Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Haziran '10

 
Kategori
Siyaset
 

400 Dükkân, 3 müşteri

400 Dükkân, 3 müşteri
 

8 Haziran 2010 Salı günü öğleden sonra İzmir-Otokent'te sadece 3 müşteri gördük.


Eğer ülkenin asıl gündemi konuşulacak, manşetlere çıkacak olsa bu iktidarın hali duman. Aradan geçen 9 günün sonunda gördük ve anladık ve dahi Hoca Efendi bile vurguladı ki, geminin gidişi yanlış, hatta hukuksuz… Ardından yapılan bağırıp çağırmalar ise tamamıyla iç politikaya yönelik, halkın zihnini bulandırma, düşen oyları artırma çabaları…

Biz elbette dünyadaki bütün mazlum insanlara yardım edilmesini, imdat ulaştırılması yürekten istiyor ve destekliyoruz.

Lâkin herkesten ve her şeyden önce ülkenin içinde yüzlerce “Gazze” var… Bu ülkede, halen, ilköğretim seviyesinde okula gidemeyen 400 bin çocuk var.
Bu İHH’lar, yufka yürekli yardımseverler niçin onlara da bir yardım konvoyu hazırlamazlar?

Bu ülkede, yani Türkiye’de 1 milyon çocuk her gece yatağa aç giriyor.
Söz konusu kuruluşlar neden “Türk vatandaşı aç çocuklar”a da bir yardım konvoyu düzenlemezler?

Okula giden çocukların 3’te 1’i yeterli beslenemiyor. Bu çocukların hiç mi yardıma ihtiyacı yok?

Üniversite öğrencilerinin büyük bir bölümüne ailelerinden yeterli para gelmemekte, devletin borç olarak verdiği öğrenim ve harç kredisi eğitim masraflarına yetmemektedir. Okul bitip de “öğrenim kredisi” geri ödeme zamanı geldiğinde krediler ödenememekte, devlet ise bu kredi borçlarına yıllık %35 faiz uygulamaktadır.

Bu çok insanî ve İslâmî yardım kuruluşları, ailelerinden uzakta “ilim tahsil eden” bu çocukların dertlerine çare olmak için, harekete geçmeyi hiç düşündü mü, acaba? İşte biz hatırlatıyoruz… Yapın bir dev kampanya… Kaldırın ayağa ülkedeki ve dünyadaki zenginleri… Bu çocuklara dişe dokunur bir burs verilmesini sağlayın!

Hayır, bunları asla yapmazsınız. Yapmazsınız çünkü o vakit ülkedeki sefalet gün yüzüne çıkmış olur. Çünkü AKP iktidarının 8 senelik iktidarında bu konularda hiçbir şey yapmadığı gündeme gelir. Gazze yerine Türkiye’deki yoksulluk konuşulur, tartışılır. İktidar zor durumda kalır.

Yaptığınız ne, biliyor musunuz?

Halkın gözlerini, vicdanını ülkenin gerçek sorunlarından, etki alanımızın dışındaki bir yerlere çevirmek.
.. Nitekim çevirdiniz. Aferin size, gayet başarılısınız.

* * *

Elbette memleketin meselesi sadece yukarıdakilerle sınırlı değil… Memleketin iktisadî vaziyeti bitik… Esnaf can çekişiyor.

Salı günü dayıoğullarımla, İzmir’deki 2’nci el arabaların satış merkezi olan “Otokent”e gittik.

Orada, bütün öğleden sonra gezdik, münasip bir şey bulursak almak kararıyla araçları inceledik.

Sitede 400 oto-galerisi varmış
… Vitrindeki araçlar genellikle yeni ve iyi durumda… Çoğu 2007–2008 model… 2005 modelin altında araç yok gibi. 2009, hatta 2010 model arabalar gördük.

Allah Allah…

Yeni aldığınız bir arabayı neden satışa çıkarırsınız ki?

Anladığımız şu:
Araba üreticileri; kampanyalarla, banka kredileriyle “sıfır” araç satışını “cazip” hale getiriyor… Vatandaş da öderim zannedip, bir hevesle acenteye koşuyor. Fakat evdeki hesap çarşıya uymuyor. Yeni arabayla şöyle bir gezme zevkini yaşayamadan satmak zorunda kalıyorsunuz.

Yani, kredili satışlarla ekonominin canlandığı iddiası korkunç bir aldatmaca… Sandıklı’da, Anamur’da, İzmir’de ve Türkiye’nin her yerinde “yeddiemin park yerleri” ipotekli araçlarla dolu ve bu park yerlerinin sınırları gittikçe genişliyor.

“Otokent”te başka bir şey daha gördük. Daha doğrusu, buna “görmedik” demek lâzım. Nedir görmediğimiz? Müşteri!

Evet, 400 dükkânlı sitede, bütün öğleden sonra boyunca gördüğümüz müşteri sayısı, bizim dışımızda 2 kişiydi. Onlardan birinin de araç almadan çıktığını gördük. Araba almak bize de nasip olmadı. Sonuncuyu bilemiyoruz.
İşte “Otokent” esnafının durumu bu… Türkiye ekonomisinin özeti, sanki!

 
Toplam blog
: 1412
: 1241
Kayıt tarihi
: 04.06.10
 
 

Ücret karşılığı hiçbir yerde çalışmıyorum. Sandıklı'da doğdum. Kuleli Askerî Lisesi, Kara Harp Okul..