Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Nisan '12

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

40 yaşın'dan sonra. Ya hayallerimiz daralacak yada yola devam

40 yaşın'dan sonra. Ya hayallerimiz daralacak yada yola devam
 

Neden 40'tan sonra ya hayat başlar yada biter


Genellikle yaşlanmanın ve hayatın getirdiği fırsatların daralması insanda beklentilerin kıtlaşmasına yol açmakta. Bu daralma insanın stresini daha çok arttırmakta ve statükoya genelde teslim olmakta gençliğinde düşündüğü ve inandığı çoğu değeri taşlayabilmektedir. 40 Yaşını devirdikten sonra insan kendisi için bir çok şeyi bu yüzden gözden geçiriyor.

İnsan bu andan itibaren yaşadığı stresi ve mutsuzluğun acısını "hayatta birşeyler kaçırıyorum" düşüncesiyle ve zaten kapitalizmin eskiyi getir yeniyi götür prensibince yıllarca bir yastığa baş koyduğu eşini boşayabiliyor. Ya da evliyken eşini aldatabiliyor.

Bu yüzden 40'ından sonra azanı teneşir paklar da diyorlar. 

Ben kendi kendime şunu sordum. İnsan neden gençken ideallerin ve hayallerin peşinden giderken 40 tan sonra değiştiremediği realiteye boyun eğerek kazanımlarını korumak adına gençkken edindiği ideallere, paylaşıma ihanet ediyor?

İnsanın hayallerinin daralması, değiştiremediği realiteye boyun eğdirirken insan tüm devrimci özelliklerinden sıyrılıyor. İşte bu yüzden insan 40 lı yaşlarda bu söylediklerimi yapmakta. yaklaşık bunu 50 yaşına kadar yada 60 yaşına kadar devam ettirmekte. Sonrasında erkekler 60 yaşlarda genelde ölüm gerçeğine iyice yaklaşınca ideolojisi ne olursa olsun önce namaza başlıyor, sonra haccın yolunu tutuyor ve ilmihali aşamayan islami bilgisiyle Kuran'ı, Siyer'i ve Esmaül Hüsnayı yutan gençleri beğenmiyor onlara dudak büküyor.

Allah n'apsın senin posanı? Tüm gençliğini ihanet ettiğin devrime adıyorum diye kendini kandır, her haltı ye, sonrada gençleri beğenme. Ne şimdi bu ?

O yüzden Kabe'nin en yaşlı hacılarını Türkler oluşturmakta. Sadece gerçekten bilinçli olanlar genç.

Diğer yandan hayallerin daralmasıyla hayattan elini ayağını çeken 40 yaş sonrası insanlar kabuğuna çekilmekte. Gerçekten devrimci düşüncelere sahip bu insanlar kendileri ideallerine inansalarda toplumdan umutlarını kestiklerinden dolayı artık umutsuzca kahvehanenin, yada torunun yanına kendini atabilmektedir. Gençliklerinde beraber yürüdükleri arkadaşlarının ideallerini kapitalizme satarak tüm öğrendikleri devrimci birikimleri şimdi kendileri işçi sömürüsü ve kıyımı yaparak sistemin köpekliğini yapmalarına içerleyerek kendilerini içkiye ve unutmaya ve boş vermişliğe atanlarıda görürüz toplumda.

H. Muhammed, 40 yaşına gelmeden önce toplumun en güvenilir, emanetleri sahibine veren, sözün doğrusunu söyleyen ve adaletine güvenilen PASİF Devrimci İYİ idi. Neyi nasıl yapacağını bilmiyor, kendisine gelmesini beklediği vahiyle mağara'da buluşmaya gidiyordu. Zira Rahip BAHİRA daha çocukken gördüğü emarelerden onun toplumun devrimci Peygamberi olacağını amcasına söylemiş o da bunu biliyordu.

Hira denilen anlamı ARAYIŞ olan mağarada vahyi arıyordu. Sonunda bu vahiy, hayallerin daraldığı, umutların azaldığı ama olgun ama bilgeliğin başlangıcı bir yaşta onu buldu.

Aslında 40 yaşında Peygamber olmasının en önemli hikmeti işte buydu. Kendisinden sonra davasını satan gençken İslam düşüncesine bağlı olup sonradan örtüsüne bürünenler için bir örnekti o.

Öyle bir 23 sene yaşadı ki 63 yaşına kadar, bir gençten beklenmesi gereken aktif iyi olma ve enerjik olma elzemlerini o gösterdi.

Kızı Fatma onun bu (YAŞ-Jenerasyon) konusunda  karşıt diğer örneğidir. Kuranla doğan Hz. Fatma, Kuransız bir yıl dahi yaşamamış ve 23 yaşında Kuran'ın inmesi bittikten yaklaşık 5-6 ay sonra o da hayata gözlerini yumarak çocuk ve genç devrimci nasıl olur göstermiştir. Onun en büyük örnekliği aslında kendi yaş gurubundan olan jenerasyonadır. Peygambere aşırı odaklanan ve sahabinin yaşamını bilmeyen ve kendine genç müslüman devrimci sanan kızlar onun çeyizinin bir kadife örtü, bir yastık, bir taş el değişmeni olduğunu ya bilmez yada görmezden gelir. En parlak moda başörtülerini giyen, ayakkabı beğenmeyen ağzında kapitalimin sembolü sakız, hamburger ve kolayla, seven eşine tektaşı dayatan bir sahte müslüman gençlik var, hiç bir şeyi değiştiremeyecek olan ve sadece çıkarlkarı yerine gelsin diye belli gecelerde zikir ve ibadet peşinde koşan tipler.

