Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '13

 
Kategori
Sinema
 

68 ruhu ve düşler

68 ruhu ve düşler
 

DÜŞLER , TUTKULAR VE SUÇLAR


68 Eylül’ünde, karanlık bir Paris sabahıydı. Pasteur durağında metrodan indim, hızlı adımlarla Buffon lisesindeki ilk günüme doğru yürümeye başladım. Okula yaklaştıkça uzun saçlı, blucinli, deri ceketli, sigara içen ben yaşta çocukların çoğaldığını gördüm. Şaşırtıcıydı. Benim gibi mavi ceket, gri pantolon, kravat diktasının sürdüğü bir okul hayatından gelen birisi için, çevre Yıldızlar Savaşı’ndaki gezegen kadar farklıydı. Okulun gri sütunlu girişine yaklaştıkça şaşkınlığım arttı. Öğrenciler küçük gruplar halinde aralarında sigara içip, sohbet ediyor, bazıları yüksek sesle “Kızıl Cephe” dergisi satıyordu. Okulun karşısında iki adet polis panzeri duruyordu. Hayatımda ilk kez polis panzeri görmüştüm. Vietnamlı, siyahi çoğunlukta farklı kökenlerden öğrenciler dikkat çekiyordu. Okula kaydolduğum gün tanıştığım Vietnam asıllı Nguyen yanıma yaklaştı ve “günaydın” dedi. Yüzümdeki şaşkın ifadeyi fark etti, “her gün böyle, bazıları akşamları Quartier Latin’e de gidiyor” dedi. Quartier Latin öğrenci polis çatışmalarının en yoğun olduğu bölgeydi. Elimde kitaplarım, kalabalığı geçerek gri sütunlu kapıdan okulun büyük avlusuna girdim. Artık bende 68 ruhunun bir parçası olmaya hazırdım.

 

Bernardo Bertolucci’nin tekrar seyrettiğim “Düşler, Tutkular ve Suçlar-The Dreamers” (2003) bende bu anıları uyandırdı. Bertolucci 68 baharını, gençliğin uyanışını Mathew (Michael Pitt), Isabelle (Eva Green) ve Teo (Louis Garrel) ’nun üçlü ilişkisinde anlatır. Paris’te üniversiteye giden Amerikalı Matthew sinematekte İsabelle ve Theo kardeşlerle tanışır. Sinema tutkunu üçlü, kendilerini kapattıkları evde, yaşamı filmlerden ödünç aldıkları karelerle tanımlar. Dünya sorunlarını, yaşamın içeriğini tartışır, aşkı ve cinselliği keşfetmek için her türlü kuralsızlığı denerler. Fransız Sinematiğinin bakanlık emriyle kapatılması filmin başlangıç kareleridir. Buradan başlayan direniş 68 ruhunu ateşleyen kıvılcım olur, önce tüm Paris’e sonrasında ülkeye yayılır. Gençlik sinematekten daha fazlasını istediğini fark etmiştir. “Sokaklara, sokaklara” diye bağıran kalabalığın attığı taşın pencere camını kırmasıyla üç genç mahrem alanlarını terk ederek, sokağa çıkar.  Theo ve İsabelle artık geri dönmemek üzere direniş bilincinin parçası olmaya hazırdır. Son karedeki Edith Piaf’ın “hayır, hiçbir şeyden pişman değilim” şarkısı onların gelecek günlerinin müjdecisi gibidir.

 

İngiliz yazar ve eleştirmen John Berger şöyle der, “adaletin istikbalde gerçekleşeceğine dair bir umut, beslediği için değil, karşı çıkmamak son derece onur kırıcı , küçültücü , ölümden de beter olacağı için protesto etmeye devam ediyor gençler.”     

 

             

 

 
Toplam blog
: 223
: 1093
Kayıt tarihi
: 12.01.11
 
 

İzmir’de doğdu. Viyana Tıp fakültesini bitirip doktor ünvanını aldıktan sonra Genel Cerrahi ihtis..