Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Eylül '16

 
Kategori
Dünya
 

3. Dünya savaşına Fırat Kalkanı

3. Dünya savaşına Fırat Kalkanı
 

3.Dünya Savaşının Seyrini Değiştiren Harekat "Fırat Kalkanı Operasyonu".


Türk Milleti Kiminle ve Neyle Mücadele Ediyor

Beklenen büyük başarı elde edilmişti. Afganistan’ın desteklenesi ile SSCB yıpratılmıştı. Doğu Almanya Batı Almanya arasındaki duvar yıkılmıştı. Sylverter STOLLONE, Rocky filminde SSCB’ye gidiliyor, İvan zorlu bir mücadele ile yeniliyor ve muzaffer Rocky yumruklarını yukarı kaldırarak demokrasi dersi ve özgürlük vaadi veriyordu. “Ben yapabildiysen sizde yapabilirsiniz.” diyordu. Sonrasında ise seyirciler ayağa kalkarak çılgınca  bu sözleri alkışlıyordu. Rambo III filminde ise Afganistan’a gidiyor ve Afganlılara yardım ederek SSCB ordusunu mağlup ediyordu. Zafer Rambo’nun du.  Rocky kim ABD, Rambo kim o da ABD. Çocuk yaşlarda biz bu ABD’nin ve batı medeniyetinin azameti, yenilmezliği ve kahramanlığını vurgulayan filmlerle yetiştik. Ordusunun kahramanlığı, kurumlarının güçlülüğü ve istihbaratının operasyonlarıyla beraber büyüdük. Cüneyt ARKIN ve  Kadir İNANIR’ın kahramanlıklarının yerini Amerikan artistleri almıştı.

Bizler o zaman daha çocuk yaşlardaydık. O zamanlar bu filmlerde üç konuyu mantığımda bir yere oturtamamıştım. Ortada garip senaryolar vardı.

1. Rocky’nin SSCB’de ve Rambo’nun Afganistan’da ne işi vardı?

2. Bir spor müsabakası yaptın bunu anladık ama bu demokrasi dersi ve özgürlük vurgusu nedendi?

3. O kadar Afganistanlı mücahit arasında değişik tipi ve değişik kıyafetiyle bu Rambo burada ne arıyordu?

Tabi aradan geçen onlarca yıldan sonra şimdi bunları yorumlamak kolay. Biz çocuktuk ve anlamıyorduk ama ülkelerin siyasetçileri, tarihçileri, askerleri ve dış işleri bürokratları gibi şahsiyetleri de mi anlamıyordu? ABD filmlerinde bana garip gelen, beynimin dışladığı senaryolar vardı. Bunlar bende hoşnutsuzluk hissine neden oluyordu. Daha sonra bilgisayar oyunları çıktı. Bu oyunlar hep Arap coğrafyasında geçiyordu ve biz hep Arapların mevzilerini tahrip ediyorduk. O zamanlar aklımız başındaydı ve bunun boş bir oyun olmadığını, günün birinde bu insanların Ortadoğu’ya gireceklerini tahmin etmek zor değildi. Yapılanların psikolojik kabullenme oluşturma amaçlı operasyonlar olduğunu çözmek benim için zor değildi.

1990’lar Ortadoğu’da kargaşanın başladığı zamanlardı. 1. ve 2. Körfez savaşlarıyla coğrafyaya bir düzen verilmeye çalışılıyordu. Irak 5 parçalı bir devlet haline eviriliyordu. SSCB’de  devrim yaşanmıştı. Ülkenin ekonomisi çöktü ve SSCB  parçalandı.

O dönem SSCB’nin oyundan düşmesi ile Batıya aşırı bir güven hissi gelmişti. Amerika kendini dünyanın lideri olarak görmüştü. Önündeki engellerin kalktığını gören ABD Batıyı’da kendine müttefik edinerek dünyanın; ekonomik, stratejik ve doğal kaynaklarının bulunduğu alanlara sirayet etmenin politik yolunu arıyordu. Bu alan Ortadoğu coğrafyasıydı doğal olarak ta yeni düşman İslam âlemiydi.

Türkiye’nin rolü neydi? Türkiye, Türk subayların da katıldığı ve tepki verdiği NATO toplantılarında bölünen bir haritayla temsil ediliyordu. Parçalanarak küçültülen bir devlettik.

