Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Nisan '09

 
Kategori
Edebiyat
 

45.Kütüphane Haftası'nda Yerkesik'ten Mektup

45.Kütüphane Haftası'nda Yerkesik'ten Mektup
 

Kütüphane Haftası'nda öğrencinin evine ziyaret


İzlenimler Gizemli Bir Söyleşi, Nabide Kılınç

45.KÜTÜPHANE HAFTASI’NDA "YERKESİK KÜTÜPHANESİ'NDEN MEKTUP "...

Kütüphane beni hep çok heyecanlandırmıştır. Ve çalışmalarım. İşlere başlarken, kütüphane benden iki şey istemişti “ sevgi ve sabır.” Biliyor musunuz? Bu kütüphane benden çok çaba istedi. Buradaki koşullar benden çok şey istedi. İşlenecek çok şey gerekliydi, ben de bunları dantel, bir nakış gibi işledim. Tabii ki bunlar anlatıldığı gibi kolay işlenmiyor, kolay çıkmıyordu.

Bu yörede, kütüphane çok önemli hale gelmeye başladı. Ve şunu biliyorum ki, bugün buradan nereye gitsek bu denli sabır ve sevgiyle, çok yönlü işlenebilen, ortaya” varlığım ve ruhum budur” diyen bir kütüphane herhalde az bulunur.

O nedenle, yöredeki varlığını sürdürmeye ve geleceğe yelken açmaya, her an yol almaya içindeki kıvılcımlarıyla uçuşan, gökkuşağının renklerine karışan bir kütüphane var oldu. Bu kütüphane hep amaçları, programları, projeleri, hedefleri doğrultusunda yürümüştür. Ancak böylesine bir sahiplenmeyle, yöremdeki bu kültürel kurum, geleceğe doğru kökleşip yol alıp gidecekti. Yörenin bir zenginliği ve şansı, varlığıdır artık.

Evet bu yörenin bir şansıdır. Keşke şanslarımız değerlendirilebilse. Ki, bu değerlendirme ancak kütüphanenin ruhu ve programları anlaşıldığı zaman yapılabilir. Bunu hem yöresel , hem kültürel, hem de sadece benim değil, yöreyi temsil eden ve yerel yönetimle ortaklaşa açılan bir koşulda gerekli olan çağdaş ve dinamik bir yönetim anlayışının da görevi haline gelmelidir, diye düşünmekteyim.

Bu kadar kendisini önemle ortaya koyan dantel gibi işlenen bir varlığı ve projelerini görmezlikten gelmenin ve terketmenin tarihi bir şanssızlık olduğunu da düşünmekteyim.. Her şeyden önce tarih affetmeyecektir .

Görmezlikten gelmenin yaşanacağı tüm zorlukları zaten, yaşıyoruz. Her düşüncemizi, her çalışmamızı bu yaşanan zorluklardan çıkartmaktayız. O nedenle, tarih ve zaman bir gün, tanık olacaktır. Ben bu kütüphanenin yelken açtığı coğrafyada yeşermesi, dallanması, budaklanması, kökleşmesi kocaman bir çınar gibi Yerkesik’ e, çocuklarına, düşecek, yağacak yıldız gibi ışıması için çok üstün yüksek bir performansla çaba gösterdim. Öyle de oldu hep Yerkesik’ in üzerine yıldız yıldız yağdı.

Geçen gün Devrim Gazetesi’ nin haberlerinde Akyaka Oktay Akbal Kütüphanesi açıldı denmekteydi, okudum, sevindim, orası bir turizm beldesi, dünyanın incisi. Ben o haberi okurken, döndüm kendi beldeme, taşrada bir yer. Kırsal kesimde, uçta bir belde, yörem. Biliyor musunuz, benim beldeme de böyle yıldız yıldız yağmış bu program, ” Şair Yerkesik doğumlu Mehmet Karabulut” kendi memleketine, doğduğu topraklarına kültürel mirasını devretmek kararını veriyor.

Kitaplarının hepsini verecek, tüm arşivini. Öylesine anlamlı ki , bu program ve öylesine anlamlı ki, bu kütüphane aynı ruhla birlikte bir güzel proje oldu, bu. Bizim beldemize gelmiş bu şans. Şair Mehmet ağabey doğduğu topraklarını yüreğiyle ıslatmış. Ne mutlu, ne kutlu bu beldeye.

Ben çalışmalarımızın sonucunu, kütüphanenin geleceğini hep gördüm, öyle çalıştım. O nedenle, zamanı bu yönde olumlu, verimli, üretken, gelen projeleriyle kütüphaneyi yürütmek, kütüphanemin geldiği nokta idi. Buna bir tek benim çabam oldu.

Keşke yetkilimin de, çünkü bu yörenin kütüphanesidir, önce o sahiplenecek keşke” gözlerini ışığa, kulaklarını bu duyguya ve yüreğini bu ruha, gönlünü bu zenginliğe”, açabilseydi. O zaman tamamlanacaktık. Elbette bu dönemde beş yıllık süreçte, bu güzelliklerle kamuoyunda güven, etkileyici, gelecek kuşaklara güzel çağdaş bir hizmet, saygın bir Yerkesik almasına katkıda bulunsak idi.

