Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ocak '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

3 Ocak 2007 Çarşamba

Dün bayramın üçüncü günü olması dolayısıyla siyasal ve ekonomik gündemde pek bir şey yok. Gazeteler genellikle kendi özel haberlerini manşete taşımışlar. Başlıkta yer alan ortak haberlerin başında, hayatını kaybeden iki dağcı geliyor.

Hürriyet gazetesi haberi, "Demirkazık'ta yaş günü dramı" diye verirken, Yeni Şafak "3400 metrede öldüler" ifadesini kullanmış. 3400 metrede soğuk ölüm (Akşam), Zirvede facia (Posta), Aladağlar iki gence mezar oldu (Vatan), diğer başlıklar.

İnternette şantaj yapan bir çete, gazete manşetlerinde ortak alan bulan diğer bir haber. Teknolojiyi böylesine pis bir işe âlet edenlerin foyasını açığa çıkarması bakımından haber ilginç. Ancak, cinsellik öyle bir akım ki, sürekli yeni yetişen nesiller olduğu için, her gün bu arenaya yeni yeni bireyler katılıyor. Akan bir ırmak gibi sürekli debisi olan bir oluşum. Hiç peşini bırakmadan devamlı uyanık olmak, gençleri -ve hatta yaşlıları- bu tuzaktan korumak gerekiyor.

Gazetelerin manşete taşıdığı kendi özel haberlerine gelince:

Sabah gazetesi, "Piyango milyarları talihlilere yaramadı" başlıklı haberiyle, çekilişlerde yüksek miktarda para kazanan kişilerin, genellikle haydan gelen huya gider misali sahip oldukları bu paraları ellerinde tutamadıklarını, bir biçimde har vurup harman savurarak çoğunun eski günlere geri döndüklerini anlatıyor.

Alın teriyle kazanılmayan paranın kıymetini bilmek doğrusu zor olur. Kolay elde edilen şeylerin elden çıkarılması da kolaydır. Bu sadece bizim ülkemizde değil, dünyanın hemen her yerinde aynıdır.

Kumardan zengin olan pek çok insanın fakru zaruret içinde hayata veda ettiği bilinen bir gerçektir. Her ne kadar devlete sürekli gelir sağladığı için Milli piyango, loto gibi çekilişle para dağıtan müesseselerin yasal olarak yaptıkları bu işleme "kumar" denmesine kızılıyor ama, işin doğrusu bu da bir tür kumardır. Verdiğiniz paranın kat kat mislini kazanmanın adı başka ne olabilir ki?

Vatan'da "Bir ibret öyküsü" başlığı altında anlatılan genç bir adamın hikâyesi ise oldukça üzücü. Aldığı krediyle düğün yapan, sonra da bu krediyi ödeyemediği gibi, daha da borçlanan ve ödeyemedikçe borçları çığ gibi büyüyen bir gencin, çözüm olarak seçtiği banka soygununda koruma tarafından vurularak öldürülmesi anlatılıyor bu haberde...

Yıllık mevduat faizinin % 15 olduğu bir ülkede kredi faizlerinin aylık 8 olmasına neden kimse ses çıkarmaz hâlâ anlayabilmiş değilim. Zenginin 35-40 gün erteleyerek, peşin ve ucuza aldığı bir malı, fakir taksit taksit iki misli para ödeyerek temin edebilmektedir.

Bu bağlamda kredi kartı, zamanında ekstrasını ödeyemeyenler için sürekli cepten yiyen bir canavar; insana 3-5 lira verecek dostların bile kalmadığı günümüzde, geçici bir süreyle de olsa, dar gelirliyi ayakta tutuyormuş gibi görünen sahte bir destektedir.

Bugün en çok dikkatimi çeken ve beni etkileyen haberse, Akşam'ın manşetiydi. İŞGAL PİYANGOSU başlıklı haberde, Ankara'da devletin arsasını işgal edip gecekondu yapanların, şimdi buraların istimlâk edilmesiyle lüks konutlara kavuşmasının hikâyesini anlatılıyor.

Bir kaç kuşak öncesinden beri İstanbul'da veya diğer büyük şehirlerde yaşayan, ama namusuyla memur, işçi olarak çalışıp kimsenin malına mülküne göz dikmeyen, kazandığı üç kuruşun yarısını kiraya verip geçinmeye çalışan dürüst insanların devlet nezdinde hiçbir kıymeti ve itibarı yokken, buldukları boş arsaya gecekondu dikip belediyenin hizmetlerini bölen, sonra da hepimizin suyunu, elektriğini, yolunu, imkânını çalanlara, devletin böyle bir kıyak yapması, inanılır gibi değil. Bu gerçekten dürüst insanlara büyük haksızlık.

Ayrıca biri Yeni Şafak'ta, biri Zaman'da, öksüz kalmış iki haber de beni bir hayli düşündürdü. Yeni Şafak'ın manşetine göre bu yıl Kültür Bakanlığı'nın Kültür Sanat büyük ödülü Sezai Karakoç'a verilmiş. Başka gazetelerde bu haberin yer almayışını çok yadırgadım.

Sayın Karakoç bu ödülü hakettiyse, kutlanarak haber Basın'da mutlaka yer almalıydı, eğer ortada bir haksızlık veya bir yanlışlık varsa da kıyasıya eleştirilmeliydi. Haber görmezden gelinerek, Kültür Bakanlığını ve görüşleri farklı olduğu için bazı yazarları ve sanatçıları dışlamak, aynı ülküyü paylaşan bir toplum oluşturmamızı engelleyen en büyük nedenlerden biridir.

Yine, Zaman gazetesinin bir köşesinde yer alan haberde, Türkiye Yazarlar Birliği'nin ödüllerini kazananların belli olduğu belirtiliyor. Aynı bir önceki haber gibi bu da Yazarlar Birliği ile ilgili varılan peşin hükümlerden dolayı diğer gazetelerde yer almıyor.

İçler acısı halimize iki örnek... Başka ne denebilir ki...

Yarın görüşmek üzere..

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..