Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Şubat '16

 
Kategori
Anılar
 

67 Yıl Önce Kuzguncuk'ta Cemil Molla Mescidinin rıhtımından denize girerdik.

67 Yıl Önce Kuzguncuk'ta Cemil Molla Mescidinin rıhtımından  denize girerdik.
 

Geçen günlerden birinde sosyal paylaşım sitelerinden birinde gördüğüm bir fotoğraf beni aldı yıllar öncesine götürdü.

 Fotoğraf deniz kıyısında bir camiiye aitti.Benim Cemil Molla Camii diye küçüklüğümdem bu yana hafızama kaydedilmiş. asıl ismi Şeyhüislam Üryanizade Ahmet Esat Efendi Mescidi olan ve yakın yıllarda yeniden restore dilen bir mescit .  Boğazın Kuzguncuk kıyısında adeta bir biblo gibi yer alan bu mescidin benim çocuk dünyamda yeri o kadar büyük ki.

 1878 ile 1889 yılları arasında inşaa edilen ve  inşası 40 gün süren bu biblo mescit benim yaşamıma 67 yıl önce girdi. Çocuk hafızası 3 yaşından itibaren hatırlamaya başlar diye billdiğimden , benim bu mescit ile ilgili anılarım 67 yıl öncesine dayanıyor.

 O tarihlerde babaannem , halalarım Üryanizade sokaktaki o kocaman evde oturuyorlar. Çocuk kafamda bana çok büyük gelen bu ev aslında bir apartıman dairesi.5 Odası ve her odasında karyolalar olan bu ev sahildeki kocaman yalıdan sonra buraya sığınan babaanneme minicik geliyordu oysa. Yalıda tavanların yüksekliği sebebiyle rahat rahat yerleştirilen konsollor bu evde ayrı ayrı konuyordu odalara. Aynası ayrı, altı ayrı .

 Daha sonraları Mimar Cengiz Bektaş tarafından tekrar inşaa edilen bu apartıman benim çocuk dünyamda peri padişahinin şatosu gibiydi. Biz o zamanlar annem ve babamla Lalelide oturuyorduk. İlk evlendiğinde babaannemin Kuzguncuk'taki evine gelin gelen annem, her kaynana gelin arasında doğan kuşak farkı sebebiyle ayrı evde oturmak istemiş ve babamla Lalelideki o apartıman dairesine taşınmışlar.

 Aynı evde otururken pek anlaşamayan annem ve babaannem ayrı evlerde yaşamaya başlayınca dost olmuş ve sık sık Kuzguncuğa gider olmuş annem beni alıp. O kadıncağız da haklı. Özellikle yaz günlerinde Laleli'de bir apartıman dairesinde sıcakta oturmak yerine Boğazın mis gibi esen havasında deniz kıyısında oturmak daha zevkli muhakkak.

 Ben o tarihlerde 3 yaşlarında falan olmalıyım. Zira kardeşim daha doğmamış.Ama annem hamile sanırım. 

 İşte böyle bir Kuzguncuk ziyaretinde komşular çocukları denize götürelim diyorlar anneme. Hava sıcak. Civardaki bütün hanımlar Madam Zelda, Hayriye Hanım, annem ve adını şu anda hatırlayamadığım bir dizi komşu kadın çocuklarını topluyor ve denize gidiliyor. Annelerinin isimlerini hatırlamıyorum ama çocukları iyi biliyorum. Zira daha sonraki yıllarda, kardeşim de doğduğunda en yakın arkadaşlarım olacaktı o çocuklar . Sokakta oynayacaktık beraberce. Aytül. ablası Betül. küçük kardeşleri Ahmet, karşı ev deki Tanju, Zeldanın kızı Takuhi ve diğerleri.

 Benim ilk deniz maceramla ilgili hayal meyal hatırladığım çok eski bir yapının bahçesine geldiğimiz ve bu yapının rıhtımından bizi kollarımızdan tutup denize sokup çıkarttıkları. Bir an derin denize sokulup çıkartılınca soğuk suda ürperip , nefes alamayıp ne kadar ürktüğümü anımsıyorum sonraki yıllarda. 

 Biraz daha büyüdüğümde kendim istiyordum Cemil Molla mescidinin rıhtımından denize girmeyi. O eski mescid biz Kuzguncuk çocuklarının denize girdiği bir beach clupdi adeta.Şimdi bu anımı eşime anlattığımda ,ne kadar tehlikeli orası derin deniz akıntı var falan diye ürktü. Oysa o zamanlar Boğaz sakin, gemi geçişi yok denecek kadar azdı. hem annelerimiz çok genç ve kolları güçlüydü.

 Denizden eve döndüğümüzde annem beni yıkar ve uykuya yatırırdı. Şehirin gürültülü apartıman yaşamından sonra sessiz Kuzguncuk öğleden sonrası çok zevkli gelirdi bana ve uzun süre uyurdum. Hem uyumam gerekti. Zira akşam babam gelecek , yemek yenecek ve yemekten, sohbetten sonra vapurla dönülecekti karşı kıyıdaki evimize. Gece uzundu.

 Akşam babamın gelişini merakla beklerdim. Babaannem biz yemekteyiz diye döktürürdü. Çocuk aklımla pek fark etmezdim o zamanlar ama daha sonra aklım başıma gelince yapılan o şahane yemekleri daha iyi değerlendirdim. Dolmalar, börekler, köfte pateses kızartmaları ve en son çiroz salataları.

 Akşam babam ne yaptınız diye sorunca annem, çocukları  Cemil Molla Camiinde denize soktuk derdi sevinçle.Cemil Molla'nın ismi ne zaman geçse babam hemen Molla'nın torunu Meşhut'la geçen çocukluk anılarını anlatmaya başlardı. Yıllar geçti babamın Meşhut Beyle dostluğu hep sürdü. Yaşlılığında bile ne zaman bir sağlık sorunu olsa 'Ben Meşhuta gideyim.'derdi. Zira Meşhut büyümüş ve çok iyi bir doktor Meşhur Ababay  olmuştu.

 Şimdi hepsi annem , babam ,babaannem,, dedem, halalarınm,amcam,Cemil Molla, Meşhut Bey Nakkaştepe mezarlığında yatıyorlar beraberce. Sanırım gecelerı herkes uyuunca babam kalkıp Meşhut'la bilya oynuyordur. Bütün büyüklerimin. ebemin dahi yattığı bu semti, şehri bıraktım ve çok uzaklara Egeye geldim yerleştim şimdilerde.

 Pişman mıyım.Hayır. Zira terk ettiğim şehir benim çocukluğumun geçtiği o sakin, huzurlu şehir değil artık. Trafiği, kalabalığı, artan kültür farklılığı, inşaatları ile tanıyamadığım bir yer. Ben aslında şehri değil, sorunları terk ettim. 

 Yoksa İstanbul zaten bizi terk etmişti yıllar önce.

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..