Bu bina tamamen kütüphane olma niteliğinde gerek çevresel, gerek bina, gerek cadde, gerekse de kütüphane için en isabetli bir bina ve mevkii olarak , kütüphanenin ek mekanları ve programları, projeleri için alt ve üst kat olarak ihtiyacı olan yerlere gelmiş, yıldız yıldız yağmış farkına varamamışlar. Hala. Ne kayıp. Farkına varamamışlar...

Ve kocaman harflerle YERKESİK HALK KÜTÜPHANESİ KÜTÜPHANE MERKEZİ diye bugün var etmiş olsaydık, kökleşmesine de destek vermiş olacaktık. Ve bu çoktan tamamlanmış olarak, bugün şairimiz Mehmet Karabulut hayatta iken, kültürel mirasını karşılıyor, kucaklıyor, görevimizi yad ediyor olacaktık... Yetkili bir beş yıl daha gelir ancak ve sonrası yok. Sonrası sonsuzluk ve güzellik, hizmet, insanlık.

Ve kütüphane böylelikle bir on beş yıllık sürece kendisini taşıyacak sorunlarını bu konuda biraz daha azaltacak, taşıdığı bu süreçte yeni bir süreç açılacak. Bu süreç ise, kütüphanenin kendi binasına kavuşma yönüne doğru kökleştiği bir KÜTÜPHANE olacaktı.

Onun için ben yukarıda yazdığım programları sırasıyla, geldiği noktada, yıldız yıldız yağdığı bu topraklarda, bu coğrafyada var edilip tamamlanıp geçen yıl da, yetkilimin mesleki uzmanlığından kendisiyle bu düşünceler doğrultusunda bir arsa üretmek isterdim. Kütüphanenin elinin altında olsun bu arsa, bunu çok isterdim. Yukarıdaki projeleri ve programları kadar heyecan ve rengarenk düşsün, yağsın isterdim.

Bu temelleri üzerinde var olacaktır bu zenginlik. Ben bunların temeli için çok olağanüstü çabalar gösterdim, yörem diye içimdeki cıvıl cıvıl zengin gönlümü, yürek ve heyecanımı kattım, kucakladım ve ürettim... Tüm zorluklarına rağmen.

Ve bu düşünce, uygulama ile gelecekte büyümesi, gelişmesi hedeflenen YERKESİK için aynı parelelde var olan Kütüphane bu yörede başka bölgeden ve yöreden ışığı ve görkemiyle büyüyecekti. Çok ışıltılı bir KÜTÜPHANE olacaktı eminim. Çünkü proje ve program, hedeflerinden ve amaçlarından bunları görmekte, anlamaktayım.

Ve çocuklara verdiğim önem, onları çok seviyorum, hep yıllarca da sevdim . Onlar için ve geleceği için. Görevimden çok daha fazlasını gönlümü, sevgimi adadım. Gülümsememi.

Tüm bu program ve projelere, temelini kurmak için, üstüne tesis etmek için KÜTÜPHANEYE emek veren, işleyen bir gönül ve yürek olarak sahiplenmemden daha doğal ne olabilir ki? Sahiplenmem zor koşullarından gelen sevgi ve sabır isteyen yıllarına işlerine, temeline sahiplenmemden daha doğal ne olabilir ki? Ben de sahiplenmeseydim, böylesine yıldızları, cıvıl cıvıl gönlümün renklerini , gökkuşağından renkleri düşürmeseydim olur muydu? Çok zor... Olmazdı. Bu bile beni sevgimi incitiyor. Ben bu görkemli varlığa sonsuz saygı duyuyorum, sabırla sevgi...

Benim ruhumun Yerkesik Kütüphanesi’ nden ayrı düşünülemeyecek kadar yıllarla sevgiyle birlikte olmuş, sorunlara kütüphanenim varlığıyla kanat germişiz. O sevgidir biliyor musunuz? Öylesine bir sevgi ki o, bir sevdaya dönüşmüştür. Kanat çırpmıştır gelecek yıllara uçmak için. Ve bu KÜTÜPHANE için verilen emeğe sahiplenmem kadar güzel, doğru ve anlamlı, insanca bir duygudan daha doğru ne olabilir ki?

Ben Kütüphanenin daha yaşanılır, daha canlı, daha çağdaş olabilmesi için, güzelleşmesi için elimden gelen her türlü çabayı, olağanüstü yüksek ruhu ve performansı göstermekte olmaktan mutluluk duydum..

Ve ben burada iken, hedeflerini çizmiş, sorunlarını en aza indirmiş, beldemde kökleşen çalışmalarıyla daha cıvıltılı bir Kütüphane bırakmak istedim. Bir zaman dilimimiz mi var ki bazı olumsuzluklarla geçirecek, asıl işlerinden uzaklaşılacak... Bu denli yaşam sonsuz mu ki? Sonsuz olan tek şey sevgi...

 
Toplam blog
: 642
: 524
Kayıt tarihi
: 19.07.08
 
 

Muğla'nın YERKESİK  beldesinde dünyaya gelmişim.  Yöremin o solunacak havasını, coğrafyasını çok ..