Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Temmuz '09

 
Kategori
Siyaset
 

6-7 Eylül 1955'den, 2 Temmuz 1993'e

6-7 Eylül 1955'den, 2 Temmuz 1993'e
 

6-7 Eylül olaylarının üzerinden geçeli 54 yıl gibi uzun bir süre olmuş ve Türkiye, yakın tarihimizin bu yüz kızartıcı olayı ile yeni yeni yüzleşmeye başlıyor.

Kısaca tekrar hatırlayacak olursak 6-7 Eylül olaylarını;

Atatürk’ün Selanik’teki evi bombalanıyor ve bombalama haberi ülkede bir anda infiale neden oluyor. Önce 6 Eylül 1955 günü saat 13.00 haberlerinde radyodan ve sonrasında ikinci baskısını yapan ve ancak 20 bin civarında tirajı olan İstanbul Expres Gazetesinde yayınlanıyor ve 20 bin tirajlı İstanbul Expres Gazetesi ikinci baskısını yaparak, tam 290 bin adet basılıp “Kıbrıs Türktür Derneği” üyelerince bütün İstanbul’a dağıtımı yapılıyor.

Amaç belli, halkı galeyana getirmek.

Halk galeyana gelmiş mi?
Hem de feci bir şekilde.
Bu galeyan sonrasında, başta Rumlar olmak üzere, diğer azınlıklara karşı müthiş bir yağma ve talan operasyonu başlamış mı?
Evet.
Başta Rumlar olmak üzere, diğer azınlık vatandaşları, sonraki dönemlerde yerlerini ve yurtlarını bırakarak, ülkeyi terk etmişler mi?
Evet.

6-7 Eylül olaylarına neden olan Atatürk’ün Selanik’teki evinin bombalanması eyleminin aslı sonradan ortaya çıkıyor ve eylemi yapanın, yani bombayı atanın, bir Türk istihbarat görevlisi olduğu anlaşılıyor.

Neden böyle bir eylem yapılıyor?

Bu sorunun yanıtı, Cumhuriyet tarihinin siyasal arka planında gizli. Kaldıki İttihat ve Terakki’nin Osmanlıcılık akımını bırakmasından sonraki süreçte Anadolu’yu Türkleştirme politikasının bir uzantısı olarak düşünmek hiç de abartılı bir yaklaşım değildir.
1915 yılında Ermeni Tehciri ile başlayan, Varlık Vergisi ile devam edip, 6-7 Eylül olayları ile zirve yapan azınlıklara karşı Anadolu’da izlenen arındırma politikası İttihat ve Terakki Partisi ve sonrasındaki Cumhuriyet döneminin en somut siyasal çizgilerinden birisidir.
Anadolu’nun Türkleştirilmesi yönündeki operasyonlarda dönemeç noktaları olarak niteleyeceğimiz bu olaylar, azınlıkların elinde bulunan sermayenin ciddi bir şekilde el değiştirmesine ve azınlık sermayesinin Türklerin eline geçmesine neden olan dönemlerdir.

6-7 Eylül olayları ile ilgili olarak dönemin önde gelen Orgenerallerinden birisi olan Sabri Yirmibeşoğlu şöyle der.
“6-7 Eylül 1955 olayları hedefine ulaşmış, sonuçları alınmış, istenen hedefe ulaşmada önemli bir araç olmuş muazzam bir eylemdi”.

Bu gün 2 Temmuz 2009.
2 Temmuz 1993 tarihinden bu günler aradan 16 yıl geçmiş.
Halkı galeyana getirmek için Sivas’taki yerel basın günler öncesinden yayınlara başlıyor ve “Şeytan Aziz, Pir Sultan Abdal’ı anma törenleri için Sivas’a gelecektir” yönünde manşetler atılıyor.
2 Temmuz günü halk galeyana geliyor ve yaklaşık 10 bin kişilik bir kalabalık Madımak Otelini basıyor. Oteli yakmak sureti ile 37 insanı katlediyorlar.
Ülke tarihimize bir başka kara leke olarak kazınıyor 2 Temmuz 1993 olayları.

O halde o döneme tekrar bir bakalım.
Başbakan Vekili kim?
SHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı rahmetli Erdal İnönü.
Sivas’ta olup bitenler an be an kendisine iletilmesine rağmen hiçbir tedbir alamıyor ve ülkenin kolluk güçlerini harekete geçiremiyor.
Sivas’ta insanlar yanarken, ülkenin kolluk güçleri kılını kıpırdatmıyor.

Polis örgütünü koyalım bir kenara!
Peki ya Ordu!
O modern, çağdaş ve laik ordumuz, neden 2 bin tane silahlı askerini olayların yaşandığı meydana gönderip de galeyana gelmiş olan güruhu dağıtmadı?

Neden?

Birisinin emir vermesine gerek var mıydı Genelkurmay Başkanlığına?
Her olayda ön safları kimseye bırakmayan çağdaş ve laik ordumuz neden 2 Temmuz 1993 günü Sivas’ta yaşanan olaylara seyirci kalıp, kılını kıpırdatmadı?

Doğrusu benim aklım bu durumu almıyor.
Aklı alan birisi varsa beri gelsin.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..