Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mart '16

 
Kategori
Dünya
 

3. Dünya Savaşı nasıl olacak?

3. Dünya Savaşı nasıl olacak?
 

Zor bir soru gibi görünüyor; "Üçüncü dünya savaşı nasıl olacak?" Kim kime girecek, neden girecek, ne kadar girecek, ya da girecek mi?

İşin aslı üçüncü dünya savaşı çıktıktan sonra kime girer çıkar bilemem ama haklı çıkan Einstein olacak sanıyorsam. Ayrıca son bir şey daha. Eğer ki üçüncü dünya savaşı çıkacak olursa bu kesinlikle bir dördüncü dünya savaşının garantisi anlamına gelecektir.

Geride sadece yıkık dökük ve tamamen darmadağın devletler kalacağına göre mutlaka birileri meydanda kalan dağınık toprakların tek hükümdarı olmayı isteyecektir. Bu da dördüncü dünya savaşını doğuracaktır. Taş ve sopalarla yapılma olasılığı nedir bilemiyorum ama durum böyle...

Şimdi gelelim üçüncü dünya savaşının diğer ikisinden farklarına...

ÜLKE BLOKLARI

Üçüncü dünya savaşında yer alacakları olası blokların büyük boyutlu resmini görmek için TIKLAYIN

Hem birinci, hem de ikinci dünya savaşlarında iki farklı sömürgeci bloğun sömürülecek yerleri paylaşma kavgası vardı. İki dünya savaşı sonucunda dünyada adam gibi insan kalmadı ve yine de mevzu çözülemedi. Çünkü sömürgecilik hırsı azalmadığı gibi katlanarak arttı. Elbet biraz da şekil değiştirerek.

Günümüzde ise artık sömürülecek topraklar bitti. Herkes kendi sömürge alanını kurdu. Vampirler dünyada kanını emmedik tek bir yer bile bırakmadı. Gözleri artık uzaya döndü bu konuda...

Şimdiyse dünya hakimiyeti ve sömürülen toprakların paylaşılması kavgası var. Yani özellikle ABD'nin başı çektiği katolik sömürgeci kitle; namı diğer batılılar, doğuda kalan ve ayağa kalkarak sömürgecilik coşkusu yaşamak isteyen ortodoks sömürgeci kitleyi kuşatıp yok etmek istiyor.

Rusya'nın başını çektiği ancak içinde şii müslümanlardan budistlere kadar oldukça karma bir yapıyı barındıran enteresan ittifak ise hem bu yok oluşa dur demek istiyor, hem de ABD'nin hakimiyet kurduğu alanlara oldu bittilerle müdahale edip akıllarınca "pro-aktif" bir önleme ve yayılma stratejisi uygulamaya çalışıyor.

Ancak bu dünya düzeninde bir de üçüncü blok var; can çekişen ve her iki sömürgecinin de yok etmek istediği sömürülenler bloğu. İlgi çekici şekilde bu bloğun neredeyse tamamı Müslüman. Hem de tek tip sünni müslüman... Şiiler sömürgeci saflarında sünni öldürme peşindeler...(maalesef)

Yüklediğim ve grafiğe dönüştürdüğüm resimde de görebileceğiniz üzere ana kan emici batılı sömürgeciler kalabalık ve çok aşırı güçlüler. Ancak bir yandan korkuyorlar da... Çünkü kaybedecek çok şeyleri var...

Doğulu karşı kitle ise kalabalık değil gibi görünseler de batılıların alayına eşit sayıda nüfuslarıyla dev bir Çin o blokta yer alıyor. Ülkesinde ağaçtan çok nükleer füze barındırdığı düşünülen Kuzey Kore'yi de unutmamak lazım. Din kardeşlerini öldürüp yok etmeye birçok Hristiyan'dan çok daha aşk ile bağlanmış İran'ı da es geçmeyecek olursak çok da azımsanacak bir güçleri yok...

Peki nüfus olarak olmasa da ülke sayısı olarak en kalabalık grup olan başını da Türkiye'nin çektiği sömürülenler kulübünün durumu nedir? Bayrak sayısının kalabalıklığı sizi aldatmasın. O ülkelerin birçoğu Kabe yangınına su taşıyan karınca misali sadece saflarının belli olması amacıyla bu birlikte bulunmaktadırlar. Birçoğunun tek bir konvansiyonel silahı bile yok. Somali gibi...

Ancak onları çok tehlikeli yapan bir özellikleri var, kaybedecek hiçbir şeyleri yok. Ülkeleri işgal altında, buna rağmen kalan nüfusları da yok edilmek isteniyor. Ellerindeki son ekmek lokması da alınmak isteniyor. Yani son kozunu oynamak zorunda olan bir ölüm mahkumundan farksızlar. 

Bu da onları KARADA çok aşırı tehlikeli hale getiriyor. Havadan bombalanabilirler, ancak kimse onlarla yerde karşılaşmak istemez...

ÜÇLÜ DENKLEM

Bu denklemde ana gruplar doğu ve batılılardır. Ortada herkesin saldırısına açık grup ise adı üstünde "Orta-Doğulular"dır. Doğuya karşı batılılar ortadoğuluların yanında yer alır gibi görünseler de İngiliz subaylarının emrindeki İslamı kirletme ve topraklarını kontrol altına alma örgütü IŞİD ve türevleri (Eş Şebap, Boka Haram vs vs.), Türk-Arap ve diğer İslam ülkelerinin son nefeslerini vermelerini amaçlayan PKK ve türevleri (YPG, PYD, HDP, DHKPC vs vs) gibi el altı saldırı mekanizmalarıyla Ortadoğululara alacak tek bir nefes bile bırakmamaya çalışmaktalar. Son nefeslerini verdiklerinde ise çok hızlı bir şekilde, mümkünse canlı canlı onları mideye indirmeyi planlamaktadırlar.