Hayata ve insanlığa bir şey verilmeden hayattan ve Allah'tan birşey isteme yüzsüzü tipler.

İşte buda 30 yaş altı sorunu.

Neyse dönelim 40 yaş üstüne asıl konumuza.

40 yaş ikinci bahardır ve o zamana kadar boş yaşamamış olabilen insan o yaştan sonrada yapılacak çok şey olduğunu görerek inandığı değer ve ideolojilerden ödün vermeden yaşaması için örnektir 40 yaş üstü Peygamberler. Bunun en uç örneği yaşlı İbrahim ve onun çok yaşlı olmasına rağmen verdiği aktif inanç mücadelesi ve örnekliklerdir. Bu peygamber hayatalrı sayısız hikmleri içinde barındırırda bu ümmet okyup okuyup bunları anlamadan birbirinin suratına üfler ya, Yazıklar olsun.

Ondan sonrada ortalık sahte şeyh ve kandırılmış müritlerin enkazından gönül kırıklıklarından geçilmiyor.

Gerçkten mürşit arayana Kuran'ın kendisi ve Hz. Muhammed'in örnek hayatı yeter. Veda hutbesinde Mürşite gerek yok size Kuran'ı miras bırakıyorum diye okunması gereken mesaj da çoktan unutuldu. 

Her bireyi örnek sünneti takip edilerek Hz. Muhammed gibi bir ahlaka sahip olması gereken ve islamın hedefi buyken, Peygambere aşırı övgülerle örneklikten çıkarttığının farkına varamayan ve kendilerine yüklenen sorumlulukları anlamadıkları arapça cümlelerle okuyarak kurtulmaya çalışan bir topluluk nasıl düzelsin ki? Düzelemiyorda. Çünkü Kızına bile şefaat edemeyeceğini söyleyen bir peygamberden geleneksel yalan hadislerle oluşturulan şefaat beklentisi islam ve amel sorumluluk duygusunu azaltmış hatta neredeyse sıfırlamıştır.

Bizdeki geleneksel dokudaki  durum, Kuran'da Yahudiler için söylenen "ateş bize birkaç gün dokunacak ondan sonra cennet bizim" mentalitesiyle aynıdır. Kuran'da Yahudi ve Hristiyanlara yapılan eleştiriler onlara değil aynı zamanda paraya Allah gibi tapmaya başlayacağı Bakara'dan belli olan, peygamberlerini aşırı övgüyle örneklikten Al-i İmran uyarısına rağmen çıkaracağı belli olan islam toplumlarına yapılmıştır.

40 yaşında beklentilerini ve hayallarinin olmayışını yaşamış her insan, örtüsünden kalkınıp silkinmeli ve tekrar toplumun düzelmesi için önce kendinden başlayarak çaba göstermelidir. Bu yolda düşebilir, ayağı kayabilir ama bütün buynlar insanı istikametten (hedefe) odaklanmaktan alı koymamalıdır.

40 yaş yeniden diriliş olmalıdır. 

Ya 40'ından sonra gerçekleştiremediğimiz hayallere kadeh kaldırıp yoksulsak şaraba sığınacağız. Zenginsek gününü sokağa itilmiş kendini satmak zorunda kalan 40 sonrasına yenilmiş adamların kızlarıyla otel odalarında ve azgın teke sendromuyla gün edeceğiz ve sonu çabuk gelecek zamanın hızla geçtiği zevklere kendimiz bırakacağız.

Yada vicdanımızın sesini dinleyerek ayağa kalkıp, silkinip tekrar 40-50-63 yaşımıza bakmadan Hz. Muhammed gibi, Che gibi, Tolstoy, Goethe, Viktor Hugo gibi toplumsal değişim projesinde AKTİF İYİ olacağız. 

Seçim bizim, seçtiklerimiz se kaderimizi oluşturur.

Tıpkı Hz. Muhammed'e gelen bir Müşriğin "Bu elma benim kaderim mi?" sorusuna, "Kaderin!" dese elmayı atacağını tahmin eden Peygamberin "Yersen kaderin olur!" demesi gibi.

Lütfen beğendiyseniz bu yazıyı paylaşınız...

Sevgiyle, adaletle, ahlakla ve bilgelikle kalın...

Ayhan Özcimbit

 
Toplam blog
: 722
: 3755
Kayıt tarihi
: 23.01.09
 
 

A.Ü İktisat Fakültesi mezunuyum, daha önce Kazakistan ve Hollanda'da eğitmenlik ve tercümanlık iş..