40.000 İthal İngilizce Öğretmeni !!!

Ülkemizde çok yaygın bir uygulama süregelmektedir, bunu biliyoruz. "Ayranı yok içmeye at ile gider ....... maya" oldukca bilinen uygulamadır. Ekmeği yoktur, pahalı marka sigarası mutlaka vardır, ekmeği yoktur ama çok şık giyisileri vardır, bu örnekler çoğalarak devam eder... 

İthal İngilizce öğretmenlerine, buradaki öğretmenlere verilen maaşın en az iki katını ödemek, öz kültürümüzü el birliği ile yok ederek, birlik, bütünlük ve kardeşliği bölerek, bazılarının hedeflerine hızla yaklaşmalarına yardımcı olmak değildir de nedir? 

Değerli yöneticiler, Mustafa Kemal Atatürk'ün kemiklerini sızlatmaya, akıtılan şehit kanlarıyla edinilen Türkiye Cumhuriyeti, ana dili Türkçe, kültür ve gelenekleri ile dost canlısı, cömert, misafirpever insanları olan ülkemizi korumaz,  

insanlar kendi kültürlerinden uzaklaştıkca, özlerinden de uzaklaşırlar. Çanakkalede dökülen kanlar, vatan için aktı, bir ülkenin dilini bozmak, işgal etmek ile aynı şeydir. Dil öğremnek gereklidir ama ithal öğretmelere hiç gerek yoktur ... 

Böyle özüne ihanet eden kararlar alınırsa, bu uygulamaları yapanlar tarihin kara sayfalarında ebedi yerlerini alacaklardır. 

Ben İngiltere Oxford kentinde; o zaman Oxford Polytechnic, sonradan Brookes University olan yüksek okulda öğrenim gördüm, İngilizce öğretmenliği görevimi sürdürürken, İngilizce Uluslararası bir dildir, bilgisayar dilidir, Uluslararası Ticaret dilidir, ama biz bu dili öğrenirken, kendi kültürümüzü koruyarak, kendi dilimizi daha da zenginleştirerek öğrenmemiz gerektiğini vurgulayarak dersler veririm. Beş yıl İngiltere'de yaşadım, zorunlu hizmetimi doğu'da Van'da yaptım, dört yıl 1994- 1998 yılları arasında Van Atatürk Lisesinde. Geçici olarak bir dershanede görev yaparken iki İngiliz de aynı dershanede çalışıyor, benim aldığım ücretin on katını alıyorlardı !!! 

Halbuki yabancı dil öğreten bir öğretmen, öğrencilerine iki kültür arasındaki farkı çok daha iyi verebilir, ana dili öğrettiği dili konuşan kişiler de çok önemlidir ama bu kişiler, ülkemize davet edilir, seminer verirler, kısa süreli workshop-atölye çalışmaları- yapar giderler. Burada maaşlı olarak MEB'lığınca atanamazlar, en azından bunca kadrosuz, sözleşmeli öğretmeni olan bir kurum herşeyden önce kendi öğretmenine sahip çıkmalıdır. 

Zülfü Livaneli Unesco Başkanlığına aday gösteriliyor, yetkililer Mısır'lı birini desteklemeyi tercih ediyorlar. 

Biz kendi ülkemizde yabancı olacak, dışlanacaksak, liderlerimize, yetkililere güvenimiz sarsılmaz mı? 

Kendi insanına sahip çıkmayan bir yönetim, yabancılardan mı sadakat ve güven bekleyecek? 

Dilerim böyle bir şey gerçekleşmez, ama eğer böyle bir uygulama yapılırsa, tek bir sözüm var; 

Yazıklar olsun !!!