Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Şubat '21

 
Kategori
Sosyoloji
 

8- Gelecek Kaygısı:

8- Gelecek Kaygısı:

İnsanları, hayvan seviyesinden ayıran özelliklerden bir tanesi de “zaman” anlayışıdır. Hayvanlar geleceğe yönelik hesap yapamazlar. Çünkü sadece o anın hissiyatı içerisinde yaşarlar. Onlar için sadece şimdiki zaman vardır. İnsanlar ise yarının mutluluğu ve hazzı için bugün bir şeyler yapmayı planlayabilirler. Yarının mutluluğu için bugünkü ızdıraba tahammül edebilirler.

 

İşte bu anlayış, gelecek kaygısı anlayışının temelidir. Geleceğe yönelik hesap yapma özelliği olmasına rağmen insan, bir sonraki anının ne olacağını ve başına ne geleceğini bilemez. Dolayısıyla hayatı olduğu şekilde devam edecekmiş gibi planlarını uygulamak ister. Elbette evdeki hesap hiçbir zaman çarşıya uymaz. Ama bu durum başka bir konu…

 

Geleceğe yönelik hesap yapmak ve gelecekteki rahatımız için çalışmak da aslında geleceğimizin nasıl olacağını ve gelecekte ne olacağını bilememekten kaynaklanıyor. İşin açıkçası tüm belirsizliklerle birlikte dünyanın gidişatına baktıkça kaygı daha da artıyor.

 

Buna ilave olarak bir endişemiz daha vardır: Bu da yaşlandıkça güçsüzleşeceğimiz anlayışıdır. Yaşlılığımızda kendimize bakmakta zayıf düşeceğimiz için yaşlılığımızı garantiye almak isteriz. Toplumsal gidişata baktıkça, çocuklarımızın evden uçup gideceklerini bildikçe ve “Çocuklarımız bize yaşlılığımızda bakarlar.” düşüncesinin sadece bir hayal olduğu gerçeğiyle yüzleştikçe gelecek kaygısı hepimizde var olur.

 

Gençler “Ne olacağım?” kaygısıyla ve “Üniversite bitirilse bile ne olacak ki?” düşüncesiyle hayatlarını yaşıyorlar. Çünkü iş yok! İşin açıkçası, ekonominin tüm küresel bazda dara girdiğini göreceğimiz bu dönemde gençlerin işleri de olmayacak. Salgın, maalesef birçok iş alanını bitirecek. Bununla birlikte birçok gencin de zaten bir sektöre girip iş bulma ümidi olmayacak.

 

İş sahibi, kariyer ya da meslek sahibi olan insanlar da bu durumdan çok endişeli! Eğer henüz endişeli değilseler bile yakında onlar da endişeli olacaktır. Birçok firma ve sektör ağır darbelerle kapanacağından pazarlar ve iş alanları da gittikçe daralacak. Yani malı alacak kişi olmayacak. Gıda tüketimi ise birçok insanın işi olmadığından minimum seviyede ve sadece ihtiyaç kategorisinde gerçekleşecek. Bir sektör donunca ya da bitince bu durum tüm piyasaları etkiler. Bu nedenle endişeli olmakta haklısınız.

 

Yaşlıların da emekli olsalar bile endişe duyacak çok şeyleri olacak. Birçok ülke zaten borç batağı altında ve bu ülkeler bu borçları ödeyemeyecekler. Dolayısıyla yaşlıların emekli maaşları da tehlike altında olacak. “Olmayan parayı nasıl alacaksınız ki?”

 

Endişelerimizle yaşamak zorunda değiliz işin gerçeği… Eğer tüm halk “Ben” yerine “Biz” demeye başlarsa, herkes yaptığı şeylerde toplumu düşünerek hareket ederse ve hepimizin ortak faydasına göre şeyler yapılırsa o zaman güçlü olarak var olabiliriz. Bunun imkânsız olduğunu söyleyecekler elbette olacaktır. Ben size şimdiden söyleyeyim: Siz nasıl isterseniz öyle yapın! Ya hepimiz toplum olarak birbirimizin sorumluluğunu alacağız ya da giderek artan problemler batağında yamyamlar gibi birbirimizi yiyeceğiz.

 

Endişelerimizden kurtulmanın tek bir yolu vardır: Halkın birbirine tutunması ve kendi geleceklerini politikacılara değil de birbirlerine bağlamaları... Bu şekilde toplum olarak herkese bakabiliriz. Bunu yapabilmenin ve başarmanın iki yolu vardır: Birincisi hayatın bizi ittiği ızdırap ile adam olacağız ve bir anlayışa geleceğiz. Örneğin tıpkı salgında tanık olduğumuz gibi… Eğer birimiz hastalanırsa ve karantina kurallarına uymazsa bu durum herkesi etkiliyor. Yani hayat her birimize birbirimizden sorumlu olduğumuzu böylece gösteriyor. İkincisi ise alternatif olarak hep birlikte oturup bilinçli bir çalışma yapacağız. Hayatı anlamak denilen bir eğitim programından geçerek bunu öğrenip uygulayacağız.

 

 
Kayıt tarihi
: 04.02.17
 
 

Ashburton High School (Londra), John Ruskin College (Londra), ODTÜ İşletme (Ankara), Macquarie Univ..