Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '08

 
Kategori
Edebiyat
 

66. Sone

Çekip Gitsem
 
Hani merhamet çölünde ağlar ya dua
Gene de zerreden gölge düşmez yoksula,
Tövbe etmişken inancın dili saflığa
Uyur ya vicdan, yürürken nefsin kolunda;
 
Zorba, çiçek gibi gelinle gerdeğe konmuşsa
Ve onur, utanç içinde saklanmışsa dolaba,
Namusun iffeti satılmışken üç beş dolara
Üstüne adalet kelâmı karalar çalmışsa;
 
Sanatın eli dili paraya bağlanmış
Ve budala şefler yeteneği dağlamış
Erdemli sadelik, sayılmışken banaldan;

İyilik kıskıvrak tutsak, kaderin eli kalpazan
Yaşanmaz artık, çekip gitmeli bu rezil dünyadan
Ah bir çare, ölümden beter gelir ayrılmak yârdan...

 
*(Shakespeare 66. Sone'den uyarlayan Muharrem Soyek. Bir de ben çevireyim dedim; hani daha iyisini yaparım diye değil de belki güzel bir şey çıkar ortaya diye)

***

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Sone, iki dörtlük ve iki üçlükten oluşan 14 dizelik bir nazım şekilidir. Batı edebiyatında kullanılan bu tür Servet-i Fünuncular tarafından Türk edebiyatına sokulmuştur. Genellikle dörtlükleri çarpraz kafiye ile yazılır. Sonede işlenen konuları sınırlandırmak doğru bir yaklaşım değildir. Sonede her türlü konu işlenebilir.Son dize duygu yönünden en baskın dizedir. Devrik cümleler kullanılır. Doğu edebiyatındaki sonelerde aşk konusu işlenir. Fakat bizim sonelerde her türlü konu işlenir. Örnek İlk iki bendi dörtlük, son iki bendi üçlük on dört mısradan oluşan nazım şekli. Önce İtalyan edebiyatında kullanılmış, sonra Fransız edebiyatına, oradan da diğer Avrupa edebiyatlarına geçmiştir. Edebiyatımızda ilk Cenab Şahabeddin’in sone şeklinde şiir yazdığını görüyoruz.

Servet-i Fünûn şairlerinin hemen hepsi bu nazım şeklini benimser.

Sone kafiye sistemi üçe ayrılır:

1. İtalyan tipi: Kafiye şeması abba, abba, ccd, ede
2. Fransız tipi: Kafiye şeması abba, abba, ccd, eed (İtalyan ve Fransız tipi sone arasındaki tek fark son üçlüğün düzenindedir.)
3. İngiliz tipi: Mısra sayısı değişmemekle beraber ilk on iki mısra tek bir bend, son iki mısra da ayrı bir bend halinde yazılırlar.
***,

Shakespeare 66. Sone

tired with all these, for restful death I cry,
as, to behold desert a beggar born,
and needy nothing trimm'd in jollity,
and purest faith unhappily forsworn,
and guilded honour shamefully misplaced,
and maiden virtue rudely strumpeted,
and right perfection wrongfully disgraced,
and strength by limping sway disabled,
and art made tongue-tied by authority,
and folly doctor-like controlling skill,
and simple truth miscall'd simplicity,
and captive good attending captain ill:

tired with all these, from these would I be gone,
save that, to die, I leave my love alone.

Shakespeare

***
66. Sone çevirisi: Can Yücel

Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kızoğlankız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen'e

Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.

Can Yücel
***

Başka bir çeviri: Bülent-Saadet Bozkurt

Bezdim hepsinden, ölüm gelse de huzur getirse;
Hangisini saysam: Haklının hakkı hiç verilmez;
Allı pullu giysi düşer beş para etmez serseriye;
En güvendiğin adam seni aldatmaktan çekinmez;
Ona buna hayasızca yaldızlı paye dağıtılır,
Tertemiz genç kıza düşüncesizce damga vurulur.
Sarsak yönetimlerce becerikli insanlar engellenir;
Kusursuz adını hak etmişe haksızca leke sürülür.
Kültürle bilimin dili bağlanır yetkili kişilerce
Bilgiç geçinen şarlatanlar yönetir bilgili adamı,
Iyilik kıskıvrak kul köle edilir kötülüğe,
Doğru sözlü kişinin aptala çıkartılır adı.

Bezdim işte bunlardan ve hiç durmam bana kalsa;
Ölmek, sevdiğini bir başına bırakıp gitmek olmasa.

Bülent-Saadet Bozkurt
***

Bir 66. sone çevirisi daha: Talat Sait Halman

Bıktım artık dünyadan, bari ölüp kurtulsam
Bakın, gönlü ganiler sokakta dileniyor.
İşte kirtipillerde bir süs, bir giyim kuşam.
İşte en temiz inanç kalleşçe çiğneniyor.
İşte utanmazlıkla post kapmış yaldızlı san.
İşte zorla satmışlar kız oğlan kız namusu.
İşte gadra uğradı dört başı madur olan.
İşte kuvvet kör-topal, devirmiş boyu bosu.
İşte zorba, sanatın ağzına tıkaç tıkmış.
İşte hüküm sürüyor çılgınlık bilgiçlikle.
İşte en saf gerçeğin adı saflığa çıkmış.
İşte kötü bey olmuş, iyi kötüye köle.

Bıktım artık dünyadan ben kalıcı değilim.
Gel gör ki ölüp gitsem, yalnız kalır sevgilim.

Talat Sait Halman
***

Bu da arkadaşım TT (Turgay Taştemir) in serbest çevirisi. Ben de bu çeviriden cesaret alıp kendiminkini denedim. Bu deneme sonunda fark ettim ki, bir şiir tamamen farklı cümlelerle aynı dile birçok biçimde çevrilebiliyor; ancak söz ve ses biçiminde ne kadar farklı görünüyor olsalar da mana özünde aynı kalabiliyorlar.

Canım çıksa da kurtulsam,
Canımı bezdiren herşeyden.
Dilenci doğmuş gönlü zenginleri mi söylesem
Şımarık partilerdeki abesle iştigali mi,
En saf sadakatin fütursuzca tarumarını mı,
Haysiyetin ona buna peşkeşini mi,
Bekaretin saflığına hoyratça tecavüzü mü,
Haksızca hakkı yenmiş dürüstlüğü mü,
Gücün güçsüzlerce iğdiş edilmesini mi,
Baştaki güdüklerin sanatı güdükleştirmesini mi,
Yeteneksiz otoritenin yeteneği yönetmesini mi,
Basit gerçeğin basitlik diye adlandırılmasını mı,
İyinin kötüye kul köle olmasını mı,
Hangi birini söylesem
Canım çıksa da kurtulsam,
Canımı bezdiren herşeyden.
Biraz bekle bakalım Ölüm,
Aşkımı bir başına bırakmak yoktu işin içinde.

T.T.

***
Derleyen Muharrem Soyek

 

 
Toplam blog
: 363
: 1765
Kayıt tarihi
: 04.08.08
 
 

Parasız yatılı Darüşşafaka Özel Lisesi'nde iki yılı hazırlık sınıfı olmak üzere yedi buçuk yıl ok..