Şimdi soru şu bahsedeceğimiz 3. Dünya Savaşı ne zaman başladı. Bence 3. Dünya Savaşı Rusya-Afganistan Savaşıyla başladı. SSCB’nin göçürülmesiyle de Ortadoğu’nun işgaline sıra geldi.  En sona bırakılan en zorlu aktörlerde Mısır ve Türkiye’ydi. Mısır askeri bir darbeyle ilhak edildi sıra Türkiye’ye geldi. En zoru en sona bırakıldı.

Bu 3. Dünya Savaşı dünyanın daha önce açıkça görmediği ama tarihte bazı savaşlarda adı konmadan parça parça uygulanan Etki Odaklı ve Asimetrik bir savaştı. Neyin nerden, ne zaman, nasıl ve kimden geleceği bilinmeyen bir operasyondu. Arkasındaki güç veya güçlerin gizli olduğu, vekâlet (Proxy) savaşları ile yürütülen bir harekâtı. Bilgi ve bilginin işlenmesiyle uygulamalarının sahaya yansıtıldığı bir savaş. Toplumlar böyle bir savaşı bilmiyordu ve böyle bir savaş yaşamamıştı. Onun içinde nasıl mücadele edileceğini de bilmeleri pek mümkün değildi.

3. Dünya Savaşını yaşıyoruz. Batı medeniyetinin İslam coğrafyasını en nihayetinde Türkiye’yi hedef aldığı güç dengeleri ve uygulamaları açısından tarihin en acımasız mücadelesine şahit oluyoruz. Terör odaklarının vekâlet savaşları çerçevesinde ülkemize yönlendirilmesi bu mücadeleyi kazanmalarına yetmedi. Türkiye’nin doğusu ile batısını çarpıştıramadılar. Kardeşi kardeşe kırdıracak iç savaşı çıkarmayı başaramadılar.

Durum böyle olunca Türkiye’yi içten çökertip ilhak edecek olan 15 Temmuz Harekâtı için FETÖ’yü sahaya sürdüler. Olaylar, malumunuz olduğu üzere siz asil Türk Milletince darbecilere karşı darbe yaparak savaşın bu 1.Dalgası kazanıldı. Allah bu yüce milletten razı gelsin ve bu milleti korusun. Tabi ki, karşı hasım bu durumdan hiç ama hiç memnun değil. Bu hezimetin intikamını almazsa itibarı çok kötü bir şekilde sarsılacak. İnanın o özgüvenden ve coğrafyamızdaki uygulamalarından eser kalmayacak. Belki farkında değiliz ama 15 Temmuz ve Demokrasi Nöbetlerinde aslında çok ama çok büyük bir zafer kazandık. Bu zafer asla küçümsenecek bir zafer değildir. Aynı zamanda biten bir zaferde değildir. 3. Dünya Savaşının Ortadoğu adına ilk zaferini biz aldık ve inşallah biz ve bizimle birlikte tüm coğrafya insanı bu zaferlere devam ederek bölgemizde kendi geleceğimizi kendimizin belirleyeceği aydınlık bir geleceğe doğru hep birlikte yürüyeceğiz.

Bizler bu mücadelede adalete ve güvenlik güçlerine katkıda bulunarak içimizdeki hainlerin bertaraf edilmesine katkı vererek, her zaman uyanık durarak ve içimizde türkü, kürdü, Çerkez’i, Laz’ı, Arnavut’u,   Gürcü’sü, Boşnak’ı Alevi’si, Sünni’si ile bir olacağız. Aramıza nifak sokacakları almayacağız. Bu mücadele daha yeni başladı. Medyayla, algı operasyonlarıyla, ajanlarıyla, terör örgütleriyle ve uluslararası uygulamalarıyla gelecekler ve yüklenecekler. Hep birlikte olalım, dik duralım, yılmayalım zafer Allah’ın izniyle ve yardımıyla birim ve bizim önderliğimizde tüm İslam’ın olacaktır.

15 Temmuz Demokrasi Zaferinin ardından hainler su üstüne çıkmıştır. Bu kara gecede belki Allah’ın bir işi, böylelikle biz içimizdeki ve uluslararası hainleri iş işten geçmeden görebildik. Tüm oyunları Allah’ın planıyla kendilerine döndü, inşallah daha da dönecek. Türkiye bu operasyondan sonra Rusya ile bir görüşme yaptı ve arkasından güvendikleri askerlerini Suriye sınırından içeriye gönderdi. Çok düşük bir kuvvet ve silahla giren Türk ordusu 14 saatte Cerablus’u geri aldı ve ilerlemesine çok hızlı bir şekilde devam ediyor. Harekât gerek duyulması halinde 80-100 KM daha derinleştirile bilinir.

