35 köylünün öldüğü olayda gözden kaçanlar?

Ülkemiz insanları, Şırnak – Uludere’de 28 Aralık 2011 Çarşamba gecesi, saat 21. 37 ile 22.24 arasında Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait, 4 tane F- 16 uçağı ile yapılan bombardıman sonucu, 35 köylünün ölmesi olayıyla yine sarsıldılar…

İlk alınan bilgilere göre; insansız hava araçları “Heronların” verdiği bilgiler doğrultusunda, sınırdan kalabalık bir gurup PKK’lı Türkiye’ye sızmak üzeredir. TSK hemen harekete geçer, sınır karakollarına ve Şırnak Valiliği’ne bilgi verilir. Hemen havalanan 4 adet F – 16 savaş uçağı, verilen koordinatlarda bu gurubu bulur ve bombalar. Sonra anlaşılır ki; bunlar PKK teröristleri değil, iki köyden 40 kişilik ve çoğu akraba olan kaçakçı köylülerdir. Ölenlerden 16 yaşında, 20 yaşında gençler ve hatta ‘Korucular’ da vardır.

Oranın köylülerinden alınan bilgilere göre; Kuzey Irak’tan kaçak mazot ve kaçak sigara getirip, köylerinde depoluyor, sonra bunlar esas mal sahiplerine teslim ediliyor, katır başına da sadece “50 TL” alıyorlarmış…

İşsizlik nedeniyle yaptıklarını söyledikleri bu yasal olmayan işler, kelle koltukta ve bu Kış şartlarında 50 TL’ye yapılacak işler midir?

Daha önce çıkan haberlerden; bazı mazot ve sigara kaçakçılarının, yakalanacaklarını anladıkları zaman, kaçak mallarını katırlarıyla birlikte yaktıklarını biliyoruz, bunların görüntüleri de arşivlerde mevcut…

İşin bir başka boyutu da şu: Bunların gidip – geldikleri güzergâhlara bakınca; yurt içinde neyse de, Irak içlerinde rahatça hareket eden PKK’lıların izni ve kontrolü olmadan, hatta bu işten nemalanmadan, onlardan haraç almadan bu kaçakçılık işini yapmaları mümkün müdür!?

Kimse kimseyi kandırmasın, kimse bizleri salak da zannetmesin, bu asla mümkün değildir!

Gelelim olayın duyurulmasına: Bombardıman sonrasında olay yerine ilk ulaşanların, ölenlerin yakınları olduğu anlaşılıyor. Çünkü cesetleri getirenler onlar…

Bütün haberleri tarıyoruz, kaçak mazot ve kaçak sigaraların kalanlarının nerede olduğuyla ilgili hiçbir açıklama yok. Galiba, onları da köylülerin sakladıkları anlaşılıyor? Ne de olsa ‘mal canın yongası’ değil mi?

Sık sık hükümet yetkilileri; “TSK bizim emrimizde hareket eder” diyorlardı ya? Bu bombalama emrini de hükümet vermiş olmalı? Ama sivillerin öldürüldüğü anlaşılınca, olaydan tam 18 saat sonra ve hükümette olmayan biri açıklama yapıyordu, iyi mi?

Hem de kim açıklıyordu bunu? Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkan Yardımcısı sayın Hüseyin Çelik yapıyordu. İyi de, bu bir hükümet sorunu ve sorumluluğu değil miydi? Bu hükümetin bir Başbakanı, bir Milli Savunma Bakanı veya bir İçişleri Bakanı yok mu? Niye onlar açıklamıyordu?

70 yıllık ‘Dersim Olayı’ için özür dilemeyi bilen sayın Başbakan, saatler önce olmuş ve tam 35 vatandaşın öldüğü bir olay hakkında niye hemen konuşmuyordu?

CHP’yi 70 yıl önceki bir olayla suçlayan Başbakan’a, CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün şöyle haykırıyordu: “AKP’nin ‘33 Kurşun’u da, 35 kişinin öldürüldüğü bu Uludere olayıdır!” diyordu. Haksız mıydı? Buna bizde de; “Etme, bulma dünyası” derler…

Ölen vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına da tahammül gücü diliyorum…

Bu olay enine - boyuna çok iyi araştırılmalıdır! Bu bir PKK veya o yörede cirit atan yabancı ajanların ayak oyunu da olabilir? Hata yapıldıysa da, burada 35 vatandaş hayatını kaybetmiştir, olay çok vahimdir ve bu hatayı yapanlar ortaya çıkarılıp, gereği derhal yapılmalıdır! Bir daha bunun tekrarı da asla yaşanmamalıdır!..

Tam yılbaşı öncesi yaşanan bu olay bütün keyfimizi, iştahımızı ve yeni yıl umutlarımızın tadını kaçırmıştır. Bu yüzden bu yıl mesaj yayınlamıyorum, kusura bakmayın!..

30 Aralık 2011/ Sakin KOŞAR.