Bugünkü gazetelerde 5 milyon kişinin maaşı incelenecek diye bir haber var.
Hükümet, sosyal güvenlik sistemindeki kara deliği kapatmak için radikal bir adım atıyormuş. Bu çerçevede, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), yüksek maaş ödediği halde çalışanların maaşını düşük beyan eden şirketleri mercek altına alacakmış.
SGK, önce meslek grupları için bir ücret skalası belirleyecekmiş. Ardından da şirketlerde titiz bir inceleme başlatacakmış. Eylem planının bu yıl sonuna kadar hayata geçirilmesi ve 5 milyondan fazla çalışanın hesabının incelenmesi planlanıyormuş.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in daha önce yaptığı açıklamaya göre Türkiye genelinde 10 milyon 984 bin 191 kişi sigortalı çalışıyormuş, bu sigortalılardan 4 milyon 988 bin 235 kişinin bildiriminin ise asgari ücret üzerinden yapıldığı belirtilmiş. Bakan Çelik, sigortalı olanların yüzde 45.41’inin asgari ücret üzerinden sigortalandığını açıklamış.
Gerçekten yerinde bir karar. Ülkenin kanayan yaralarından biri de buydu zaten. Daha önce de işverenler işçilere sigorta yapmıyorlardı, kaçak işçi olarak çalıştırıyorlardı. Hükümet, bunun için de düzenlemeler yapmıştı. Sigorta bildirimlerinin internet üzerinden yapılması ile maaş ödemelerinin bankalar üzerinden yapılması bu kapsamda zorunlu kılınmıştı. "Alo 170" kaçak işçi ihbar hattı da faaliyete geçmişti. Bütün bu tedbirler sonuçta meyvesini verdi ve sigortalılık konusunda mağduriyetler giderilmiş oldu. Kanun dışına çıkmayı göze alamayan işverenler de hemen gerekli tedbrileri almıştı. Şimdi de devlet uyarısını yapıyor, dilerim işverenler de bu uyarıyı dikkate alırlar ve haksız durum düzeltilmiş, toplumsal barış daha güzel bir şekilde tesis edilmiş olur.
Yine bugün çıkan ilginç bir haber var. İsveç, nakit paraya artık güle güle diyormuş. İsveç, 1661 yılında Avrupa'da banknot kullanımına başlayan ilk ülkeymiş. Şimdi yine İsveç bir ilki gerçekleştirmek için yollar arıyormuş. Bu nedenle nakit para kullanımını tamamen bırakmak istiyormuş. Bugün İsveç de bir çok alanda nakit para kabul edilmiyormuş. İsveç'te 2006 yılından bu yana halk otobüslerinde nakit para kullanılmıyormuş. Yolcular, belirli satış noktalarından ya da cep telefonu üzerinden bilet alıyorlarmış. Ekonominin sadece yüzde 3'ünün nakit parayla döndüğü ülkede, birçok petrol istasyonu, banka ve mağaza sadece insanlara kredi kartı ile alışveriş imkânı tanıyormuş. Stockholm Camisi ve Carl Gustaf kilisesinde olduğu gibi birçok ibadathanede sadaka ya da yardımlar bile, bu mekânlara yerleştirilen makineler üzerinden kredi kartlarıyla yapılıyormuş.
İnsanların çoğu nakitsiz para sistemi ile soygunculuğun biteceğini düşünüyormuş. Hatta İsveç Bankacılar Birliği'nin raporuna göre dijital sitemin yaygınlaşmasının bir sonucu olarak 2008 yılında 110 banka soygunu yaşanırken, 2011 yılında bu rakam sadece 16 olmuş.
Şimdi tabii bu ülkede her şey kayıt altında olduğu için para üzerinden üçkağıtlar yapılamıyor. Keşke biz de Türkiye olarak dijital dünyanın nimetlerinden böyle daha çok yararlansak ve kayıt dışı ile etkin mücadele etsek, sigortalar gerçek ücretler üzerinden ödenebilse. Vergi gelirleri gerçek gelirler üzerinden toplansa, yapılamayan hizmetler daha etkin bir şekilde yapılabilse.