ABD ise halen YPG ve PYD’yi kurtarma derdinde. 15 Temmuz Gecesinde göstermedikleri çabayı bu terör odaklarının korunmasında göstermek gibi bir yüzsüzlüğe de imza attılar. Batı için çıkarları doğrultusunda bu açıklamaları yapmakta yüz kızartıcı bir durum söz konusu değildir. Kültür ve gen meselesi. Bizim kültür ve genimizde böyle bir ahlaksızlık  kolay kolay görülmez.

15 Temmuz sonrası ve Fırat Kalkanı Harekâtı ne anlama geliyor?

1. Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir ve millet egemenliğinin garantörüdür.

2. Türk askeri ayakta ve dimdik görevinin başındadır. Türk askeri her durum ve şartta görevini başarıyla icra edecek azim ve kararlılık içerisindedir.

3. Türk askeri size karşı bir harekâtı rahatlıkla yapabilecek güç, kuvvet, azim ve kararlılığındadır,

4. Türkiye devrilemez ve bölünemez. Bunun garantisi Türk milletinin ta kendisidir,

5. Türk milleti artık darbe girişimlerinden dersini almıştır, darbenin ne olduğunu geçmişin acı tecrübelerinden öğrenmiştir. Bu nedenle her türlü darbenin karşısında olacaktır. Türk milleti bu tarihten itibaren darbelere karşı demokrasinin topyekûn bekçisi olma görevini bilakis ve doğal yoldan kendisi üslenmiştir. Bu zamana kadar Türkiye’de darbe yapanlar ve üst akılları bunu 15 Temmuz’da çok net olarak görmüştür. Ezcümle, artık Türkiye’de bir darbe girişiminde bulunulamaz. Darbe girişiminde bulunulması halinde ise darbenin başarısızlığa uğrama ihtimali çok yüksektir. Bu risk göze alınamaz.

6. Türkiye, güney sınırları boyunca bir Kürt oluşumuna karşıdır,

7. Vekilleriniz olan terör örgütleriniz bizim harekât düzenlememizi asla engelleyemezler,

8. Bu kadar vekil terör örgütlerinizin ile yaptıklarınıza, algı operasyonlarınıza, asimetrik ve etki odaklı harekâtlarınıza gösterdiğimiz sabrın sonuna geldik,

9. İkiyüzlülerin neyi hedefledikleri ortadadır. 15 Temmuz ile resim ortaya çıkmıştır. Türkiye devleti ve milleti ortadan kaldırılmak istendi. Biz ise, açıktan Suriye’deyiz siz neredesiniz mesajını verdik,

10. Türkiye Fırat Kalkanı Harekâtı sonrası çevresiyle daha da sıkı bir diplomatik ilişkiler yumağına girdi ve daha da girecek. Türkiye; Rusya, Türki Cumhuriyetler, Ortadoğu, Mısır, Balkanlar, Kafkaslar mekik diplomasi ile çevre ilişkilerini geliştirecektir. Böylelikle; Batı ittifakı, Türkiye’nin çevresi ve tüm dünyada değerini, etkinliğini ve önemini ortaya çıkarmış güven duyulan bir pozisyona gelecektir. Batı’da artık bu zaferlerden sonra en azından bir süre iyi geçinmek durumunda kalabilir. Bu neticelerle bölgesel gelişimini hızlandırma ortamı sağlanmış olunacaktır.

11. CIA ve Pentagon sahada birbiriyle ters düştü. Bu geçmiş dönemlerde de olan bir görüş ve tutum ayrılığı olsa da, hiç bu kadar gün yüzüne çıkmamıştı. Bu durumun ve Fırat Kalkanı Harekâtının ileriki dönemlerde ABD üzerindeki yansımaları büyük olabilir,

12. Eğer Fırat Kalkanı Harekâtı tam manasıyla başarıya ulaşırsa, batıda çatlaklar ve çatırdamalar hızlanarak artacaktır,

13. Hepsinden önemlisi de; bu iş buraya kadar. Oyunu bitirmeye geldik evli evine, köylü köyüne. Biz BOB Planınızın karşısındayız ve bu oyunu sonlandıracağız.

