31 Mart'ta, ikinci yüzyıla girerken, emperyalizmin bu darbeye katkısı!... / ''3000'e Doğru''

Batı ve de AB ile ilişkilerimiz bir türlü istediğimiz yola girmemekde direnirken, AB'nin güçlü ülkesi, vefalı dostumuz Almanya'nın başbakanı sayın Angela Merkel'de Türkiye'deydi... Almanyada Türk lisesi, vize mize sorunları arasında ve umulan patırdının dışında, pek de yeni bir şey üretmeden, misafirperverliğimizin en güzel örnekleriyle Türkiye'den gelip geçerken, bizler de tarihlerimize 31 Mart Vakası olarak geçen bir günü, yeni takvim ölçeğinde, yeniden anımsıyorduk!...

Yaşadığımız, bu meşum ve gene vahim günleri, anlayabilen için ışık tutan, şu ünlü 31 Mart süreci henüz başlamamışken, Almanya da, tam bir emperyal güç olabilmek için 1870 'li yıllarda siyasi ve ekonomik birliğini kurma etkinlikleri süreci de hızla ilerliyordu!...

Alman Emperyalizmi'nin ideologları da, Şark'ın, yükselmek ve ilerlemek isteyen Batı Uygarlığı'nın, henüz paylaşmadığı büyük bir toprak parçası olduğundan (!) ve ayrıca bu bölgenin sömürgecilik için çok münbit bir alan olduğundan söz ediyor ve eğer Almanya, Rus Kazakları bu bölgeyi ele geçirmeden, bu toprakları ele geçirebilirse, dünyanın henüz paylaşılamamış en güzel parçasına sahip olacaklarını ve bunun da, tüm Alman sınıf ve tabaklarına yarar sağlayacağını vurguluyorlardı!...

1808 -1858 yılları arasında, Britanya İmparatorluğu'nu İstanbul'da temsil eden, bir sefir vardı... Tanzimat sonrasında batı için büyük bir pazar olan Türkiye'de kurmuş olduğu siyasi saltanatla ''Sultanlar Sultanı '' diye anılan, İngiliz sefiri Lord Stratford Canning... O müthiş etkisiyle, sadaret makamına kabul ettirdiği (!) kanunlarla , Türkiye tarihinde bir şekilde yerini alan, değerli bir zat-ı muhterem!... Vezirlerin onu görünce, ceberrut bir okul müdüründen korkup saklanan öğrenciler durumuna düştükleri söylenirdi ki, o kişiden bir tek Mustafa Reşit Paşa'nın çekinmediği anlatılırdı..

Şu Tanzimat süreci bu ülke için, ne hazin ve trajik bir durumdu!...

Özetle, bir zaman sonra, siyasi dengelerde değişme yaşanmış; konfederasyonunu kuran Alman emperyalizmi'nin tam bir güç olarak ortaya çıkmasıyla, zaman içinde, İngiliz Sefiri Lord Sratford'dan boşalan koltuğu bu kez, gene benzer bir misyonla, Alman Sefiri Baron Marschall Von Bieberstein işgal etmişti!...

Alman Pancermen Topluluğu, ''Türkiye'nin Mirası Üzerinde Alman Hakları'' adıyla bir broşür yayınlıyor, Almanyanın Anadolu, Ermenistan, Filistin ve Mezopotamya'ya Alman göçmenleri göndererek, Türkiyenin koloni yapılmasından söz ediyordu!... Diğer Alman ideologlarından bazıları da, İngiliz'lerin Hindistan ve Uzak Asya'da uyguladığı modeli benimseyerek, bu günkü Anadolu, Ermenistan (!), Filistin, Suriye, Irak ve Kuzey Arabistan'da sömürgeleştirmeden söz ediyordu!... Kimileri de, sömürgeleştirmenin karşısında olup, kültürel sızma ve ekonomik sömürmeyle yetinilmesi düşüncesini taşıyorlardı!...

Alman sermayesi Türkiye'ye gelmiş, İngilizlerin ticaretteki payı yarı yarıya azalırken, Almanların bu ticaretteki payı üç kattan fazla artmıştı!...Deustche Bank, Rotschildler'in Osmanlı bankasına rakip olarak gelmiş, uzun kavgalar sonunda da, stratejik Berlin-Bağdat demiryolu işini Almanlar başlatmıştı!...

Alman Emperyalizmi'nin yükselişi, Britanya İmparatorluğu'nun Osmanlılar üzerinde uyguladığı stratejinin değişmesini de beraberinde getirmiş; Çarlık Rusyası'yla anlaşarak, bir an önce Osmanlı'nın tasfiyesi için, tetiğe basılmıştı!... İlk iş de, demokrasi adına, petrol bölgesindeki arazileri kendi mülküne geçiren Sultan II.Abdülhamid'in tasfiyesi olarak karşımıza karşımıza çıkacaktı!... İşte 31 Mart Vakası, böylesi bir provakasyonlu sürecin, dönüm noktalarından biridir!...

Artık, Osmanlı İmparatorluğu'nda, petrol ve toprak savaşları başlamıştı!...

(devam edecek, )

31.mart.2010 / Tarabya,