Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mayıs '16

 
Kategori
Futbol
 

4 Nisan’ın failleri nerede mi?

4 Nisan’ın failleri nerede mi?
 

Fenerbahçe Spor Kulübü, 4 Nisan saldırısının yıldönümünde sordu:

1) Takım otobüsümüze kurşun sıkan ya da sıkanlar kimler?
2) 365 gün geçmesine rağmen neden failler hala bulunamadı?
3) Faillerin arkasında kimler var?
4) Geçen 365 günün ardından, yapılan tüm başvurulara rağmen, faili ve kurgusu meçhul kalan bu olayla ilgili neden kamuoyunu tatmin edici bir cevap alınamıyor?


Sorular, yanıtlayacaklar aldırmayınca, havada kalıyor.

O zaman?

Kendin sor, kendin yanıtla... Bu, bir çözüm getirmese de, buna “analiz” diyenler olur. "Analiz", kiminin aklına yatar, alkış alır; kiminin aklına yatmaz, “atmasyon” olur.

Gel gör ki, 4 Nisan’da Fenerbahçeli futbolcuları ve teknik heyeti taşıyan otobüse, Trabzon-Rize yolunda yapılan silahlı saldırıyı kafasına göre yorumlayanların sözleri gerçek açıklama/  "analiz” sayılır!. Öylesine sayılır ki, saldırıyı kınayan, faillerin bulunması için saldırının üstüne gidenler de, “kafayı yemiş”lerden...

İlk bilgilendirmeyi Vali Bey yapmıştı:

“Otobüse taş atıldı, şoförü taşla yaralandı.”

(Vali Bey, saldırıyı “taş”a bağlamasını, Emniyet Müdürü’nden, Jandarma Komutanı’ndan aldığı bilgiye dayandırıyor/du. Çünkü onlar yerde, otobüsün yanında “taş” görmüşler.

Mahmut Uslu, 3 gün sonra, basın toplantısında Vali’den söz ediyor:

“Olay üzerinden bir, bir buçuk saat geçmiş, havaalanında Vali, hâlâ ‘taş’ diyor.)

Olayı önemsiz göstermeye çalışan “resmi ağız"a, bir başka “resmi ağız”, Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Başhekimi ders verdi:

“.... bir ateşli silah yaralaması...”

*****

Ya "gerçek analiz”den sayılanlar?

İşte, ibretlik bir örnek:

“Karadeniz’de bütün düğünler tüfekli, tabancalı hatta kaleşli olur. (...) Bir tatil gecesi (...) öyle bir düğünden dönen kafayı bulmuş birisi rastgele ateş ederken o otobüse de çarpmış olabilir.

Acaba  “rastgele ateş eden”ler mi “kafayı bulmuş”, yoksa böyle bir yaklaşımla “saldırı”yı hafife alan mı?

O “kafa”dan çıkan, “haber” oldu çıktı; “kör satıcının kör alıcısı olur” misali, iyi de alıcı buldu!.

*****

Çarpıtmalar, göndermeler, imalı sözler/ davranışlar, duymazlıktan/ görmezlikten gelmeler...

Gizli gizli sevinmeler...

Sorular karşısında eveleyip gevelemeler...

Saldırıyı, “Türk futboluna yapılmış” genellemesi yaparak, hafife almalar...

Susmayı, en etkili önlemden/ tepkiden saymalar...

Futbola yön verdiğini sananların, çok sevdikleri bir deyişle söylersek, “paydaşları”nı “paylayan”lar karşısında susmaları, bulunmaları yerde ne kadar gereksiz olduklarını göstermek değil midir?

“... yapılan tüm başvurulara rağmen, faili ve kurgusu meçhul kalan bu olayla ilgili (...) kamuoyunu tatmin edici bir cevap”la bilgilendirmemek, aydınlatmamak niye?

Havada kalan sorular!.

*****

Sona doğru...

Başlığa bakan, “işte, burada, orada...” gibi somut bir yanıt bekliyor olmalı. Çünkü soru cümlesinin anlamı onu gerektiriyor. O bakımdan, beklenti içinde olan/ların “Hani biliyordun, ne oldu?” dediklerini duyar gibiyim.

Yanıt yerine sayılacak iki cümle:

Bakan, görünenin görünmeyen yüzünü göremiyorsa; gören de o yüzü gizliyorsa, sorun bakandadır.

Gürünenin görünmeyen yüzünü ve o yüzün yansımalarını gören için bir sorun yoktur.

Son söz:

Fenerbahçe’nin 4 sorusu, benzer “silah”, bir başka nedenle birilerine çevrilince, ancak o zaman yanıt bulur; çünkü ucu kendine dokununca kendine gelme, “doğa yasası” oldu artık!.

 

https://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com

 

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..