Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Eylül '08

 
Kategori
Güncel
 

7'nin sırrı...

7'nin sırrı...
 

Devlet Nedir? Nasıl İşler?

Devlet, ortak bir hayatı ve kültürü paylaşan bir toplumda, bu toplumu düzenleme, bu topluma güvenlik, refah ve huzur sağlama amacını güden ve bu amaca yönelik olarak kanun koyma, bu kanunları uygulama, yargılama, cezalandırma gibi güçlere sahip olan kurumdur.

Türk milleti olarak biz bu güne kadar devleti kutsal bilip, saygıda kusur etmemişiz. Devleti yönetenlere karşı devamlı olarak derin bir saygı duyarak, devamlı güvenmişiz!

Devlet kurumu, tarihin bilinen en eski toplumlarından bu yana hep var olmuştur.

Bazı siyasal düşünceler, devletin sonradan ortaya çıktığını, ilk toplumlarda devlet ya da benzeri bir otorite olmadığını, komünal bir hayat sürdürüldüğünü öne sürseler de, devlet ilk çağlardan beri hep var olagelmiştir. Oysa tarihsel ya da arkeolojik hiçbir bulgu bu iddiayı doğrulamamaktadır. Aksine, hakkında bilgi sahibi olabildiğimiz en eski medeniyetlerin hepsinde, güçlü devlet mekanizmaları bulunduğu ortaya çıkmıştır. Bu nedenle devlet kurumunun insanlık tarihi ile yaşıt olduğunu söylemek mümkündür.

Kalabalık olarak yaşayan topluluklar, her zaman kendi liderlerini yaratmışlar ve belli bir hiyerarşi dâhilinde o toplum kendisini yönetmiştir. Toplumun bu yapısına uymayanlarda her zaman cezalandırılmışlardır.

Bu aslında insanın yaratılışının doğal bir sonucudur. İnsan yaratılışı gereği, doğru ve yanlış kavramlarına sahiptir. Doğruyu öğrenmek ve bu doğruya uygun bir düzen içinde yaşamak ister. Yanlışı uygulayanların ise durdurulmasını, engellenmesini arzu eder. İşte bu nedenledir ki, insanlara doğruyu öğreten birtakım kurallar koyacak ve bu kurallara uyulmasını sağlayacak bir otoritenin varlığı zorunludur. Böyle bir otorite altında yaşamayan toplumlar, her zaman birilerinin boyunduruğu altında yaşamışlardır.

Nitekim insan toplumlarının yapısı düşünüldüğünde, devletin vazgeçilmez bir önemi olduğu kolaylıkla görülür. Bir toplumda asayiş ve güvenliği sağlayabilecek, zararlı davranışları kanunla yasaklayabilecek, bu kanunlara da uyulmasını mecbur kılacak yegâne güç, devlettir. Buna paralel olarak, günümüzdeki toplumların vazgeçilmez ihtiyaçları olan sağlık, eğitim, milli güvenlik, altyapı gibi hizmetlerin de sadece devlet tarafından karşılanabileceği açıktır. Bu nedenle devlet, toplumun fertlerinden ve kuruluşlarından vergi adı altında para toplar ve bu topladığı paraların karşılığında, topluma kamu hizmeti sunar…

Devlet üzerine bu kadar ahkâm kestikten sonra, ülkemizde son zamanlarda tartışılan bir konuya değinmek istedik. Bu konu SPK’nın Kanal 7 televizyonu hakkındaki bir raporunu, nasıl sümen altı ettiği ve kurumların arasındaki çatışmanın ne kadar derin olduğunu görmek açısından son derece önemli bir rapordan bahsedeceğiz.

Toplumsal yapının gereği olarak, toplumun fertleri, kendilerini yöneten, siyasi iktidar ve devletin kurumlarının başında bulunan bürokratlara güvenmek zorundadırlar. Bu konumdaki kişilerin halklarına yalan! Söylememeleri gerekir.

Şimdi bu konudaki bir rapora bakalım.

SPK’nın, Kanal 7 ile ilgili Suç duyurusunu gerektiren bir durum olmadığı açıklamasına karşın, SPK Denetleme Dairesi’nin aksi yönde raporu ortaya çıkmış.

SPK Denetim Dairesi’nin 1 Mart 2007 tarihli raporunda, Kanal 7 yöneticileri hakkında, Kurula eksik ve yanlış bilgi verdikleri gerekçesiyle 1-3 yıl hapis cezası istemiyle savcılığa suç duyurusunda bulunulması talep edildiği belirlenmiş.

Suç duyurusu istenen kişiler Zekeriya Karaman, İsmail Karahan ve Mustafa Çelik olarak sıralanmış.

Denetim raporunda, şirket banka hesaplarının yasal kayıtlarda gösterilmemesi nedeniyle Maliye ve Sanayi Bakanlığı’na bildirimde bulunulması istendi. Ancak SPK Hukuk Dairesi, suçun manevi unsurunun oluşmadığı gerekçesiyle, suç duyurusu değerlendirilmesinin elverişli olmadığını Kurul’a bildirmiş.

Kurul da denetim elemanlarının raporuna değil, Hukuk Dairesi’nin görüşüne itibar etmiş.

Denetleme raporu hakkında görüş bildiren Hukuk İşleri Dairesi’nin, 27 Haziran 2007 tarihli yazısında, Kanal 7’nin bir banka nezdinde açılan hesaplarla ilgili bilgilerin yasal kayıtlarda yer almadığı kabul ediliyormuş.

Eğer SPK denetim Dairesi bir görevi yerine getirip, incelediği kurumda suç unsuru bulunduğunu belirlemiş ve suç duyurusunda bulunulması için kurumuna başvurmuşsa, o kurumunda bu raporu ilgili yere iletmesi gerektiği kanaatindeyim.

İşi yokuşa sürmek, savsaklamak gibi nedenlerde, alt komisyon oluşturma, yok Hukuk Kurulu tarafından inceletme gibi sözde bahaneler mazeret olamaz. Bu denetimi yapan elemanların da Hukuk Kurulu üyeleri kadar yaptıkları iş konusunda bilgi sahibi olduklarından eminim. Denetimi yapan onlar. Denetimi yapan bir insanın o konuda bilgisi yoksa denetim görevini nasıl yerine getirecek?

Eğer o denetim elamanlarının denetledikleri konu hakkında bilgileri yoksa o görevde ne işleri var? Bilgileri var ve denetledikleri kurum hakkında suç duyurusunda bulunuyorlarsa, o zamanda gereğini yapmayan kurum başkanı suç işlemiş olmaz mı?

Görebildiğim kadarıyla bu olayda iki kere suç işlenmiş. Birincisi, Denetim elamanlarının verdiği rapor sümen altı edilip, gereği eften, püften sebeplerle işleme konulmamış. İkincisi, kurum başkanı halkın karşısına çıkıp, rapor hakkında doğru bilgi vermemiş!

Devleti yönetenlere güven kaybolursa, devlet güvenilirliğini kaybeder. O zamanda halkın kime güveneceği hakkında değişik fikirler ortaya atılır. Bu olaylardan birileri nemalanmaya başlar.

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..