Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Temmuz '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

3 Yıla sığan bir ömür

3 Yıla sığan bir ömür
 

O 3 YILA BİR ÖMÜR SIĞDIRDI BİZ 1 ÖMRE DOLU DOLU 3 YIL SIĞDIRMAKTAN ACİZİZ. 

‘’Henüz 17 yaşındaydı. Kemik kanseri olduğunu öğrenen Alex’in doktorları ellerinden geleni yapmalarına karşın hastalığın yayılmasını engelleyemeyeceklerini söylediler. Alex, kalan günlerinin birini bile boşa geçirmemeye karar verdi ve son 3 yılına bir ömrü sığdırdı.
Bundan 3 yıl önce dünyanın farklı yerlerinde birçok arkadaşı bulunan, sporu çok seven Alex, bir gün kolunda bir ağrı hissetmesiyle başlamıştı herşey. Başlangıçta çok sık tenis oynadığı için kaslarını zedelediğini düşündü ve üzerinde fazla durmadı. Fakat ağrılar geçmek bilmeyince bir doktora gitmeye karar veren Alex kemik kanseri olduğunu öğrendi.

Birkaç defa ameliyat oldu, kemoterapi gördü; ancak hiçbir şey Alex’in vücudundaki tümörün yayılmasını önleyemedi.
Sayılı günlerinin kaldığını öğrenen Alex, hayatının son yıllarını kendisine acıyarak ya da bir hastane odasında geçirmeyi kendine yediremedi. Önce Yeni Zelanda’ya gitti, burada paraşütle atladı. 

Daha sonra Dubai’ye, yeniden İngiltere’ye ve daha birçok ülkeye gitti, akla gelebilecek pek çok macera sporunu yaptı. Sonra bir gün ani bir kararla Avustralya’ya bir bilet aldı ve oradaki arkadaşlarının yanına giderek her gece bir başka partiye katıldı. Yaptığı tüm yolculuklar boyunca yüzünden gülümsemesi eksik olmayan Alex, bir gün katıldığı bir partide daha önceden tanıştığı Ali adlı bir kızla karşılaştı.

Ali’ye ilk görüşte âşık olan Alex, kalan günlerini birlikte geçirmek istediği kadının Ali olduğuna karar verdi ve onunla nişanlanarak ailesinin evine geri döndü. 

Alex, “Bana savaşmam için bir neden daha verdi” dediği Ali’yle her gününü birlikte geçirdikleri 3 aya, 6 yıllık bir ilişki sığdırdı. Son zamanlarda ağrıları artınca aşırı derecede morfin almaya başlayan Alex buna karşın mümkün olduğunca ayakta duruyor ve partilere katılmayı sürdürüyordu. 

Son “yeni yılına” ailesiyle giren Alex, şubat ayında da Ali’yle evlendi. 

Ancak durumu iyice ağırlaşan Alex, evlendikten kısa bir süre sonra, 22 yaşına henüz yeni basmışken hayata gözlerini yumdu. 

Son ana kadar ailesine istediği gibi bir hayat sürdüğünü söyleyen Alex’in evinde şimdi gözyaşı yerine onun istediği gibi kahkahalar çınlıyor.’’ 

İngilterede yaşayan 17 yaşında kemik kanserina yakalanan ve yalnızca 3 yıl ömrünün kaldıgını öğrenen Alex’in haberirni okuyunca tüylerim diken diken oldu. 

Hiç acı yoktu mutluluk sevinc ve tatlı tebessumler vardı onda geriye kalan karelerde. 

Cunku kadere isyan etmemişti , hayata küsmemiş veryasın edip gencecik yaşında yakalandığı çaresiz hastalıga yenik düşmek istememişti. 

Dönüp baktım geçmişe yaşanılanlara, yaşadıklarımıza... 

Birbirlerini yıpratan, üzen, kıran, mutsuzlaştıran ilişkiler, gencecik yaşlarda hayata küsmeler, huzursuzluklar, kendi kendimize yarattıgımız çaresizlikler. 

İsyanlar... 

İşimize isyanlar... 

Özel yaşamımıza isyanlar... 

Ailemize isyanlar... 

Görüntümüze isyanlar... 

Hayatın kendisine isyanlar... 

Sevebilme yetisindeki noksanlıklar... 

Sürekli bir mutsuzluk hali... 

Hayatımızda birşeylere şükrede bilmek için birşeyleri kaybetmemiz mi gerekiyor illa. Sağlığımızı... 

Yakınlarımızı... 

