Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Nisan '12

 
Kategori
Dostluk
 

444 0 şefkat ...

İçinde bulunduğum ruh halini çok güzel özetleyecek küçük bir anekdot paylaşmak istedim bugün sizlerle.. Oldum olası alerjik bir bünyem vardır. Çocukken gıda, büyüdükçe, toz, çiçek, böcek derken son yıllarda bir de telefon alerjim çıktı ortaya. Yanlış anlamayın, telefonu da, konuşmayı da, telefonumdan facebook-twitter hesaplarıma bakmayı da çok seviyorum, çok da eğleniyorum bu sayede. Ancak!!! ekranda 444 .. ile başlayan bir numara görünce bana bir haller oluyor. Geriliyorum, kasılıyorum yani inanamazsınız sinirleniyorum bile... Bazen yok sayıyorum,  yere ve duruma göre, bazen de en gıcık sesimle açıyorum. Özellikle ödeme gecikmesi ile ilgili konuşmalardan ise  hiç haz etmiyorum.. Biliyorum o arayanların hiç suçu yok ama bazen seslerine, sanki bankanın ya da kurumun sahibi onlarmış gibi bir hava veriyorlar ya işte o zaman çıldırıyorum... Hele bir de; "gecikme nedeninizi öğrenebilir miyim?" sorusu beni inanılmaz gıcık ediyor. Şöyle demek istiyorum daha ziyade; "duydum ki bankanız / kurumunuz  ağır bir kriz döneminde, battı batacak, geç ödüyorum ki, benden kazandığınız faizlerle hiç değilse siz maaşınızı alabilin!! " Ama diyemiyorum, sabırla geçiştiriyorum o günkü ruh halime göre.

 

Geçen gün de yine işyerimde masamda oturuken çaldı telefonum. Başım da biraz kalabalık, baktım 444.... bilmem ne bilmem ne... daha fazla çalmasın diye açtım. Ama elimde olmadan hafif agresifleştim yine. Gergin bir sesle, "Alo" dedim.  Arayan kızcağız bıdı bıdı bıdı bir şeyler söyledi, hiç birini anlamadım, sadece 6 aydır gibi bir şey duydum.. Dikkatimi çekti, "pardon nedir 6 aydır olan" dedim, Meğerse o canım, tatlı, güzel sesli  kız;  Acıbadem Hastahanesinden arıyormuş ve "6 aydır rutin kontrollerinize gelmemişsiniz, size bir randevu ayarlamamı istemisiniz?" diye soruyormuş. Bendeki heyecanı, mutluluğu görmeliydiniz. Düşünsenize biri beni arıyor, hiç bir şey istemiyor, didiklemiyor, üstelik sağlığımdan endişe duyuyor:) Aman allahım bu ne büyük mutlulıuk... Yanımda olsa, neredeyse sarılıp, öpecektim kızcağızı... "Tabi dedim, çoook teşekkür ederim, ayarlayın hemen bu  haftasonuna", "elbette dedi, ayrıca yaşınız gereği,  doktorunuz momografi ve ultrason da isteyebilir, isterseniz o randevuyu da kapatalım hemen arkasına"  "Yaşım Gereği mi!!! Nasıl Yani?? " İnanın ona bile kızmadım. Gerçekten!  Yok artık dedim kendi kendime, beni böyle düşünen birileri de var demek ki? "O da olur" dedim, binlerce kez teşekkür ettim. Bu abartılı sevincim, kızı nasıl etkiledi bilemiyorum ama birbirimize iyilikler dileyerek kapattık telefonu..


Benim şefkate mi  ihtiyacım var acaba? Neee?  çok mu belli oluyor??  Haklısınız galiba, yoksa neden, telefonun ucundaki, hiç tanımadığım birinin, sağlığımla ilgilenmesi beni bu kadar mutlu etsin ki? Bir kaç arkadaşıma anlattım, "para için" dedi hainler... Ne alakası var halbuki:( Beni düşünüyor ve beni merak ediyorlar sadece, biliyorum ben!

 
Çok "desperate" gördüm kendimi... "Umutsuz" kadın filmleri için iyi bir örneğim herhalde...Çok uzun zamandır, birileri beni arayıp sadece "nasılsın" ya da "seni merak ediyorum" dememiş, düşündüm de..Hiç kuşkusuz ben de dememişimdir.. Nankörlük edemem, elbette çoktur arayanım soranım, eksik olmasınlar ama demek ki, şefkat açığım biraz fazla son günlerde:( Hayat çok acı, bir çok koşturmanın içinde kaybolup gidiyor ve birbirimize işimiz düşmedikçe, bir vesile olmadıkça ya da gerekçedikçe içtenlikle bir  "nasılsın?" bile  diyemiyoruz. Ya vaktimiz yok, ya işimiz çok, ya  da gerek yok... Aslında, birilerinin bizi hiç karşılıksız düşünmesine ne kadar ihtiyacımız var öyle değil mi? 


Sevgiyle kalın, arayanınız, soranınız bol olsun..

 
 
Toplam blog
: 15
: 521
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

Kendimi bildim bileli yazmayı çok sevdim ben. Duygularımı en iyi ifade ediş şeklinin yazmak olduğ..