Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ocak '07

 
Kategori
Haber
 

5 Ocak Cuma

5 Ocak Cuma
 

Bugünkü gazete manşetlerinde önemli ortak bir haber yoktu. En azından gündemi değiştirecek bir felâket haberiyle karşı karşıya olmadığımız için sevinebiliriz.

Küçük küçük de olsa birkaç gazetede yer alan ortak bir haber, enflasyon rakamlarıyla ilgiliydi. Genelde herkesi ilgilendirmesine rağmen konunun ekonomik olması sebebiyle Dünya gazetesi bu haberi "Yıllık enflasyon 9,65" şeklinde manşete taşıdı.

Hükümetin yıllık enflasyonu tek haneli rakamlarda tutabilmek için büyük gayret sarfettiğini biliyoruz. Hani hepimizi rahatlatacak, bize hükümet iyi iş yapıyor dedirtecek bir rahatlık, bir ferahlık bekliyoruz ya, hani bir türlü de kavuşamıyoruz, işte bu bile enflasyonun tek hanede kaldığının kanıtı. Milliyet'in başlığı "Enflasyon ikibinaltıyı tek haneli kapattı" şeklinde...

Ama yine de aksi görüşte olanlar da var. Güneş gazetesi bunu, "resmi enflasyon % 9, halkın karşılaştığı enflasyon % 29" diye vermiş. Eğer olaylara tamamen partizan gözle bakmıyorsa, bu kadarının da abartı olduğunu farketmeyecek bir vatandaş düşünemiyorum.

Eski bakanlardan Mustafa Taşar'ın ölümüyle ilgili değişik haberler ve yorumlar da vardı bugün gazetelerde. Milliyet, "Emniyet kemerini hatırlatan facia" derken, son günlerde meydana gelen kazalarda sürücülerin emniyet kemeri takmamasına ve dahası, emniyet kemeri takma alışkanlığının % 12 gibi düşük bir rakamda kalmasına dikkat çekiyordu.

Bizim için hayatî önem de taşısa, kurala uymama konusunda bizden daha inatçı bir millet az bulunur. Faraza delinin biri çıkıp "emniyet kemeri takmayın" diye ortalığı birbirine katsa bile, insanların kendi hayatlarını düşünerek mutlaka emniyet kemerini takması gerekirken, nasihatı bırakın, yasal zorunluluk olduğu, takmayana ceza kesildiği halde hâlâ insanların bu konuda ısrarcı olması anlaşılır gibi değil.

Taşarla ilgili haberlerde insanları hüzünlendiren bir bilgi de vardı. Hürriye'teki habere göre Mustafa Taşar, kendi internet sitesinde yazdığı son yazıda ölüm konusunu işlemiş ve şu cümleyi yazmıştı: "Barışmak için ayrılığı, özür dilemek için diğerinin acı çekmesini, dua etmek için acıları beklemeyin."

Ünlü bir kolejde öğrencilerin tuvalette uyuşturucu partisi yapmasıyla ilgili gelişmeler sürerken, bu okulun Ankara TED koleji olduğu gibi söylentiler de yayıldı. Bazı gazeteler kesin bir delil olmadığı için bu konuda dikkatlı davranmayı tercih etmiş fakat Posta gazetesi "İşte o kolej" manşetiyle TED'i işaret etmişti.

Yıllardır gerçekten ülke çapında başarılı öğrenciler yetiştiren bu okulda böyle bir olay cereyan etmiş bile olsa, bu hem eğitim açısından, hem idarecilik açısından bu okulun başarılarının yok sayılmasını gerektirmez. Ayrıca böyle münferit bir olayın her yerde meydana gelmesi de her zaman mümkün.

