Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Kasım '12

 
Kategori
Yolculuk
 

5,5 yaşında bir Londra Gezgini

1 Kasım sabahı erken saatte çalan alarm ile uyanıp zıpzıp zıplayarak hazırlanıyoruz annemle. Dayım elimde Deniz’e götüreceğimiz simitlerle kapıda bizi bekliyor, işte Anneannem de geldi.... İstanbul ekibi biz hazırız yola çıkmaya ! Abim Deniz de Londra da hazır bekliyor bizi !

Zaten alışkınım uçak yolculuklarına, uçak hızlanıp kalkarken hemen bir sakız atıveriyorum ağzıma. Hiç tıkanmıyor kulaklarım. Uçak koltuğunun minik masasında annemle yazı ve okuma çalışmaları yapıyoruz, Allah'tan hostes ablalar bir sandwich ve meyva suyu getirip kurtarıyorlar beni...  

Londra'daki havaalanı çok büyük ve kalabalık, valizlerimizi alıp Dayımın peşine takılıyoruz. Çok heyecanlıyım ilk kez trene binicem. Hemen cam kenarına yerleşiyorum, annem benim icin sıcak çikolata alıyor. Trenden indikten sonra Deniz’i evinden alıcaz ama sanırım çok uzakta evi, çünkü Annemle Dayım haritayi inceleyip metroylamı taksiyle mi gidelim diye karar vermeye çalışıyorlar. Umarım çift katlı kırmızı otobüslere de bineriz. 

Bir taksinin içinde Deniz’in evine doğru giderken Anneannem keyifle eski Londra anılarını anlatıyor. Annem nehrin karşı kıyısındaki kuleyi gösteriyor, Tower of London. Acaba orda şövalyeler var mıdır ? Dayımın  gösterdigi dönmedolap ise ne kadar büyük, ismi  London Eye mış. Kocaman sarayın önünden geçerken Kraliçeyi görürüm sandım pencerede. Burda sokaklarda atlı polisler bile varmış.  Burada herkes bisiklete biniyor, Büyükada'daki gibi.

Deniz bizi sevinçle kucaklayıp bol bol öpüyor ama tabiki babasını daha çok öpüyor. Getirdiğimiz hediyeleri neşe içinde açıyor ama en çok simitlere seviniyor, çünkü Londra'da simit satılmıyormuş. Beni hemen odasına götürüp oyuncaklarını gösteriyor.

Elimizde çekçekli valizlerle otelimize doğru yürüyoruz. Ben yoruldukça hemen otobüs duraklarında oturup dinleniyorum. Otelde harika bir süpriz bizi bekliyor, bir kase dolusu şeker ve koca bir sepet yeşil elma. Deniz ile ceplerimize bir kaç şeker ve birer elma atıyoruz, kimse kızmıyor bize.

Odamiz çok güzel, iki katlı minik bir ev gibi. Salondaki koltuğun içinden bir yatak çıkıyor !! Mutfağımız, buzdolabımız bile var. Yakındaki bir marketten kahvaltılıklar, süt ve meyva alıyoruz.

2 Kasım Cuma günü erkenden uyanıp hazırlanıyoruz. Hava harika, soğuk ama güneşli. Yolumuz uzun, bugün ki planımız Chessington World of Adventure.

Deniz abim koşar adım önde, biz peşinde giriyoruz metro istasyonuna. O benden büyük, 6,5 yaşında. Tum metro planının çok iyi öğrenmiş, hangi hata binicez, kaç durak gidicez hep o anlatıyor. Çok karışık ve labirente benziyor istasyonlar, herkes koşar adım ilerliyor ve ne dediklerini de anlamıyorum zaten... Annem sıkı sıkı tutuyor elimden ve biletimizi nasıl makinaya okutacağımı öğretiyor. Tren istasyonuna ulaşıyoruz en sonunda. Sırtçantamızı yere koyup üstüne oturup dinlenmemi söyleyen annem, “çantada muzlar var, ezme onları olur mu” diyor gülümseyerek. Trene koşa koşa yetişiyoruz, 1 saat sürücekmiş ve son durakta inicekmişiz.

Chessington Macera Parkı tam bir cennet. Miki fare ve ailesinin yaşadığı Disneyland e benziyormuş, annem öyle dedi.  Herkes için envai çeşit oyun alanı ve ufak bir hayvanat bahçesi var. İlk önce parkın üzerinden geçerek dolaşan trene binip penguenlere, geyiklere, rengarenk kuşlara, maymunlara, gösteri yapan fok balıklarına  el sallıyoruz. Oyun parkurları için biraz sıra beklemek gerekti ama yine de herşey çok eğlenceliydi. Sadece yetişkinlerin binebildiği hızlı trenleri hayranlıkla seyredik, uzaktan kumanda ile gölette yelkenli kullandık, minik traktörlere bindik, bir maden dağının içinde hızla giden trene bile bindik.  Ama en muhteşemi içine bindiğim dev balondu !! Ayakkabılarımı çıkarttım, içine girdim sonra balonu hava üfleyip şişirdiler ve pat diye havuza attılar. Tam 4 dakika !! Çok eğlenceliydi. Ayaklarım epey üşüdü ama çok zevkliydi.. Aslında bi de tırmanma duvarına çıkmak istiyordum ama boy çizgisini aşamadım ve izin vermediler. 

Londra da güneş var ama hiç ısıtmıyor, hava çok soğuk burda. Hep şapka ve eldiven ile dolaştım.

Şehre dönerken trende uyumuş kalmışım...