Sevdiklerimizi... 

İşimizi... 

Mutsuzluğa endeksli bir hayat yaşıyoruz. Hayatın tadını cıkarabilmek, sevdiklerimizi koşulsuz sevebilmek, tebessüm etmek ve sevdiklerimizle güzel zaman geçirmek, seslerini duymak için 2 gün, 3 gün ömrümüzün kaldığını bilmemiz mi gerekiyor. Boyumuzu, saçımızı, göz rengimizi, dudağımızı, burnumuzu, ayaklarımızı kısaca bize verilen sağlıklı her organa şükretmek için illa kolu ayagı olmayan , gözleri görmeyen, konuşamayan duymayan insanları görmemiz mi gerekiyor. 

Sevdiklerimize zaman ayırmak için onları sebepsiz sevmek için zamanın sonunun gelmesimi gerekiyor. 

Sabah ofise geldiğimde hemen hemen her gazeteye göz atarım. O kadar gazete arasıda sadece bir gazetenin gündeminde okudum Alexin haberini. 

Milliyet’in gündem haberlerini okurken ‘’3 yıla bir ömür sığdırdı! ‘’ başlığıyla dikkatimi cekti. 

Panpişlerden, şikelerden, Ayşe Özyılmazellerin evlilik haberlerinden, Bodrumdaki ünlülerin mayolu görüntülerinden, gece kacamak haberlerinden olsa gerek gündemlerinde yer kalmamıştı gazetelerin. 

İngiltere Alex’in hikayesi ibret alınması gereken bir hikayedir, gazetelerin manşetlerinde olmasada önemli bir köşesinde yer alması gereken bir haberdir. 

Yalnızca 3 yıl ömrünüzün kaldığını bilseniz ne yapardınız diye sormayacagım sizlere ama ertesi sabaha uyanıp uyanamayacağımızı kim bilebilir? 

Neyin kıymetini tam olarak biliyoruz elimizde iken. Peki yitirilince? Yitirdiklerimizi geri getirebilecek miyiz? Küçücük yaşamımızda bugünü yaşarken yarın ne olacak emin miyiz? 

İnsanların geleceği için hiç bir güvencesi yoktur ama gelecek için umutları vardır ve olmalıdır da umudunuzu asla kaybetmeyin 

Hayatı yarın olmayacakmış gibi yaşayın hiçbirşeyi ertelemeyin. 

Şu an elinizdekiyle, kendize düşenle mutlu olmasını öğrenin.Çünkü “yarın”ların senin için var olabileceğinin garantisi yok. 

Sevdiklerinize karşı affedici olun, ailenize zaman ayırın, günde bir defa bile olsa seslerini duyun çünkü yarın onları birdaha görme şansınız olmayabilir. 

Keyf aldıgınız birşeyler yapın, kendinize zaman ayırın. 

İnsanlara, sokaktaki hayvanlara yardım edin. 

Şükredin... 

Nefes aldıgınız için, sağlıklı bir hayat sürdüğünüz için, bir aileniz olduğu için şükredin. 

Sevdiklerinize onları nekadar cok sevdiğinizi söylemek için daha fazla beklemeyin. 

Sevginizi göstermek için hiçbirşeyi ertelemeyin, yarın çok geç olabilir. 

Her zaman büyük bir mutlulukla gülümseyin, gülümsemenin hiç bir maliyeti yoktur ama çok büyük getirileri vardır hep kazandırır. 

Vah, vah deyipte problemlerin içinde yuvarlanıp sıfır noktasına dönmektense, problemlerin çözümüne bakmalıyız. Çözülmüyorsa unutun. 

Dünde yaşadığınız iyi veya kötü anıları bugüne taşımayın.Şimdi! Yaşamaya bakın. Yarının hiçbir garantisi yoktur. 

Bizi yaratan bu kadar geniş bir dünyaya layık görmüşse, hayatı layıkıyla yaşayın. 

Her şeyin bir çaresi vardır, çaresizliğe başvurmak yerine çareler aramaya gayret edin. 

Hiçbirşeyi ertelemeyin. 

Çünkü hepimiz Alex gibi 3 yıl ömrümüzün kaldığını bilecek kadar şanslı olamaya biliriz. 

 

Sağlıkla, mutlulukla, umutla kalın... 

Bol tebessümlü günler... 

 
Toplam blog
: 58
: 3499
Kayıt tarihi
: 16.11.10
 
 

Mersin Üniversitesi Turizm Otelcilik Konaklama işletmeciliği mezunuyum. ..