Sadece cezaya odaklanmış bir bakış açısıyla bu okulun yöneticilerini suçlu ilan etmek, çözüm anlamında kimseye bir şey sağlamaz. Disiplini kurmak ve korumak çok zor, ama bozmak çok kolaydır. Uyuşturucu meselesi bir disiplin suçunun da ötesinde ele alınacak, uluslararası boyutta geniş kolları olan ve bu yüzden öğrencilerin, velilerin, yöneticilerin ve hatta topyekün bir milletin birlikte mücadelesiyle önüne geçilebilecek bir olgudur.

Dün de söylediğim gibi, şu an bilgimiz olmayan pek çok okulda da böyle hadiseler olabilir. Birkaç idareciyi, birkaç öğrenciyi cezalandırmaktan çok, tertemiz genç dimağların bu pisliğe bulaşmasını önlemenin gayreti ve titizliği içinde olmamız lazım geldiğini anlamak zorundayız.

Radikal gazetesinin manşetinde bugün özel bir haber vardı: "İmtiyazlı, sınıflı, bölünmüş bir kitle"... Haberde aynı okulda paralıyla parasıza ayrı muamele yapıldığı anlatılıyor, velisi ayda 50 lira fazla veren öğrencilerin bilgisayarlı, projeksiyonlu, yemekli sınıflarda okuduğu, bu sınıflara giden öğretmenlere de 800 lira fazla maaş verildiği belirtiliyordu.

İçerik olarak bundan çok farklı olmakla beraber, biçim yönünde aynı şeye dikkat çeken bir başka haberi Güneş gazetesi "Tabutta vekil farkı" diye vermişti.

Dün cenazeleri defnedilen CHP Konya milletvekili Nezir Büyükcengiz'in naaşı, pırıl pırıl cilalı bir tabutla taşınırken, CHP Konya il sekreteri Ali Alp'in cenazesi ise, tahtadan bir tabutla son yolculuğuna uğurlanmıştı.

Para ve onun getirdiği üstünlükler, mezara kadar taşınsa bile, oradan öteye geçmeyecek şeylerdir. Ölümden sonraki hayata inansanız da, inanmasanız da, para sadece bu dünyanın göz kamaştıran bir değeri.

Bugün gazetesi ODAK araştırma grubunun yaptığı anketi manşete taşıyarak "Bugün seçim olsa" başlığını kullanmış. Kararsızların bir hayli fazla olduğu ankette oyların normal dağılımı şöyleymiş: Akparti % 28,3, CHP 16,9. Eğer kararsızlar dağıtılırsa oran, Akparti %36,2, CHP 22,9 şeklinde oluyormuş. Ancak MHP de % 12 lik bir oranla üçüncü parti olarak meclise giriyormuş. Dördüncü parti 5,9'la DYP imiş.

Şimdi bir çoğunuzun, ne varki bunda, aşağı yukarı belli rakamlar, şu anda bunu Türkiye'nin gündemi olarak manşete taşımanın ne anlamı var, hadi gazete başka haber bulamadı, yaptı, sen ne diye anlatıyorsun dediğini duyar gibiyim. Sebebi, Gözcü gazetesinde yer alan şu haber: DYP Genel Sekreteri Prof. Dr. Kamil Turan, Akparti'nin oyu % 20'nin altına düştü... demiş.

Gözcü gazetesinin manşetinde ise Ankara'dan Kırıkkale'ye giderken, içinde 53 yolcu 3 personel bulunan otobüsün bagajında, herkes uyurken çıkan yangını farkedip, sessizce aracı kenara çekerek paniğe kapılmadan yolcuları tahliye eden ve böylece 55 kişinin hayatını kurtaran şoför vardı.

Olaydan iki dakika sonra alev alev yanan ve iskelete dönen otobüsün sürücüsü Adnan Oruç'u işini hakkıyla yaptığı için kutlamak ve bütün yolculara geçmiş olsun demek istiyorum.

Bugünkü yazımı Yeni Şafak'ın üst başlığında yer alan Enerji bakanımızın müjdesiyle bitirmek istiyorum: Korkmayın, üşümeyeceğiz...

Yarın görüşmek umuduyla...

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..