Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Aralık '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

365. gün...

365. gün...
 

Noel baba iş başındadır....


Kendi halinde mütevazı insanların yaşadığı sessiz sakin bir kasaba...

Yılın son günü,

365. gün...

Dışarıda kar olanca hızıyla yağmaya devam ediyor...

Rüzgar... gecenin karanlığında korkunç ıslıklar çalarak tipi halinde yağan karı döndürüp döndürüp sağa, sola savuruyor.

Yollar kapanmış ulaşım yok, elektirikler kesilmiş... sokaklar, evler karanlığa gömülmüş, su boruları donmuş sular akmıyor... hastalar şehirdeki hastanelere kızaklarla ulaştırılmaya çalışılıyor.. bazı evlerin bacaları tütmüyor çünkü yakacak odunları kömürleri yok. İnsanlar sokağa dökülen kömürleri eleyerek yanmamış kömürleri tekrar torbalara doldurup evlerine taşıyor...

Tam bir felaket !

Kar beyaz bir zehir gibi kasabanın üzerine yağmaya devam ediyor.

İnsanlar yağan kara teslim bayrağını çekip evlerine kapanmışlar...

Ve...

Gece yarısı saat tam oniki..


Hikaye bu ya;

Tam o dakikalarda gökyüzünde muhteşem bir aydınlanma meydana geliyor ve kasabanın üzeri bu ışıkla aydınlanıyor.

Noel baba iş başında !
Ren geyiklerinin çektiği kızağıyla, başında o meşhur kırmızı kukuletası ve kırmızı cübbesiyle beraber ışıklar saçarak gökyüzünde geziniyor.

Bakıyor ki her taraf karanlık...
Aşağıda sadece evlerin küçük pencerelerinden belli belirsiz sızan solgun, silik sarı ışıklarını görüyor... şaşırıyor.. giren yeni yıla dair hiçbir belirti yok ! kendi kendine diyor ki;

- Hımm... bu gece yılbaşı! bu insanlar bunu bilmiyor mu? niçin tüm evlerin ışıkları kapalı? niçin hiçbir hareket yok? gökyüzünde büyük bir tur attıktan sonra...

Sonunda;

Penceresinden solgun sarı bir ışık sızan küçük bir evin önünde ren geyiklerinin çektiği kızağını durduruyor... arabasından aldığı içi oyuncak hediyelerle dolu heybeyi sırtlayıp aşağıya iniyor..

Kar olanca hızıyla yağmaya, rüzgar gecenin karanlığında tuhaf ıslıklar çalmaya devam ediyor...

- Bu küçük evde mutlaka küçük bir çocuk vardır !..

Soğuk ve küçük bir mum ile aydınlatılmış bir oda... ve yorganına sımsıkı sarılıp uyuyan küçük bir çocuk duydugu tıkırtıyla uyanıyor.

- Noel baba ! diyerek fırlıyor yatagından.. ve gözlerini şaşkınlıkla açıyor.

- Ho.. ho.. ho.. diyor, Noel baba büyük bir gururla göbeğini sıvazlayarak. Sonra sırtındaki içi hediye dolu torbanın ağzını açarak çocuğun önüne koyuyor ve büyük bir eda ile;

- Çocuk bugün yeni bir yıla girdin kutlu olsun... dile benden ne dilersen ! <ı>

Noel geleneklerine göre çocukları mutlu etmektir amacı.

Hikaye bu ya;

Küçük çocuğun yüzünü birden bir hüzün kaplıyor... Ve neredeyse ağlayacak hale geliyor.

- Annem, babam işsiz, yakacak odunumuz kömürümüz yok.. yiyecek yemeğimiz kalmadı, diyor çocuk Noel babaya.

Noel baba şaşkın !

Sanıyor ki çocuk onun heybesinden onca yolu aşarak getirdiği oyuncaklardan birini isteyecek. Oyuncak bir tren, oyuncak bir tabanca, bir araba, ya da bir top.. ya da başka bişi..

- Hımm... diyor, göbeğini tutarak...

- Hımmm.... diyor, sakalını kaşıyarak...********


Basit ve küçük bir hikaye...

Noel babanın gece yarısı gelmesi dışında hiç de zamana ters bir durum değil aslında. Noel baba ve çocuk böyle dramatik bir ortamda karşılaştıgı zaman gerçekten de diyalog bu şekilde mi gerçekleşir bilemiyorum. Çocuk yine çocukluğunu yaparak içinde bulunduğu ortamı unutup oyuncak torbasına mı saldırır büyük bir sevinçle, yoksa anlattığım şekilde mi gelişir olay onu da bilemiyorum...

Bu ekonomik krizden onlar da bizler kadar etkilenmişlerdir eminim.

İnsanlar bir bir işten çıkartılırken, dünyada açlık giderek artarken, geleceğe dair umutlar beklentiler sıfıra inmişken, insan ilişkileri yozlaşmışken, herkes birbirine şüphe ile bakar olmuşken, aşklar yıpranmışken, samimiyetler tükenmişken, insanlar birbirlerini kıyasıya öldürürken, olumlu, mutlu, hiçbir olay olmazken... yeni yıla girerken yeni yıla dair mutlu, umutlu cümleleler içeren bir yazı yazmak gelmedi nedense içimden.

Yaralar giderek büyüyor ve tedavisi uzun sürecek gibi. Her ne kadar psikolojik bir durum dense de içerisinde bulundugumuz krize... bu psikolojik (!) durum geçecek gibi de görünmüyor.


Yeni bir yıl.. yaşanan krize rağmen "özel bir gün" olması nedeniyle yapılan alışveriş çılgınlıkları... Değişen hiçbir şey yoktur. Aynı sıkıntılar... aynı dertler kaldığı yerden devam eder...

Çok mu acımasız oldum acaba? hayal kurmayı da severim aslında ama... her giren yeni yıl ile hiçbirşeyin değişmeyip insanlığın her geçen gün kötüye gittiğini görmek pek hayal kurdurmuyor insanlara.

Fakat;

Herşeye rağmen hayat yaşamaya değer...

-

 
Toplam blog
: 319
: 1390
Kayıt tarihi
: 29.10.06
 
 

"Ben; hiç yalnız kalmadım... Kalabalık bi ailede yere atılan yataklarda Yan yana, baş başa, el el..