14. Fırat Kalkanı Operasyonu hem 15 Temmuz Girişimine hem de 15 Temmuz Girişiminin hemen ardından teröre ve Batıya karşı verilen bir cevaptır. 15 Temmuz çok büyük bir operasyondu ve galibiyetle neticelenseydi ödülü büyük olacaktı. Büyük operasyonların yenilgisinin sonuçları da büyük olur. Bu sadece BOB Planının hezimete uğraması ile kalmayacaktır. Türk halkının bu muzaffer mücadelesinin yankıları tüm dünyada çalkalanacaktır. Bu yenilgi dünyanın mazlum ve Etki Odaklı Harekâtlara maruz kalan ülkelerini dik duruşa sevk edecek bir vaka olarak yayılacaktır.

15. Milli ordunun gücü test edilmektedir ve şu ana kadarda herhangi bir sorunla karşılaşılmamıştır. Türk ordusu görevini üstün bir başarıyla icra etmektedir.

Türkiye, askerini Fırat Kalkanı Harekâtını başlatarak bölgeye göndermekle büyük oyunu bozdu. Belki de; büyük oyunun bozulmasıyla kalmayacak batı ittifakında daha büyük olaylar yaşanabilecek. GEORGE FRİEDMAN’ın Gelecek 100 Yıl ve Samuel HUNTİNGTON’ın Medeniyetler Çatışması, tezleri boşa çıkacak. Bu jenerik planlar tozlu raflara kaldırılacak. Herkes bizden çok bizim lider bir ülke olacağımıza inanmaktayken biz bununla kendi aramızda dalga geçiyoruz. Gerçek gücümüzü göremiyor ve kendimize inanmıyoruz. Elimizdekilerin değerini anlayamıyoruz. Ruh halimiz mevcut durumumuzu pek  kavrayamıyor. Biz dünyanın merkezindeyiz, dünyanın yönetilebilecek en uygun coğrafyasındayız. Bunlarla birlikte antitezi olan en karmaşık ve en çok kaosun yaşandığı bir coğrafyadayız. Biz birincisini hiç dikkate almıyorduk hep ikinciyle yaşıyorduk. Sanırım milletçe biraz pozitif bakmamızın zamanı gelmişte geçmiş bile. Şu yaşadığımız olaylar daha bir müddet devam edecek. Hem devletimizin hem de bizlerin azim ve kararlılığıyla Rabbimiz inde yardımıyla bu kara geceler geçtikten sonra inşallah aydınlık ve güzel günler bizi bekliyor.

Fırat Kalkanı Harekâtına ait sahaya gönderilen silah, teçhizat ve asker sayısı çok sınırlıdır. Böyle olmasına rağmen başta batı olmak üzere tüm dünyada büyük yankı uyandırarak, oyunun kurallarını ve işleyişini bozduk. Değişen bu konjonktürün devam edebilmesi Türk Milletinin devletine gerek 15 Temmuz sonrası gerekse bu operasyon süresince vereceği destekle direk ilgilidir. Türk milleti bir oldukça ve savunmasını gösterdikçe bizi kimsenin yıkamayacağını kanıtlamıştır. Gerçek güç ve irade milletin ta kendisidir. Milletin önünde kimse duramaz, milletin gücü, azmi ve kararlılığı mermiyi, tankı, topu, uçağı ve hatta dış güçlerin iradesini bile durdurmaya yeterlidir.

Görüldüğü üzere uzun zamandır yaşanılan bu yeni tür savaş sadece ordu ile yapılamaz. Bu savaş bizim 2. Kurtuluş Savaşımızdır ve yine bu savaş milletimizin vatan sevdası, iradesi, azmi ve şahadet hasleti ile verilecektir. Bu zafer yine Allah’ın yardımı ve Türk Milletinin vatan aşkıyla vücut bularak, başarıya ulaşacaktır.

İslam ve Türk düşmanı, asimetrik, algı operasyonlarına ve Etki Odaklı Harekatlara dayalı vekâlet savaşlarına karşı mücadele verdiğimizi unutmamalıyız. Her Türk asker doğar, Zafer ise bizimdir.

Gün bu gündür, başka bir günü beklemeyin, bekleyeceğimiz öyle bir günümüz yok. Tam anlamıyla bağımsız bir Türkiye ve çocuklarımızın yaşayacağı bir vatan için mücadele edeceğiz ve Allah bizimle. Belki farkında olmayanlarımız vardır, bu uzun zamandır yaşanılanlar 3. Dünya Savaşının ta kendisidir.

Gazamız mübarek olsun.

 
Toplam blog
: 72
: 918
Kayıt tarihi
: 29.06.08
 
 

1971 İzmir doğumluyum. Strateji, Taktik Felsefe, İşletme, Liderlik, Kalite Güvence Sistemleri, El..