4-6-0 ile Euro2016'ya - B planımız var mı?

Fatih Terim, bir önceki Çek maçında olduğu gibi oyunun çoğu bölümünü 4-6-0 dizilişi ve forvetsiz olarak takımı oynattı. Sonuçta başardı mı? Başardı. Dolayısıyla tartışacak bir şey yok dersek, hata yapmış olmaz mıyız? Elbette sevinelim, gülelim. Hele sadece TV'den izlemeyeceğimiz bir Avrupa Şampiyonası keyfini bize yaşatacakları için, malzemecisinden direktörüne kadar emeği geçen herkese teşekkürler. Tabi Letonya'yı deplasmanda yenen Kazakistan'a, Hollanda'yı yine deplasmanda yenen Çek Cumhuriyeti'ne de teşekkür etmeliyiz. Ama en büyük teşekkürü sahada canla başla mücadele eden oyuncularımıza sunarız. Sonrasında da şapkamızı önümüze koyup biz buraya nasıl geldik, şampiyonada nasıl oynamamız gerektiğini düşünmeliyiz.

Şimdi Euro2016'da grup kuraları çekilecek ve sonrasında finallere gitme yolunda gün saymaya başlayacağız.

Gelelim oyun planına;

Gol yemeden maçı bitirme düşüncesi ile son 3 maçtır (Hollanda(3), Çek Cumhuriyeti(2) ve İzlanda(1) maçlarında toplamda 6 gol atıp, hiç gol yemedik. Bu büyük başarıdır. Bu arada forvetsiz oyun planı biraz Barcelona stiline benzese de,  hızlı ve hareketli, gole dönük orta saha oyuncuları ile kısmen başarılı olduğu doğru. Bu oyun tarzının dezavantajı ise rakip takımların üzerimize çok yüklenmesine izin vermesi. Ara ara, gole dönük oyun düşüncesi ile bir forvet sokup (Cenk Tosun veya Umut Bulut) orta alandan birini çıkartıp 4-5-1'e döndüğü de oluyor. Takımın bu oyun tarzı ile gol yemeden attığı golleri görünce, bizim oyun tarzımıza uygun olduğunu, bu genç jenerasyonla kendi oyun stilimizi oluşturduğumuzu düşünebiliriz.  

Oyun içerisinde yapamadıklarımıza gelince; forvetsiz 4-6-0 ile dizilmişken, orta alandan hızlı ara toplar ile çıkarken, kanatlardan yapılması gereken bindirmeleri yapamadığımız bir gerçek. Hatta topu sağlı sollu hızlı kanat değişikleri de maç içerisinde yapamadık. Sol kanat bindirmelerini Çek Cumhuriyeti maçındaki gol dakikaları haricinde, hemen hemen hiç göremedik. Ortadan kısa ayağa paslar ve dikine gidişler haricinde tek kanat kullanarak ilerledik. Bunun neticesinde rakip savunmanın kolay kapanmasına fırsat verdik, oyunu açamadık. Forvetsiz oynadığımız dakikalarda, uzun toplarla çıkma şansımız da olmadı. Dolayısıyla oyun zenginliği sağlayamadık. 

Şimdi, Fatih Terim'in bozmadığı defans kurgusu (Kalede Volkan Babacan, Şener, Serdar Aziz, Hakan Balta, Caner) önünde kalabalık bir orta saha kurgusu ile Arda Turan'ın önderliğinde Euro2016 Fransa'ya gidiyoruz. O zamana kadar Burak Yılmaz gibi forvetlerimiz form tutsa olursa Cenk Tosun'u oynattığı gibi mi oynatacak, birlikte göreceğiz. Asıl sorun, eğer Arda Turan'a bir şey olursa, ne yapacağız? Veya rakipler Arda Turan'a özel önlem aldıklarında, adam adama oyunla Arda Turan'ı oyundan düşürmeye çalıştıklarında, "B Planımız" var mı?

Örneğin; Arda'nın liderlik görevini devralacak, Arda'nın asistlik vazifesini kim yapacak? Hakan Çalhanoğlu'nun bu göreve hazır olmadığı kesin? Gökhan Töre bu maçta gördüğü kırmızı kart ile büyük olasılıkla grup maçlarında cezalı olacak. Oğuzhan olabilir mi? Belki. Şuanki 11 içerisinde direkt olarak Arda'nın vazifesini şu alabilir diyemiyoruz. Acil olarak bir 10 numaranın daha milli takıma kanalize edilmesi, hazırlık maçları ile uygun olan arada takıma kazandırılması gerekiyor. İşte bu bize bir B Planı sağlayabilir. Ayrıca, kanat organizasyonlarını hiç olmazsa oyunun bazı bölümlerinde uygulayabilmemiz gerekiyor. Ki bunun avantajıyla rakip defansı şaşırtıp yine ortadan ilerleyebiliriz.. Uzun topları tutacak, sırtı kaleye dönük oynayabilecek, iyi bir Burak Yılmaz'a bu takımda her zaman yer var. Burak Yılmaz'ın olmadığı milli takımda ise, Cenk Tosun'un ağırlığını daha da hissetmemiz gerekiyor. Oyunun kimi zamanlarında belki 4-6-0 kabul edilebilir ama 4-5-1'bu takımın normal dizilişi olmalı. Çünkü bir  Forvet, en az 2 rakip defansı tehlikeli bölgenin dışında tutacak, takım savunmasını kolaylaştıracaktır. 

3 Avrupa şampiyonası sonrasında, Euro2016'yı "ah biz de olsaydık nasıl iş yapardık" demeden, seyrettirecek olan Milli Takım'a tekrar teşekkürler.