilgili içerikleri kaotik bir düzensizlikte devinerek, özgür irade yasasını gerçekle kılmaya alan açarlar. Ki varlıklar da ne olduklarının gerçeğine bireyselliklerinde inebilsin ve kendini gerçekleyebilsinler.
 Etrafımızda her şey eski gibi dursa da, aslında her şey yeni genişlemiş bir bilinç alanında olduğumuzdan  farklı bir konseptle farklı bir düzlemdedir.
Haliyle dulaite âleminin bilinmezlikler içinde olması ve varlığın bu bilinmezlikten doğan hali korku olarak deneyimlemesi ve ifadesi, varlıkta bir takım kalıpları da oluşturur. Korku karşısında verilen en büyük tepki kaçıp kurtulma tepkisi ve kalıbıdır.
Varlık dualite âleminde 5.Boyuta göre, 3 Boyutta kör sağır ve dilsiz gibi olduğundan, bilişe olanak veren zekâ ile ilgili hiç bir melekesi de gelişmemiş olduğundan her zaman için bir tehlike karşısında kaçıp kurtulma otomasyonuna düşmektedir.
Her insan ruhu da bunu bilinçli olarak bilmese bile az çok algılayabildiğinden tepkisi de bu olan ne ise ondan kaçarak kurtulmaya çalışarak tepki vermeye çalışmaktadır.
Yeni olan bilinemez ve tanımlanamaz olarak algılanmaktadır içsel realitelerde. Fakat varlık tepkisini evrildiği ve geride bıraktığı realitenin kalıpları ile karşılık vermektedir.
Çaresi ise olanı anlamak ve yeniçağ realitesinin fiziksel davranış kalıplarını oluşturmak için gayretli olmaktır.
Küçük benin kavramları, yokluk, ikilik, açlık, sefalet, mücadele, rekabet, ayrılık ve daha başkaca kavramlar iken, Bizlik kavramları bolluk, bereket, kardeşlik, sulh, dostluk, işbirliği, paylaşım gibi Tek’lik kavramları ve idrakleri ile ilgilidir.(alıntı)

Boyutlar varoluşun  büyük- kap-ları gibidir.

Bu nedenle dünyanın geçişinde veya insanlığın bilincinde yarattığı deneyim alanından yükselişinde, börtüsü- böceği dâhil, göğü ile yeri arasında buluna her şey,  5.Boyuta zaman içinde intikal ederek orada ikamet edecektir. Zaman içinde -Şimdide- hep Birlikte 5. Boyuta yerleşeceğiz. Bir elbise gibi düşünürsek 3. Boyutun algısının, derinleşmiş birleşmiş ve genişlemiş Ol’An İnsan Varlığını tutamayacağını eninde sonunda çatlayacağını ve dağılacağını anlayabiliriz. Bu nedenle görülenin ardındaki gerçek, hiçbir şeyden kaçıp kurtulamayacağımızdır. Kaçıp kurtulacağımız bir şey bulunmamaktadır.

Her An dönüşmekte olan bir insanlık vardır.

Küçük benlerden ‘Biz’ olmaya ilerleyen bir insanlık.

Büyümüş genişlemiş ve derinleşmiş Varlığımızla daha büyük bir kıyafetin (5.Boyutun) içinde olacağız. Haliyle de alışmamız, yeni elbisemizi algılamamız, özelliklerini ve kolaylıklarını keşfetmemiz biraz güç olabilir ve zaman alacaktır. Neşe ve keşif tutkusu, küçük bir çocuğun meraklı gözleri ve yeniyi araştırma-keşfetme ruhu, keşfin muhteşemliğini ve tüm bu güzelliklerin hayranlığı bizleri Yaşama bağlayan yeni -neden- yollarımız olacaktır.

Geçiş; sonsuz şimdinin sonsuz An’ında gerçekleştiği için bir süreci kapsamaktadır. Süreç tıpkı bir kelebeğin kozasındaki belirsiz zaman gibi -dönüşümün- benzersiz kendine has zamanıdır.

Geçiş, kendi içinde tekamüldür.

Eski kendimiz; 3.Boyut alışkanlıklarımız; sürekli acıyı korkuyu ve ayrılığı yaratan deneyim kalıplarında devinme alışkanlıklarımızdır.


Yeni kendimiz ise belirsizdir. Belirliliği ise basitçe yeni Ol’masıdır.

Bizlerin 5.Boyut kıyafetinin üzerinde Biz yazılıdır.

Bizler, 5.Boyuta taşınıyoruz.

5.Boyut; bir diğerinin içinde yaşam sevincini çoğalttıkça  ve diğerlerine hizmet ederek yaşamı destekledikçe görünür olacaktır. Bizler aynalara bakarak kendimizi görebilenleriz. Aynalarımızda yaşam sevinci neşe coşku ve anlamları var ettikçe var olabiliriz.(alıntı)

Nazan Şara Şatana

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....