Bu akşam süper eğlenceli bir lokantaya gittik:  Wildwood. Garson abla hem bana hemde Deniz’e boya kalemleri ve oyun kartları verdi.  Burayı çok sevdim çünkü pizzama mantar bile koymuşlardı.

3 Kasım Cumartesi sabahı, kahvaltı yaptığımız yerdeki garson abla bana uzun bir bardakta köpüklü süt getirdi. Çok lezzzetliydi. Londra’da sütler de güzelmiş!! Ama portakal sularınının tadını pek sevmedim, elma suyu daha güzel.

Bugün büyük parkın içinde yer alan bir çocuk oyun alanına götürdü Dayım bizi. Diana Playground. Kocaman tahta bir yelkenli vardı. Direğinin tepesindeki gözetleme kulesine bile tırmandım. Orası çok kalabalıktı, ve bi an annemi gormeyip korktum ama o seslenip buldu beni. Değişik bir de salıncak vardi, Deniz ile bindik, Dayım uçurarak salladı bizi.

Karnımız acıkıncaya dek parkta koşup oynadık, sonrada Giraffe isimli bir lokantaya gittik. Galiba Londrada garson ablalar çocukları çok seviyor, burda da bize boya kalemi ve oyun kartları verdiler.

Aksam öyle yorulmuştuk ki otel odamızda sandwich  ve salata yedik. Annem yine bana yazı yazdırıp okuma çalışması yaptırdı, tatilde bile rahat yok !

4 Kasım Pazar günü sabahı ben çok korktum çünkü annem, odamızdaki merdivenlerden ayağı kayıp düştü. Parmağı kesilmiş ve kanıyordu. Anneannem hemen yarasını temizledi ve renkli yarabantlarımızdan koyduk.

Bugun Londra da yaşayan kuzen Jale ve ailesiyle Kahve Dünyasında buluştuk. Biliyor muydunuz Londra daki Kahve Dünyasında da oyuncaklı dondurma varmış !!

Dayım bizi muhteşem bir yere daha götürdü; ismi Hamleys. Tam 7 katlı bir oyuncak mağazası, her bir  katı ayrı eğlenceli. Anneannem bile hiç sıkılmadan bizimle dolaştı. Legolarla yapılmış gerçek insan boyunda Kraliçe yi gördüm, hemen yanına koştum ve annem fotografımızı çekti.  Bir de catwoman lego seti beğenmiştim, Dayım onu benim için satın aldı.

Dinlenmek için girdiğimiz Pret-a-manger de koca bir kase turuncu renkli değişik bir meyva yedim, ismi mango. Çok lezzetliydi.

Sonra Dayım bizi ingilizlerin bira içip TV de futbol izledikleri bir yere götürdü, böyle yerlere Pub denirmiş. Bar taburelerine tırmandık, “fish & chips” yani Londra baliği -  yedik, hem de sosa batırırak. Anneannem nasıl hazırlandığını biliyormuş bu sosun, İstanbul’a dönünce hazırlayacak bana. 

Gün yavaş yavaş biterken Deniz’i evine bırakıp 49.nolu çift katlı otobüsümüze binip otele geri dönüp valizlerimizi aldık. Lobiden çıkmadan önce son bir defa daha ceplerime şeker ve elma attım.

Hava iyice kararırken önce metro ile trene bineceğimiz istasyona geldik ve sonrada ve bizi havaalanına götürecek trene bindik. Tren tıkır tıkır giderken daha fazla açık tutamadım gözlerimi, annem dayan azıcık uçakta uyursun, seni taşıyamam ki dedi ama ben yine de uyumuşum....

Havalanında uykum bir anda açıldı çünkü memurlar anneme botlarını çıkarttırdığından, annem çoraplarıyla çok komik görünüyordu. Annemle öyle çok kikirdedik ki polislerde  bizimle güldü. Yorgunum ya, BJK sırt çantamı cimbomlu Dayıma taşıttım, annem bu anı görüntülemeye çalıştı ama Dayım fotografını çektirmedi, kaçtı.

Saatler gece yarısına gelirken bizim uçak park edip yolcu indirirken pencereden izlidik. En sonunda uçaktaki koltuğa yerleşirken anneme sarılıp kulağına fısıldadım, Londra çok güzelmiş, para biriktirip yine gelelim olurmu ? Annem de beni öpüp tamam bitanem yine geliriz dedi. Benim tatlı-güzel ve komik annem...

 Kasım 2012

  Londra gezimizden kısa tavsiyeler:

- chessington wolrd of adventure : www.chessington.com

Londra nın güneyinde yaklasık 1 saatlik bir tren yolculuğu ile ulaşılan çok eğlenceli bir park

- keyif aldığımız iki çocuk uyumlu restaurant: www.wildwoodrestaurants.co.ukve www.giraffe.net

- merkezi konumu ve konforundan memun kaldığımız otelimiz: www.citadines.co.uk

- gururumuz Kahve Dunyasi:  http://www.kahvedunyasi.com/magazalar/ingiltere/london/kahve-dunyasi-london

- lezzetli kahvesi ve pratik menüsüyle favori mekanımız: www.pret.com

- Londra da harika fransız kahvaltısı için: www.fait-maison.co.uk

- Londra da bir enfes italyan lokantası : www.damario.co.uk

- 7 katlı oyuncak mağazası : www.hamleys.com

- Kensington Gardens daki oyun alanı:  http://www.royalparks.org.uk/parks/kensington-gardens/facilities-in-kensington-gardens/diana-memorial-playground 

 
Toplam blog
: 43
: 340
Kayıt tarihi
: 24.04.12
 
 

Notre Dame de Sion Lisesi ve İstanbul İktisat Fakültesi İktisat Bölümü mezunu, hayatla mücadelesi..