Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Nisan '09

 
Kategori
Futbol
 

60 dakikalık maç...

60 dakikalık maç...
 

Ulusal milli takımımızın İspanya ile oynadığı son iki maçı büyük bir dikkatle takip etmeye çalıştım.

Gördüğüm şu: Bizim İspanya’ya gücümüz yetmedi! Her iki maçta da ancak 60 dakika dayanabildik. Ondan sonra kabus dolu dakikalar başladı. Eğer maçlar 60 dakika oynansaydı, bizim bu gün 12 puanımız olacaktı ve gurupta ikinci sırada olaçaktık! Tabi maçlar 90 dakika oynanıca sonuçlar aleyhimize oluyor.

Şöyle ki; maçta arkaya düşüyoruz, maçı lehimize çeviremiyoruz. Öne geçiyoruz, üstünlüğümüzü koruyamıyoruz.

Bir de futbolcularımızda, girilen pozisyonları değerlendirememe hastalığı var. Böylesi bir takımla oynarken, girdiğin pozisyonları değerlendiremezsen, adamlar girdikleri yarım pozisyonu değerlendirip, seni aşağı doğru itiverirler.

2010 yılında Güney Afrika’da yapılacak Dünya Kupası maçlarına hazırlanan ulusal milli takımımız, elemeler başlarken, tüm dünyanın dikkatini üzerine çeken ve elemelerin ilk maçı olan Ermenistan’ı 2-0 yendikten sonra, 2008 yılındaki Avrupa Şampiyonasında elde edilen başarının verdiği şımarıklıkla, önce kendi sahamızda Belçika ile berabere kaldık. Sonrada Estonya’da beraberlik alınca, Bosna Hersek’i yenmemiz bile bizim arkaya düşmemizi engelleyemedi.

Oysa aynı Bosna Hersek, Belçika’yı her iki maçta da yenerek, bizim 4 puan önümüze geçti. Şimdi ipler Bosna Hersek’in elinde!

Gelelim bizim oynadığımız İspanya maçına: Her iki maçta da ne zaman Semih çıkıyor, İspanya’nın üzerimize gelmesi artıyor ve sağlı sollu ataklarla bizi sıkıştırmaya başlıyorlar. İspanya’da oynanan maçta böyleydi. Bu gün oynanan maçta da aynı durum söz konusu oldu.

Nihat, Tuncay, Semih ve Gökhan Gönül girdikleri pozisyonları gole çeviremeyince, kaleci Volkan’ın büyük hatasından sonra, sahanın en kötülerinden birisi olan İbrahim Üzülmez’ (birisi de Tores’ti) in sebep olduğu penaltı ile berabere duruma geldik.

Bundan sonra, Fatih Terim’in önce Nihat’ı çıkartıp, yerine kurtarıcı olarak Batuhan Karadeniz’i alması, daha sonra da Semih’i çıkartıp, yerine diğer bir kurtarıcı Sabri’yi alması, maçın son 10 dakikasına ise golde büyük emeği olan Arda’yı çıkartıp, Nuri’yi oyuna alması, bu mağlubiyeti hazırlamıştır! Bu oyuncular çıktıktan sonra, ileride topu tutacak oyuncumuz kalmadığı için, ileri gönderdiğimiz her top, geri gelmiştir. Bu da mağlubiyetin en önemli nedenlerinden birisidir.

Her ne kadar Fatih Terim, maç sonrası yaptığı açıklamada; Nihat’ın yorulduğunu, onun yerine hava toplarında başarılı olması için Batuhan’ı aldığını, Semih’i çıkartıp, sağ kanattaki Gökhan Gönül’ün önüne Sabri’yi monte edip, daha sonrada Arda’nın yerine Nuri’yi alarak, kanatlar için önlem almaya çalıştığını söylemişse de, evdeki hesabın çarşıya uymadığı görülmüştür. Nuri’nin kanadından gelen ve Hakan Balta’nın engelleyemediği Guiza’nın yaptığı bir asist ile 90+3. cü dakikada ikinci golü getirmiştir. Böylece, kendi elimizdeki inisiyatifi, Bosna Hersek’e vererek, onların puan kaybetmesini beklemekten başka yapacak bir işimizin kalmadığını söylemek istiyorum.

Netice olarak, İspanya maçlarında aldığımız 0 puan ile 2010 Dünya Kupası maçlarına gitmek yavaş, yavaş uzaklaşmaya başladı.

Bu kadar mücadele eden bir takımın, İspanya maçlarından en az üç puan çıkartması gerekirdi. Bu maçlar bize şunu bir kere daha gösterdi: İyi maçlar, sırf mücadele ile kazanılmıyor. İyi maçlar, iyi futbolcular ile kazanılıyor!

Bu blog Milliyet.com.tr sitesinden 93 kez görüntülenmiştir

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..