Doğulular ise yanlarına çekmek şöyle dursun, alayını katletmeye and içtikleri Ortadoğulular ve onların sözde destekçileri batılıların tamamına karşı bir toplu yok etme savaşına hazırlanmaktadırlar. Üçüncü blok Ortadoğulular ise her iki blokta kime ne olursa olsun nefes alacak tek bir huzur dolu bölge dışında hiçbir şey istememektedirler. O bölge ise şu an işgal altında olup halihazırda yaşamaya devam ettikleri yerden başka bir yer değildir.

Nükleer silahlar kullanılırsa ortada dünya diye birşey kalmayacağından bunu tartışmanın anlamı olduğunu düşünmüyorum. Ancak eğer normal konvansiyonel silahlar kullanılacak olursa İslam aleminin ve zenginliklerinin tamamen yok edilemediği her durumda onurlu bir mücadele sergilenmesi dışında bir seçenek göremiyorum. 

Yani Suriye'de olduğu gibi çok büyük kayıplar verilecektir. Ancak eğer hayatta kalınırsa bizi yıkmayan şey bizi güçlendirecektir. Çok büyük acılara mal olsa da... 

Burada bir parantezi de İran için açmak istiyorum. 4000 yıllık devlet geleneğiyle sevgili "Müslüman!" komuşumuz Hıristiyanlarla birlikte İslam topraklarını Hıristiyanların emrine sunmanın kendisine bir nimet olduğunu düşünebilir. "Pis sünniler!" yok edilecek olursa dünyanın şiilere kalacağına inanıyor da olabilir ancak azıcık mantıklı düşünürse iyi olur.

Sünni müslümanlar yok edilecek olursa bu çakallar geride tek parça ve hiçbir destekçisi olmayan zayıf bir şii müslüman devleti başlarının tacı mı yaparlar yoksa akşam yemeğine meze mi? Umuyorum ki kafaları bu basit gerçeği görecek kadar çalışıyordur...

Din kardeşlerinin yanında yer almadıkları her an kendi yok oluşlarına bir çivi daha çakmaktalar. Umarım bunu da biliyorlardır.

Neyse sözün özü, gruplar bunlar... Nükleer savaş olmadığı durumda terör örgütleri gibi şerefsizce yöntemlerle çok aşırı vahşi saldırılar ve katliamlar ve hatta soykırımlar 3. dünya savaşının içeriğini oluşturacaktır. Ancak bu savaşın bitmesi o kadar kolay değildir. Son sözü kim ne derse desin sömürülenler söyleyecektir. Zira o bölgede onlar yaşıyorlar...

Yok oluşu mu, yoksa dirilişi mi yaşayacağımızı yalnız Allah bilir. Ancak dördüncü dünya savaşının dünyanın yok olup gitmeden önce yaşayacağı son savaş olacağını çok açıkça söyleyebilirim.

 

OYUNU DEĞİŞTİRECEK BİR ÇIKIŞ YOLU

Eğer bir farklı bakış açısı geliştirilemezse ABD ve batılı yandaşları önce ortadoğuyu sonra doğunun kendisini toplu imha yöntemiyle tarihin karanlık sayfalarına göndereceklerdir.

Ancak eğer Rusya ABD'nin döndürdüğü bu pis çarka çomak sokmayı başarabilirse işler değişebilir. Doğu bloğunun tamamı ABD'den nefret etmektedir. Çünkü akıtılan her bir damla kanda ABD parmağı vardır. 

Bu noktada batılıları da es geçmemek lazım tabi. Ancak Rusya ABD'nin ortadoğuyu böl parçala planının tam aksine birleştir ve güçlendir stratejisini hayata geçirirse ABD ne yapar dersiniz?

Rusya bugüne kadar hep ABD'nin saldırı ve planlarına karşı savunmada kaldı. Peki ya bu sefer Ruslar bir karşı tezle taarruza kalkarlarsa ne olur dersiniz? Yani doğu bloğuna ortada kalmış olan üçüncü bloğu birleştirip kendi yanlarına çekerek üçüncü bir süper devlet yaratarak güç katsalar nasıl olurdu?

İşte bu konuyla ilgili beyin fırtınası için BURAYA TIKLAMANIZI ÖNERİYORUM. Belki üçüncü dünya savaşının cepheleri şu an bu şekilde. Ancak birileri ortadan kalmış olan bu kitleyi kendi tarafına çekip donatabilir. 

Bu şüphesiz batılılar olmayacaktır. Onlar kör bencillikleri ve vahşi zalimlikleriyle bu düşünceden çok uzaklar. Bu ancak bir batının vahşetine karşı doğunun bilgeliğiyle çözülebilecek bir sorundur. Merak edip yukarıdaki linkten bu beyin fırtınasını okuyanların konuya daha detaylı hakim olabilmeleri için yazı dizisinin ikinci bölümünü okumak isteyenler BURAYA TIKLAYABİLİRLER.

 
Toplam blog
: 352
: 2915
Kayıt tarihi
: 05.06.10
 
 

Jack Amca, düşünsel dünyasındaki gelişmeleri dışa vurmak niyetiyle başladığı yazı yazma sevdasına..