4 Elementin En Babası / Su

Eskiden, çok eskiden...Daha atom filan bulunmamış, insan oğlu dünyayı 4 elemente ayırmış. Hava, Ateş, Toprak ve Su (Tahta esprisi bekliyorsan derhal blogu terket - şaka şaka ben öyle gergin bir adam değilim)

Dünya demiş bunlardan oluşuyor. Çok temele inmezsek kıyıdan kıyıdan yüzersek de hala bunlardan oluşuyor :)

Hepsi ayrı kudretli hepsi temel taşı. Ama nedense SU bana daha bir farklı geliyor.
SU sanki dünyanın hakimiymiş, bunu da biliyormuş da yine de bize acıdığından ses etmiyormuş gibi bir hali var.
Olduğu her yere hayat vermiş, çiçek vermiş, yemek vermiş... olmadığı yeri sürüm sürüm süründürmüş. İlk fırsatında oralara bile elini uzatmış yağmur olmuş yağmış ama doyurmamış.

İnsan bedenine hayat vermiş, yaşamasını sağlamış en zor koşulda bile, ama bir gün bile kapris yapmamış. Son ana kadar insanla kalmış.

İstese kıtaları yıkıp geçecek kadar büyük ve güçlü. Ama o yine de kıtaların kıyılarının başını okşamakla vakit geçiriyor. Kıtalar ona ihanet de etse sadece"yapma yavrum yapma çocuğum"diyor, geçiyor.

İnsanoğlu kendi gezegenine olan katkısını bildiğinden başka gezegende bile arıyor ki orada da ona sığınsın. O derece büyük :)

Halbuki öfkesi çok şiddetli, yıkıcı, ölümlü, ölümcül... Buna rağmen çok az sinirlenmiş. Ama sinirlendiğinde yıkmış geçmiş. Kıtaları devirmiş, binaları sökmüş, hatta tüm insanlığı yutmuş.

SU, babacan adam, adil hakem, iyi bir dost, iyi komşu, güzel ve sadık sevgili kadar tatlı. Öfkesi ile karşılaşmadıktan sonra sevgisinden sonsuz faydalanabiliyorsun.

Sevgili SU, bizi terketme. Biz de senin değerini bilelim. Öpüşüp barışalım.

İşte böyleyken böyle dostum.

Umarım uzatıp sıkmamışımdır seni :)

B (Blogger'ın Beee'si)